Şahin, bu sözleriyle Ergenekon savcısını korurken devletin bir başka savcısı olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın açtığı AKP'ye yönelik kapatma davasını çok sert sözlerle eleştiren partisinin yönetici ve vekillerini görmezden geldi.
Türkiye son dönemde kamplaşmanın adeta tavana vurduğu bir dönemi yaşıyor. Toplum çok keskin hatlarla ikiye bölünürken, gerek hükümet gerekse muhalif kesim bu bölünmeyi körükleyecek açıklamalar yapıyor. AKP hakkındaki kapatma davası ve Ergenekon soruşturması hakkında yapılan eleştiriler yargının bağımsızlığına ve tarafsızlık ilkesine gölge düşürüyor.
Siyasi yelpazenin farklı kanatlarından davaların içeriğine göre yapılan tutarsız açıklamalar, yargı organlarının siyasi hesaplaşmalara alet edildiği görüşünü güçlendiriyor.
Bu eleştirilerin en sonuncusu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den geldi.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin dün yaptığı açıklamada, yürütülen 'Ergenekon' soruşturmasına yönelik eleştirilere ''Görev yapan hakim ve savcılarımız kimsenin hasmı değildir. Onlar hiç kimseyi de hasım olarak görmezler'' sözleriyle yanıt verdi.
Ancak Şahin, hükümetin arkasında olduğunu açıkladığı operasyonu yürüten savcıyı korurken, devletin bir başka savcısına; AKP'ye dönük kapatma davasını açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya partisinden yöneltilen çok ağır eleştirileri gözardı etti.
Aynı Şahin, Yargıtay'ın yargı erki üzerindeki baskıların arttığını anlatan ve hükümeti Anayasa Mahkemesi'ni etkilemeye çalışmakla eleştiren bildirisini "dam üstünde saksağan" olarak değerlendirmişti.
Daha önce Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelere türban serbestisi getiren yasayı iptal etmesini sert sözlerle eleştiren ve kararı milli iradeye karşı çıkış olarak nitelendiren Başbakan Erdoğan da, AKP İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, Ergenekon soruşturmasında hukuki süreci zorda bırakacak açıklamalardan kaçınılmasını istedi. Erdoğan, partisinin kapatma davasında hukuka gösterdiği saygıyı da örnek olarak gösterdi.
MUHALEFET DE DAVASINA GÖRE TAVIR BELİRLİYOR
İktidar cephesinde durum böyleyken, muhalefette durum nasıl?
İktidar gibi muhalefetin de gündemi sarsan davalar karşısındaki tavrı değişken.
Muhalefet kanadından gelen, Ergenekon soruşturması kapsamındaki gözaltıların 'gerçekleşme biçimine' yönelik eleştiriler yerini artık 'soruşturmanın içeriğine' yönelik tepkilere bıraktı.
Kapatma davası ve türban kararında hükümetin yargıya yönelik eleştirilerine tepki gösteren CHP lideri Deniz Baykal, bugün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Ergernekon soruşturması için şu ifadeleri kullandı:
"Muhalefet hiç kuşku yok mağdurların ve mazlumların avuktadır, hakkı yenenlerin, bu benim onurumdur. Davanın savcısı Başbakan ise avukatı da Deniz Baykal olur elbette, ben de konuşurum. Totaliter rejimlerde gördüğümüz, bu tarihe geçecek bir davadır. 7 Temmuz’da mitingler yapılacak, cinayetler işlenecekmiş. Allah Allah, bu deli saçması, Aziz Nesin’lik hikaye. Abuk sabuk işler, masal bunlar. Gerizekalıların bile inanmayacağı işler."
Kısacası, Türkiye belki de son 20 yılda hiç görülmemiş bir bölünme içine itiliyor. Herkes kendi görüşüne göre hareket eden Savcı'yı, hakimi koruyor, diğerini yeriyor. Bu arada olan da yargının saygınlığına oluyor...
(GAZETEPORT)