"Yunan Gazetesi’nde Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak kullanılan ifadeler, dramatik bir ahlaki çöküntünün en çirkin tezahürlerinden biridir" denilen dilekçede, "Yunan kamuoyunun sessizliğine bakılırsa bu ahlaki çöküntünün marjinal kesimlerle sınırlı olmadığı anlaşılmaktadır" ifadeleri kullanıldı.
Habertürk'te yer alan habere göre; dilekçede şu ifadeler yer aldı:
"Küfür, söyleyecek sözü olmayanların veya söyleyecek sözü olmakla birlikte münasip bir dille söyleme becerisinden yoksun olanların dilidir. Küfür, muhatabı için değil, söyleyeni için büyük bir utanç ve aşağılık bir eylemdir.
Bu aşağılık eylemin hedefi, sadece Cumhurbaşkanımızın şahsı değildir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımızın Doğu Akdeniz’de ve Adalar Denizi’nde kararlı bir şekilde savunduğu Milletimizin yüksek menfaatleridir."
AİHS VURGUSU
Dilekçe'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS'in) ifade özgürlüğünü koruma altına alan 10. maddesine de vurgu yapılırken, "ifade özgürlüğü, sınırsız bir hak niteliği taşımamakta olup Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen amaçlarla sınırlandırılabilecektir.
Bu durum, ifade özgürlüğünün mutlak bir hak niteliği taşımadığını ve sayılan durumların varlığı halinde hakka müdahale imkanı verildiğini göstermektedir. Demokratik toplumdaki önemine rağmen ifade özgürlüğü, mutlak nitelikte olmayıp bazı sınırlamalara tabidir" denildi.