BDDK, hanehalkı borçluluğunun hızlı bir artış gösterdiğine dikkat çekerek, konut ve taşıt kredisi dışında tüketici kredisi kullanacakların daha temkinli olması gerektiğini duyurdu. Haftasonu bankaların bireysel krediler için ayırcakları karşılıkları 4 puan birden artıran ve aylık faiz maliyetin de 1.1’lerden 1.3’lere çıkmasına neden olan BDDK tüketicileri uyardığı gibi aynı zamanda bankaların da ihtiyatlı olmasını istedi. BDDK konut ve taşıt kredileri dışındaki tüketici kredilerinde artırılan karşılık oranlarının bankaların kredi kullandırımlarında daha ihtiyatlı hareket etmelerini sağlayacağını açıkladı. BDDK hafta sonunda Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile tüketici kredilerinin genel kredilerine oranı yüzde 20’yi geçen bankaların tutması gereken karşılık oranını yüzde 1’den yüzde 4’e çıkarmıştı.
Borç artış hızına dikkat
BDDK ayrıca, taşıt ve konut kredileri dışındaki tüketici kredilerindeki tahsili gecikmiş alacaklar oranı yüzde 8’in üzerindeki bankaların ayırması gereken karşılık oranını da yüzde 1’den yüzde 8’e çıkardı.
Karşılık ve sermaye yeterliliği düzenlemesinin ardından BDDK dün yaptığı açıklamada, “Hanehalkı toplam yükümlülüklerinin toplam varlıklara oranında hızlı bir artış gözlenmektedir. Aralık 2009 itibariyle yüzde 29.6 seviyesinde bulunan bu oran, Mart 2011’de yüzde 35.1’e yükseldi. Hanehalkı yükümlülüklerindeki bahse konu gelişmeye paralel olarak bireysel kredilerin toplam tasarruf mevduatına oranının da hızla arttığı dikkati çekmektedir... Küresel finansal kriz öncesi dönemde yüzde 48 düzeyine ulaşan söz konusu oran finansal kriz döneminde bir miktar gerilemiş ancak krizin etkilerinin ortadan kalkmasıyla artış eğilimini sürdürerek Nisan 2011 itibarıyla yüzde 54 seviyesine yükselmiştir” dedi.
Maliyetler daha da artar
BDDK’nın açıklamasının ardından Reuters’a açıklama yapan bir ekonomi yetkilisi, BDDK’nın kararlarında hanehalkı borçluluk düzeyinin etkili olduğunu belirterek, kararların etkisinin maliyet artırıcı yönde olacağını kaydetti. Aynı yetkili, BDDK’nın taşıt kredileri ile ilgili bir çalışmasının olmadığını söyledi.
Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar yayımladığı bir raporda, hanehalkına verilen krediler içinde tüketici kredilerinin oranının arttığına dikkat çekerek, “Kritik nokta, borcun seviyesinden çok, 2009’un son çeyreğinden itibaren borcun artış hızında görülen artıştır; 2011 ilk çeyreğinde hane halkının borcundaki yıllık artış oranı yüzde 34” dedi ve ekledi: “Kriz döneminde hane halkı kredi kartı kullanımına ağırlık verirken; kriz sonrası kredi kartının hane halkı borcu içindeki payı azalıyor.”
609 milyar borç var 200 milyarı bireysel
BDDK’NIN son rakamlarına göre bankaların verdiği kredilerin tutarı 10 Haziran itibarıyla 608 milyar 761 milyon TL oldu.
Bireysel kredilerin toplamı ise yine 10 Haziran itibarıyla 200 milyar 400 milyon TL seviyesinde.
Bunun 152.7 milyar lirasını tüketici kredileri oluşturuyor. Tüketici kredilerinin de yüzde 46’sı yani yaklaşık 70 milyar lirası konut kredisi.
Taşıt kredilerinin toplam bireysel kredilere oranı yüzde 4. Parasal karşılığı 6.1 milyar TL.
Vatandaşın kullandığı tüketici kredileri yılbaşından bu yana yüzde 18.3 artış gösterdi. Oysa toplam kredilerdeki genişleme yılbaşından bu yana yüzde 13.71 oldu. Yani vatandaş borçlanmada hızlı görünüyor.
Söz konusu dönemde konut ve taşıt kredilerinin sırasıyla yüzde 14.6 ve yüzde 13.1 arttığı, ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerindeki artışın yüzde 22.4 düzeyine ulaştığı dikktati çekiyor.
BANKALARA UYARI: Konut ve taşıtın dışındaki kredilerde fiziki teminat yok
BDDK açıklamasında bankalara bireysel kredideki risk de hatırlatıldı: “Bu gelişmeler hem konut ve taşıt kredisi dışında tüketici kredisi kullanacakların daha temkinli olmalarını hem de belirtilen nitelikte kredi kullandırım tercihinde bulunan bankaların bahse konu kullandırımlarda daha ihtiyatlı hareket etmelerini sağlayacak uygulamalar geliştirilmesi gereğine işaret etmektedir. Zira, ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerinin teminatında taşıt veya konut kredilerinde olduğu gibi fiziki bir teminatın genellikle bulunmaması ve uzun vadeler nedeniyle taksit tutarının düşük olması hanehalklarının talebini olumlu yönde etkilemekte ancak bankaların sermaye yeterliliği hesaplamalarında bahse konu nitelikteki krediler yüzde 100 oranında risk ağırlıklandırmasına tabi tutulmaktadır”