. Türkiye ekonomisine 400 milyar doların üzerinde maliyeti olan terör ile istikrar ve kalkınma arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Baysal, Türkiye’de son 50 yılda yaşanan terör olaylarını inceleyip, kalkınma ve istikrara etkilerini hesaplamış. AK Parti’nin şekillendirdiği ve uygulamaya soktuğu ‘Çözüm Süreci’nin hayata geçmesi durumunda ülke ekonomisinin 100 milyarlarca dolar kâra geçeceğini söylüyor. Çalışma ayrıca tüm yönleriyle demokratikleşme paketini, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kalkınma planlarını, Güneydoğu Anadolu Projesi’ni (GAP) inceleyip, kalkınma ve istikrara reel katkılarını da ortaya koyuyor.
Eserde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın çözüm sürecinin ekonomiye katkısına dair değerlendirmelerine yer veriliyor. Kalkınma Bakanı Yılmaz, çözüm sürecinin bölgedeki ihracatı artıracağını, Maliye Bakanı Şimşek bölgedeki can kaybını bitireceğini, Tarım Bakanı Eker de Türkiye’nin birlik ve beraberliğini artıracağı tespitlerini yapıyor. ‘Türkiye’nin Kronikleşen Terör Sorununa Ekonomi Reçetesi/ ÇÖZÜM’ tek parti iktidarlarında ülkenin daha fazla ve hızlı kalkındığını somut verilerle ortaya koyuyor. Yazar bu veriye ulaşmak için 1980’den bugüne kadar iktidara gelen tek parti hükümetleri ile koalisyon hükümetlerinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yönelik çalışmalarını karşılaştırıyor. Yazar, Kürt meselesinin çözümü için daha önce farklı çalışmalarda dile getirilen OHAL’in kaldırılması, Kürtçe TV yayınının serbest bırakılması, Kürtçe isimler üzerindeki yasakların kaldırılması, yerleşim birimlerinin isimlerinin iade edilmesi gibi çok sayıda uygulamanın son birkaç yıl içerisinde hayata geçirilmesinin ekonomiye, bölgeye ve kalkınmaya etkilerini de ölçüyor.
GÜNEYDOĞU’DA REFAH HIZLI ARTACAK
Kitap, önümüzdeki dönemde terör örgütünün sadece siyasi zemine oturması, kalkınma ödeneklerindeki artışın devam ettirilmesi, teşvik uygulamalarının sürmesi ve demokratikleşme paketlerinin devamı ile birlikte Güneydoğu Anadolu’daki refahın hızlı bir şekilde artacağını öngörüyor.
KİTAPTAN BAZI SATIR BAŞLARI ŞÖYLE
Çözümün mimarı Erdoğan ve Özal 1980’den bugüne bakıldığında Turgut Özal’ın Başbakanlığı ile Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığındaki Anavatan Partisi ve AK Parti hükümetleri döneminde GüneydoğuAnadolu Bölgesi’ndeki sorunların çözümüne yönelik radikal adımların atıldığı bir gerçek. Özal tarafından belirli bir seviyeye getirilen GAP Projesi uzun yıllar düşük hızda devam etmesinin ardından AK Parti hükümetleri döneminde yeniden hız kazandı.
Vaatleri AK Parti gerçekleştirdi
Özal’dan sonraki koalisyon hükümetlerinin parti programları başta olmak üzere ajandalarında GAP, OHAL’in kaldırılması, Kürtçe TV, Kürtçe eğitim, yatırım teşvik paketleri, sınır ticaretinin geliştirilmesi, kamu yatırımlarının artırılması gibi çok sayıda vaat ve hedef olmasına rağmen bunları gerçekleştirmek Ak Parti’ye nasip oldu. Özal döneminde GAP yatırımları hızla artarken, Güneydoğu’da elektriksiz ve yolsuz köy kalmadı. Yine Özal döneminde Güneydoğu Anadolu Bölgesi için özel bir yayın kanalı devreye sokulmuştu.
400 milyar dolar kalkınmaya gidecek
Silahların susması ile birlikte bölge sakinleşirken, Türkiye’nin kaynakları da terör yerine yatırım ve kalkınmaya gidiyor. Türkiye bugüne kadar milli gelirinin yarısı olan 400 milyar doları aşan kaynağı terörle mücadeleye aktarmayacak. Teröre giden milyarlarca dolar artık daha fazla yatırım, kalkınma ve üretim olarak bölge halkına dönecek. Bölgesel gelişmişliğe ayrılan kaynak çözüm süreci gibi açılımlarla desteklendiğinde yatırımlarda ciddi artış oluyor. Çözüm süreci ile birlikte Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan illerdeki yatırımlar, teşvik uygulamasının da etkisiyle yüzde 117 oranında artarken, sabit yatırım miktarı yüzde 321, istihdam edilen kişi sayısı ise yüzde 235 oranında artış gösterdi. Çözümün anahtarı istikrar! Çözümle birlikte Türkiye yeni bir kalkınma hamlesi başlatırken, sürecinin devamı için siyasi istikrar ve tek parti iktidarı büyük önem taşıyor. Cumhuriyet’ten itibaren tek parti hükümetlerinin ekonomiye etkisi pozitif olarak yansırken, koalisyon hükümetleri ise yatırım, istihdam ve kalkınma gibi unsurları hükümet ortaklarının anlaşmazlık yaşaması sebebiyle hayata geçiremiyor. Ekonomide yaşanan kriz süreci yatırımları sekteye uğratırken bu gelişme terörün beslendiği kaynakları da artırıyor. Bugün çözüm sürecini konuşuyorsak bunu son 12 yıldaki tek parti iktidarına borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz. 1980 sonrasında kurulan Turgut Özal hükümetleri ile son 12 yıllık Ak Parti hükümetleri tek parti iktidarının iki önemli örneğini teşkil ediyor. Bu iki dönemde de kalkınma ve yatırımlara ayrılan kaynaklar artarken, koalisyon hükümetleri dönemlerinde ise kalkınma, bölgesel gelişmişliğe ilişkin yatırımlar sadece parti programları ve seçim meydanlarındaki vaatlerle sınırlı kalmış görünüyor. AK Parti Doğu’ya 12 yılda 40 milyar dolar yatırdı Terörle mücadeleye her yıl milyarlarca dolarlık kaynak aktarılırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde koalisyon dönemlerinde yatırımların azaldığını resmi rakamlar ortaya koyuyor. AK Parti iktidarı döneminde tek parti yönetiminin etkisiyle son 10 yılda 32 milyar liralık kaynak aktarıldı. 12 yıllık dönemde ise bu rakam 40 milyar liraya yaklaşıyor. Güneydoğu’da bulunan 9 ilin içerisinde yer aldığı Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) aktarılan kaynak miktarları toplam kamu harcamalarından ortalama yüzde 7 pay alırken bu rakam 2010 yılında yüzde 14’ün üzerine çıkarıldı. Yatırımların artmasıyla birlikte 2011 yılı rakamlarına göre
Diyarbakır ve Şanlıurfa’da işsizlik oranları yüzde 11’e kadar gerilemiş durumda. Demokratikleşme Paketi kritik adım Çözüm sürecine yönelik atılan önemli adımlardan biri ise ‘Demokratikleşme Paketi’ olarak bilinen yasal düzenleme. 12 Mart 2014 tarihinde onaylanan ‘Demokratikleşme Paketi’ bu alanda atılan önemli adımların başında geliyor. Demokratikleşme Paketi olarak bilinen ‘Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a göre hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propaganda, Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilecek. Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve ikiden fazla olmamak koşuluyla eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek. Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabiliyor. Düzenlemeyle, ayrımcılığın yanı sıra nefret suçuda kanun kapsamına alınıyor. Kanunla, köy isimlerinin resen değiştirilmesine yol açan hükmü kaldırılarak, köylere, eski isimlerinin geri verilmesine imkân tanınıyor.
Süreçte durmak yok, yola devam var!
çözüm süreci ile birlikte yatırım ortamı iyileşirken, yaklaşık iki yıldır çatışma ortamınınolmaması sürecin yeni bir aşamaya geçmesinin önündeki engelleri de kaldırdı. Sürecin mimarı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, bu konudaki kararlılığın devam edeceğine yönelik değerlendirmeleri de bu konuda geri adım atılmayacağı olarak değerlendiriliyor.