Dikkatli okurlar hatırlayacaklardır… 2011 yılının Temmuz ayında “kıdem tazminatı” ile ilgili bir yazı yazmış ve “kıdem Tazminatı giderse gazetecilere ne kalır” diye sormuştum.
Bu yazının üzerinden iki yıldan fazla zaman geçti. İşçi sendikaları ile kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle rafa kaldırılan “kıdem tazminatı” konusu Çalışma Bakanlığı tarafından yeniden gündeme getirildi.
Hükümetin, Kıdem Tazminatı Fonu’ndaki ısrarında, tıpkı İşsizlik Sigortası Fonu’nda olduğu gibi, fonda biriken paralarla Hazine’nin fonlanabilmesi açısından önem taşıyordu.
Kıdem Tazminatı sisteminin değiştirilerek Fon sistemine geçilmesine ilişkin çalışmalarda “uzlaşma” olmadı. Bunun üzerinde, yeni bir aşamaya gelindi. Türk-iş, Disk ve Hak-İş kıdem tazminatı konusunda ortak tavırda birleşti ve hükümete yeni bir öneri getirdi. İşçi tarafı “İşçi kıdem tazminatını alamıyorsa, mevcut sistemde işçi alacağını, bir yasal düzenlemeyle kamudan bile öncelikli alacak olsun” önerisi getirdi.
Üç işçi konfederasyonu da kesin bir dille, işçinin haklarını geriye götüren hiçbir teklifi desteklemeyeceklerini belirttiler. Görünen o ki, bu tavır üzerine, yeni sistemin hayata geçmesi de bir başka bahara kalacak.
Bu arada, mevcut sorunların çözümü için soruna özel çözümler üzerinde çalışılmaya başlandı. Hükümetin mevcut sistemi değiştirmek istemesinde temel gerekçe olan “işçilerin yüzde 90’ı kıdem alacağını tahsil edemiyor” görüşünün rol oynadığı kaydediliyor. İşçi kesiminden farklı bir çözüm önerisi geldi. Buna göre, işçi tarafı hükümete, “işçiler kıdem tazminatı alacağını tahsil edemiyor diyorsanız, işçi alacağını yasal bir düzenlemeyle, banka ve kamu alacağından da öncelikli alacak haline getirin.”önerisinde bulundu. Mevcut uygulamada, iflas durumunda, şirketten alacağını öncelikle bankalar ve Sosyal Güvenlik Kurumu tahsil ediyor.
Daha önce de vurguladığımız gibi, Kıdem Tazminatı, tüm çalışanlar açısından olduğu gibi, basın sektörünce görev yapan gazeteciler açısından da büyük önem taşıyor. Basın sektöründe sendikacılık neredeyse son bulmuş durumda. Gazetecilerin tek güvence kaynakları olan “kıdem tazminatı”nın Hazine’nin istediği zaman fonlayabileceği bir kaynak haline dönüştürülmesi, sektörde çalışmanın hiçbir farkının kalmaması sonucunu doğurur endişesindeyim. Giderek özgür habercilik yapmakta zorlanan ve sürekli işten çıkarılan gazetecilerin iş güvencesi işverenlerin iki dudağının arasına bırakılmamalıdır. Bu devirde, hiçbir çalışan gelecekteki mali güvencesini hükümetin yönetmesini istemez diye düşünüyorum. Hiçbir gazeteci de “Adam sende kıdem tazminatı almasam ne olur?” diye düşünmez.
“Ben yaptım oldu” mantığı ile yapılabilecek düzenlemelerin ise zaten her fırsatta patlayacak bir bombaya dönmüş olan toplumda yeni sosyal patlamalara da yol açabilir. Toplumda uzlaşma kültürünün egemen olmasını diliyoruz. Bizden hatırlatması.
Mini Yorum: “Vukuat uzmanı” Adana Valisi Coş’un görevden ayrıldığı gün yaşanacak bayram havası herkesi mutlu edecektir. O günün fazla uzak olmadığını düşünüyorum.