İşte TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un açıklamalarından öne çıkanlar:
TBMM'ye 27. dönemde sevk edilen 'milletvekili dokunulmazlık dosya sayısı' 1.359'a ulaştı.
4 yeni Meclis Araştırması Komisyonu kurulmuştur. 26 genel görüşme önergesi verildiğini görüyoruz. 23'ü genel kurul gündeminde, 2 önerge ise işlemdedir.
TBMM Başkanlığı'na verilen kağıtlarda kaba ve yaralayıcı ifadelerin yer almaması gerekmektedir. Eğer iç tüzük hükümlerini katı bir şekilde uygulasak, bir müsamaha göstermesem soru önergelerinin büyük bir bölümünün iade edilmesi gerekir.
27. yasama döneminin tamamında geçerli olan önergelerinin iade oranı yüzde 1.89 olduğu görülmektedir.
Meclisimiz salgın şartlarına rağmen bu yasama yılında da dış ilişkiler faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürütmeye devam etmiştir. Uluslararası kuruluşlarla temaslar hız kesmeden sürdürülmüştür. Dostluk grubu kurulan ülke sayısı 146'ya ulaşmıştır. TBMM Başkanı olarak bu dönemde uluslararası toplantılar, heyet kabulleri gibi bir dizi faaliyetlerde bulundum. 6 ülkeye resmi ziyaret gerçekleştirdim. Azerbaycan'ı ziyaret ettik. 4. yasama yılında Kuzey Makedonya'ya, Kuveyt'e, İspanya'ya resmi ziyaretler gerçekleştirdik.
Bu yasama yılında diğer parlamentolar tarafından düzenlenen 14 etkinliğe de katılım sağlanmıştım. Bu dönemde 62 farklı ülke ve 10 uluslararası teşkilattan 196 ikili görüşme gerçekleştirdik.
SORU - CEVAP
Size göre Kürt sorunu var mı yok mu? Sayın Kılıçdaroğlu 'Çözüm yeri TBMM'dir' demişti...
TBMM, Türkiye'de hem siyasetin hem de yaşanan bütün sorunların görüşüldüğü bir yerdir. TBMM ne yapıyor, yasama anlamında anayasa değişikliği yapıyor, denetim bağlamında araştırma komisyonları kurabiliyor. TBMM'nin sorunların çözüm yeri olduğunu kimsenin tartışması mümkün değil. Bir sorunun çözüm yeri Meclis'tir derken ne öneriyorsunuz. Bu şekilde somutlaşan bir tartışma olursa daha verimli bir tartışmaya dönüşür.
Bir ilimizin, bir bölgemizin sorunları olabilir. Bu sorunların muhatabı TBMM'nin tamamıdır. Bu bizim parlamentomuzun en temel esasıdır. Belli konuları belli kişilerle görüşme yaklaşımının bu esasa aykırı olduğunu düşünüyorum.
Yeni anayasa çalışmaları yürütülüyor. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkes aslında yeni bir anayasa yapılması konusunda mutabık. İçeriğiyle ilgili, yapılma yöntemleriyle ilgili tartışmalar var. Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı vardır, TBMM bu anayasayı yapacak güçtedir. Ciddi ve samimi bir irade olursa yeni anayasa yapılabilir.
Millet İttifakı güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçişi değerlendiriyor. Cumhur İttifakı ise sistemin eksiklerini belirlemeye çalışıyor. TBMM açısından sizden böyle bir şey istendi mi? Bir iç tüzük değişikliği olur mu?
1961'de klasik manada parlamenter sistem benimsenmişti. 1982'den sonra benimsenen sistemin tam manasıyla klasik parlamenter sistemi olmadığına dair tartışmalar var. Yeni bir tartışma değil, başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaların da tarihi oldukça eski. Mevcut anayasadaki sistemi savunuyorum. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir hususu söylemek istiyorum; bu ifadeler literatürde kullanılıyor ancak parlamenter sistemin neresi güçlendirilmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, yürütmenin güçlendirildiği sistemdir. Nasıl güçlendiriliyor? Hükümetin kuruluşu kolaylaştırılıyor. Kurulması kolaylaştırılıyor, düşürülmesi güçleştiriliyor. Yine hükümetin getirmiş olduğu kanunların kabulü olarak getirilmiş bazı kolaylıklar var.
Bir hükümet sistemi olacak ise bu ancak TBMM'de 5'te 3 çoğunlukla anayasayı değiştirmek suretiyle olabilir. Bu tabi ancak referandum mecburiyetiyle sağlanabilir. İlk bakışta hükümet değişikliği sistemi istiyorlar bazı arkadaşlar, bunu yapacaklarmış gibi bir hava oluşuyor ama işin tamamını anlatmak gerekiyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle bir eksiklik, sorun yok. Başkanlık Sistemi'ni parlamenter sistemle mukayese ederseniz doğru olmaz, ortaya bir cehalet çıkar.
TBMM'de aşı olmayan var mı?
Arkadaşlarımızın hepsi aşılarını tamamladı, aşı olmayan yok. TBMM çalışmalarını en zor şartlarda, en yaygın ve etkili olduğu dönemde de Kovid salgınının yürüttü. Yeni bir önleme bu anlamda ihtiyaç yok Meclis'te.
AB'ye entegrasyon konusunda birçok düzenleme yapılıyor ama kanun bağlamında da beklentiler vardı. AB ile uyum konusunda yeni adımlar atılmasını bekliyor musunuz?
Türkiye çok önemli adımlar attı, AB'nin de samimiyetle Türkiye'ye verdiği taahhütlere riayet etmesi lazım. Mesafe alınamadı, aradan 5 yıl civarında bir süre geçtiği halde. Türkiye kanun düzenlemelerini AB kriterlerini de gözeterek yapmaktadır. Sürecin 2 tarafı var. Türkiye bugüne kadar bütün taahhütlerini yerine getirdi ama karşı tarafın yerine getirmediğini görüyoruz.
Muhalefet sık sık erken seçim çağrısında bulunuyor. Siz erken seçim ihtiyacı görüyor musunuz?
1961'den 2002'ye kadar Türkiye'de ortalama hükümet ömrü 1 buçuk yıl civarında. Başkanlık sistemine geçişin gerekçelerinden biri de istikrarlı hükümetlerdir. Bu sistemin mantığında seçim dönemlerinin mümkün olduğu kadar sabit kalması vardır. ABD'de mesela erken seçim diye bir şey yoktur. Bizde öncekinden farklı olarak yeni sistemde erken seçimle ilgili karar alma imkanı getirilmekle beraber bunun mümkün olduğu kadar zorlaştırıldığını ifade etmek isterim.
Hem hukuken hem siyaseten yeni hükümet sisteminde erken seçimle ilgili düzenlemeler oldukça farklı. Erken seçim olmasın diye getirilen bir sistem var şu an. Önceki sistemin Cumhurbaşkanı'yla yeni sistemin Cumhurbaşkanı sadece adaş. Yani iki tane burada Ahmet diye arkadaşımız olsa Ahmet diye ikisini aynı kişi saymayız.