Emek Sineması'nın yıkımına karşı dün Taksim'de yapılmak istenen yürüyüşte olaylar çıktı. Polis aralarında sanatçıların da bulunduğu göstericilere tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti.
Aralarında Harun Tekin, Can Bonomo, İstanbul Film Festivali’nin yabancı konuklarından ünlü İngiliz yönetmen Mike Newell, ödüllü İtalyan yönetmen Marco Bechis, Türkiye sinemasının genç yönetmenleri Seren Yüce, Özcan Alper, İnan Temelkuran, İlksen Başarır, Onur Ünlü oyuncular Tuncel Kurtiz, Ahmet Mümtaz Taylan, Ercan Kesal, Hazal Kaya, Rıza Kocaoğlu ve Gonca Vuslateri kalabalıkta olan binlerce isimden yalnızca bir kaçıydı.
ATİLLA DORSAY MESLEĞİ BIRAKTI
Dün polisin sıktığı gazdan etkilenen sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, bugün Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde ''Emek yoksa ben de yokum'' diyerek veda yazısını yazdı ve mesleği bıraktığını açıkladı.
Dorsay, veda yazısında şu ifadeleri kullandı:
''Veda zamanı
Evet, ayrılık zamanı geldi.
Deneyimim var, bilirim: yazdığınız gazeteden ayrılmak, sevgiliden ayrılmaktan daha zordur!.. Çünkü hemen hiçbirinin yüzünü görmemiş olsanız da, sizi yıllardır okumuş onbinlerce, yüzbinlerce insan söz konusudur: sevmiş veya kızmış, onaylamış veya söylenmiş, dinlemiş veya reddetmiş, ama yine de sizinle yakınlık kurmuş, akıl ve duygu yoluyla iletişim kurmuş bir kitle söz konusudur. Onların bir bölümü kendilerini öksüz kalmış gibi hissedecektir. Ama asıl öksüz kalan siz olursunuz!
Ama ayrılma günü geldi.
Bunun temel nedenini biliyorsunuz: "Emek Yoksa Ben De Yokum" başlıklı yazımı hatırlarsınız. Bu sinemanın hem kendisi önemliydi, hem de temsil ettiği kültürel altyapı, tarihsel birikim ve yaşam biçimi. Bugün artık Emek yok.
Onun gerçek ve de simgesel önemini anlatamadık.
Benim için artık ne sözün, ne de yazının önemi kaldı. Bu belki, artık sessiz kalmanın çığlık atmaktan daha önem kazandığı bir durumdu. Ve bırakmak kaçınılmaz oldu.'