Geçtiğimiz hafta sonu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, akaryakıtın, tapu harçlarının ve alkollü içkilerin vergisinde artırım yapan “Bazı Mallarda Uygulanan Özel Tüketim Vergisi Oranı ve Tutarları ile Tapu Harçlarının Belirlenmesi Hakkında Karar” Danıştay’a taşındı. Hükümetin aldığı kararla uygulanan vergi artırımı hakkında dava açan Avukat Sedat Vural, emekli hukukçu olarak, yaşamının her alanının ÖTV gibi ekstra vergiler ile vergilendirilmesini, yaşam hakkına olduğu kadar çağdaş devlet, uluslararası hukuk ve Anayasal yapılanmaya da aykırı bulduğunu belirtti. Devlet harcamalarının getirdiği mali yükümlülüklerin tamamen çalışan, işsiz ve emekli yurttaşlara yansıtılmasının hukuken ve vicdanen haklı bulmadığını belirten Vural, dava dilekçesinde, “Maaşıma ortalama yıllık en fazla yüzde 6 zam yapılırken, akaryakıt ve alkole bir defada yüzde 20 zam yapılması, hem devlete güven ve sosyal hukuk devletine hem de 4760 sayılı ÖTV kanununa aykırıdır” dedi.
-ARTIRIM KEYFİLİK İÇERİYOR-
ÖTV artışlarında Danıştay’ın daha önce verdiği kararlara ve Anayasa’nın 73. maddesine atıfta bulunulan dilekçede, “Vergilerin yasayla getirilmesi, yalnız başına vergilendirme yetkisinin keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını engelleyemeyeceğinden, yasallık ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması, idare ve kişiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi, geçmişe yürümemesi, öngörülebilir olması ve hukuk güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir. Yasa kuralı, konusundaki takdir yetkisinin kapsam ve sınırını belirlememiştir. Usul ve koşullar, belirsiz biçimde tamamıyla Bakanlar Kurulu’na bırakılmıştır. Böylece, mükellefe keyfi müdahalelere karşı uygun bir yasal koruma olanağı da sağlanmamış, verilen yetkinin kapsam ve kullanma koşulları yasada yeterli açıklıkta belirlenmemiştir” denildi.
-BAKANLAR KURULU’NUN YETKİSİ ‘KOŞULLU VE SINIRLI’-
Bakanlar Kurulu’nun, "muaflık, istisna, indirim ve oranlarda, yasanın belirttiği alt ve üst sınırlar içinde" değişiklik yapabileceğinin savunulduğu dilekçede, bu alanları ve sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme yetkisinin bulunmadığı kaydedildi. Bakanlar Kurulu’na verilen yetkinin “koşullu ve sınırlı bir yetki” olduğu belirtilen dilekçede, “Vergilendirmede esas kural, vergilerin kanunla konulup, kaldırılması ve değiştirilmesidir. Hukuksal ve kanıtsal gerçekler dava konusu kararın hukuka aykırılığı yanında, uygulanması halinde telafisi imkansız zararlara neden olacağı açıkça belli olduğundan yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi hukuksal ve toplumsal bir zorunluluktur” denildi. (ANKA) (YE/O