Başbakan'ın "özgür" olarak tanımladığı medya kuruluşları arasında şu gazeteler bulunuyor:Sabah, Yeni Şafak, Türkiye, Zaman, Bugün ve Star.
Bu gazetelerin ortak özellikleri, AKP'ye yakın iş dünyası temsilcileri tarafından yönetilen medya organları olmaları.
Başbakan'ın özgür medya olarak değerlendirdiği gazetelerin kamu kuruluşlarından aldığı reklamların payına bakıldığında ise ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.
Kamu kuruluşlarının basın reklamlarını içeren Medya Takip Merkezi araştırmasına bakıldığında, Başbakan'ın "özgür" dediği basını daha da özgürleştirebilmek adına son üç yılda kamu ilanlarının yüzde 40'lık kısmını yukarıda adı geçen medya organlarına sağladığı görülüyor.
Kamu kuruluşlarının basın reklamları içinde Sabah yüzde 12.8 ile ilk sırada yer alırken, Yeni Şafak yüzde 8.7, Zaman yüzde 5.9, TÜrkiye yüzde 5.9, Star yüzde 4.9, Bugün gazetesi ise yüzde 3 pay almış durumda.
Daha önce Forbes dergisinde de yayınlanan araştırma, Halkbank, Milli Piyango, PTT, Şekerbank, TCDD, THY, TOKİ, Vakıfbank ve Ziraat Bankaları'nın verdiği kamu reklamlarından oluşuyor.
Dolayısıyla son üç yıl içinde kamu ilanlarının yüzde 41.7'si Erdoğan'ın özgür medya olarak nitelendirdiği gazetelere gitmiş durumda.
Denilebilir ki, o dönemde Sabah Gazetesi hükümete yakınlığıyla bilinen Çalık Grubu'nun yönetiminde değildi. Ancak, şunu hatırlatmakta yarar var. Sabah Gazetesi'nin aldığı kamu ilanlarının oranı gerek TMSF yönetimine geçtiği günden sonra gerekse Çalık Grubu tarafından satın alındıktan sonra azalmadı, arttı.
Dolayısıyla araştırmanın güncellenerek yeniden yapılması halinde ortaya çıkacak sonuç, mevcut tablodan daha farklı olmayacak.
Şimdi merak edilen soru ise Erdoğan'ın "protesto" çağrısına bundan sonra reklam verecek olan kamu kuruluşlarının da uyup uymayacağı. Çünkü Erdoğan'ın özgür medya olarak nitelendirdiği kesime giden orana yakın bir oranda kamu reklamının da Doğan Grubu'na gittiği görülüyor.
Araştırma yenilendiğinde ortaya çıkacak sonuç, Erdoğan'ın çağrısının bürokratları nezdinde ne kadar yankı bulduğunun da göstergesi olacak.
Kamu kuruluşlarının verdiği reklamların kimlere nasıl pay edildiği geçtiğimiz günlerde bir soru önergesiyle Meclis'e de taşındı ancak henüz sorunun muhattapı Başbakan Erdoğan tarafından yanıtlanmadı.
'Kamu bankaları kimlere sponsorluk yaptı açıklayın'
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, kamu bankalarının 2003-2008 yılları arasında, reklam verdiği ve sponsorluk yaptığı medya kuruluşlarını sordu.
DSP’li Yağız Başbakan Erdoğan’ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, kamu bankalarıyla ilgili soru önergelerinin, ilgili bankaların yöneticileri tarafından “müşteri sırrı” ve “ticari sır” gibi gerekçelerle yanıtlanmadığını belirtti.
'DOLAYISIYLA DENETLEME GÖREVİNİ YAPAMIYORUZ'
Bu durumun denetleme görevi yapan milletvekillerinden, dolayısıyla milletten bilgi saklandığı izlenimini doğurduğunu ifade eden Yağız, “Çünkü yönelttiğim sorular, kamuoyunun merak ettiği konuların açıklığa kavuşturulmasını amaçlamaktadır.
Özellikle kamu bankalarının medya kuruşlarına ne kadar sponsorluk yaptığı ve reklâm verdiği konusunun ‘müşteri sırrı’ ve ‘ticari sır’ gibi gerekçelerle yanıtsız bırakılamayacağı kanaatini taşıyorum” dedi.
'SPONSORLUĞUN BEDELİNİ AÇIKLAYIN'
Başbakan Erdoğan’a, kamu bankalarının 1 Ocak 2003–1 Eylül 2008 arasında hangi medya kuruluşlarının, hangi birim (televizyon, radyo, gazete, dergi) ve programlarına sponsorluk yaptığını ve bu sponsorluğun söz konusu tarihler arasındaki bedelini soran Yağız önergesinde şu sorulara yer verdi:
“-Yine kamu bankaları, 1 Ocak 2003–1 Eylül 2008 arasında bu medya kuruluşlarına ne kadar reklâm bedeli ödemiştir?
-Aynı kamu bankalarının yine 1 Ocak 2003–1 Eylül 2008 arasında reklâm verdiği ve sponsorluk yaptığı başka kurum ve kuruluşlar var mıdır? Varsa bunlar hangi kurum ve kuruluşlardır ve bunların sponsorluk bedelleri ne kadardır?
-Önceki önergelerimin yanıtlanmamasına gerekçe gösterilen Bankacılık Kanunu’nun, ‘Sırların saklanması’ başlıklı 73. Maddesi’nde, ‘Bu Kanun hükümleri uyarınca Kurumun, yurt dışındaki muadili denetim mercileri ile düzenleyeceği mutabakat zabıtları çerçevesinde vereceği bilgi ve belgeler birinci fıkradaki sır kapsamında değildir’ denilmektedir. Buna göre, yurt dışındaki muadili denetim mercilerine bilgi verilmesi yasak değildir. Hal böyleyken millet adına denetim yapan milletvekiline bilgi verilmesinin yasak kapsamında olmaması gerekir. Bu, yasanın bir çelişkisi midir? Yoksa yasak, keyfi bir yorumdan mı kaynaklanmaktadır. Yasanın getirdiği çelişki ise bunun düzeltilmesi için düzenleme yapılması düşünülmekte midir?”
Geçtiğimiz nisan ayında Başbakan Erdoğan'ın damadının genel müdürü olduğu ve son dönemlerde de Başbakan ile Aydın Doğan arasında Deniz Feneri davası ile başlayan söz düellosunda adı sıkça geçen Çalık Grubu, iki kamu bankası tarafından kendilerine verilen yüksek miktardaki kredi ile TMSF tarafından satışa çıkarılan Sabah-atv'yi almıştı.