CHP’li Şükrü Elekdağ, Türkiye’nin 34 yıldır ulusal stratejisini bile hala belirleyemediğini söyledi. Bu konuda genel görüşme yapmak için hazırlık yapan parlamento, bütün milletvekillerinin imzaladığı deklarasyonu da tüm dünyaya duyurmak istedi. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ay başında yaptığı ABD gezisi sonrasına bırakılan deklarasyon “şimdilik” başka bahara kaldı.
4 BAŞLIKLI STRATEJİ
CHP İstanbul Milletvekili ve emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ, GAZETEPORT’a yaptığı açıklamada, Temsilciler Meclisi’nde geri adım anlamına gelecek şekilde bazı milletvekillerinin son dönemde tasarıdan desteğini çektiğini anımsattı.
“Şu an bir tehlike yok, ama Nisan ayında yeniden bu tasarı gündeme gelebilir” uyarısı yaptı. Elekdağ, şöyle devam etti:
“Biz deklarasyonu ne zaman olsa yine yayınlayabiliriz. Ama önemli olan en iyi zamanda yapılmasıdır. Biz bu bekleyişimizi sürdürürken, Ermeni iddialarını savunanlar durmaksızın hazırlık yapıyorlar. Bizim hala bu konuda uzun vadeli ulusal bir stratejimiz yok. Bu stratejinin ana başlıkları; Tarihsel, Siyasal, Hukuksal ve Kamuoyu olmalıdır. Bu stratejiler geliştirilemezse şu anda devam eden başı boşluk, koordinasyonsuzluk maalesef devam edecektir. 34 yıldır maalesef hala bunu yapamadık. Yazıklar olsun ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de, “Hükümet zaman zaman bu konunun üstüne gidiyor gibi görüyor. Ancak, bu konuda süreklilik esas olmalı” diyerek tepkisini gösterdi.
TASLAK DEKLARASYON
Başbakan’ın ABD gezisine çıkmadan önce ertelenen deklarasyonun, Erdoğan’ın temaslarından sonra yeniden kaleme alınabileceği beklentisi oluştu. Ancak, bu beklenti karşılanamadı. Taslak deklarasyonda şu konular öne çıkıyordu:
“- Parlamentolarda alınan yasa tasarıları tarihin tahrif edilmesine ve önyargılara dayanmaktadır.
- Tarihçilerin gerçekleri ifade etme özgürlüğü ve çabası ile insanların özgür iradeleri engellenmiş olacaktır.
- TBMM 'yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin hayata geçirilmesi için hiçbir çabayı esirgememektedir.
- TBMM, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının görevleriyle bağdaşmadığı görüşündedir.
- Bir ulusun tüm kesimlerinin temsilcisi olan parlamentolar, daha iyi bir dünya oluşturulmasına, uluslararasında dostluk duygularının pekiştirilmesine yarayacak adımların atılmasına, nefretin ve ırkçılığın körüklenmesiyle katkıda bulunamazlar. Parlamentolar ancak dostluğun pekiştirilmesi, hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın yaygınlaştırılmasıyla uluslararası barışa katkıda bulunabilirler.
- Tarih, ulusların aralarında nefret oluşturmak için kullanılmamalıdır. Bunun taşıdığı tehlikenin sorumluluğu, tarihi bu amaçla kullananlara aittir. - Bu gibi girişimlerin arkasında, Ermenistan'ın bugünkü yönetiminin önemli teşvikinin bulunduğu açıktır. Çarpıtılmış bir tarihe saplanıp kalarak, nefret ve şiddet tohumlarını ekmek yerine, Türkiye'ye karşı barışçı ve iyi komşuluk ilişkilerini esas alan politikalara yönelmek, her şeyden önce Ermenistan halkına karşı olan görevlerindendir. Ermenistan’ın ve Ermeni halkının çıkarları, Türkiye'yle çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçmektedir.” TBMM'nin, Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi ertesine bıraktığı "Ermeni soykırımı" iddialarını tanıyan ülkelere yönelik kınama deklarasyonunu hala yayınlanmadı. CHP milletvekili Elekdağ, “34 yıldır ulusal strateji bile geliştiremedik. Yazıklar olsun” diyerek isyan etti.
GAZETEPORT