“Lazistan”dan geliyorum..”
“Atma Hamidiye atma, vergi de vereceğuz,
serpuş da giyeceğuz..”
“‘Yıllarca Türküm’ dediler, ama Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürdüler. ‘Doğruyum’ dediler, Türkiye’yi yolsuzluğa mahkum ettiler. ‘Çalışkanım’ dediler, yıllarca yan gelip yattılar.”
Yukarıdaki bu sözler, tarihteki olaylardan dolayı çok canı yanmış bir Türk veya Türkiye Cumhuriyeti düşmanına ait değil..
Bu sözleri; çok değil birkaç yıl önce duysak ayağa kalkar, bu kadar ağır olmasa bile bu sözleri sarfedenlere büyük tepki gösterirdik..
Bu ülkenin yurt dışında yaşayan duyarlı vatandaşları, yaşadıkları ülkelerde bu sözleri sarfedenlerle tartıştılar, kavga ettiler, hapishanelere düştüler..
Bu ülkenin duyarlı diplomatları, yıllarca Türkleri aşağılayanlarla mücadele ettiler, şehit edildiler..
Bu ülkenin Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyinde veya uluslararası platformlarda görev yapan duyarlı siyasetçileri, bu sözleri sarfeden yabancı parlamenterleri eleştirdiler ve onları ırkçılıkla suçladılar..
Yazımın başındaki bu sözler Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı ve o ülkenin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait..
Adana mitinginde duyduğumda, irkildim, manşeti bulmuş gibi kulaklarıma inanamadım.. Not aldığım bloknotumdan kafamı kaldırıp baktığımda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, son cümlelerini sarfediyordu.. Adana meydanını dolduranlar da ellerindeki Türk Bayraklarını sallayarak kendisine sevgi gösterilerinde bulunuyordu..
Yıllardır seçim gezilerine katıldığım için meydanları dolduranların ruh durumunu hiç anlamamışımdır.. Beni şaşırtan, irkilten, korkutan bazı cümleler, meydanları dolduranların hoşuna gidiyordu.. Bu halkın neyi alkışlaması, neyi alkışlamaması gerektiğini hiç anlamamışımdır. Bu konuda meydanları dolduran insanlarla hiçbir zaman mutabık kalmadım..
Başbakanın söylediklerinin daha ötesi yoktu.. Tekrar tekrar dinledim, yüz ifadelerini inceledim.. Başbakan Erdoğan son derece rahattı.. Sarfettiği sözcüklere sonuna kadar inanmış bir insan görüntüsü veriyordu..
Başbakan’ın memleketi Potomya..
Eski adıyla (Güneysu)
Geçtiğimiz hafta Demokratikleşme Paketi’nin açıklandığı günlerde bir grup gazeteci arkadaş ve eşleriyle birlikte Başbakan Erdoğan’ın memleketi olan Rize ve Rize’nin POTOMYA (Eski adıyla Güneysu) , GİTO, BADARA, KIVAÇOLİ, HUSER ve GOBOCA isimli yaylalarında yürüyüş yaptım..
Pazar Hemşin üzerinden Gito Yaylası, Badara Mezrası doğa yürüyüşü. Fırtına vadisi inişi, Şimşir Gen ormanı ve Çat Köyü turu. Zil Kale ve Palovit Şelalesi yürüyüş parkuru. Makrevis (Konaklar) Mahallesi konak gezisi. Huser Yaylası, Ayder Yaylası ve Rize şehir turu ile son bulan güzel bir dört gündü..
Sanki Türkiye dışına çıkmış gibiydim.. Havaalanından bizi alan ve gezi süresince bizimle birlikte olan sevgili Ömer Seyfettin Türüt dahil, insanlar sarışın ve yeşil gözlü olmuşlardı.. Farklı şivelerinde Rrr kelimesinin üzerine basarak konuşuyorlardı.. Gittiğimiz yerlerin isimleri de Türkçe değildi.. Dikkatinizi verererek dinlemezseniz konuşulan Türkçenin bir bölümünü anlamazsınız..
Değerli dostumuz Ahmet Kabil’in kızı Ümit Kabil’in anlattıklarının etkisinde kalmamak mümkün değildi.. O’nun anlattıklarının etkisiyle, kısa bir süre de olsa, Potomya’lı (eski adıyla Güneysu) olduğu söylenen Başbakan Erdoğan’ın, bu ülke insanlarıyla ilgili sözleri ve tüm Türkiye gözümünün önünden geçti.. Zenginlik olan bu farklılıkları bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı bu kadar keskin içeren bir dille ortaya koymalı mıydı?
“Atma Hamidiye atma, vergi de vereceğuz,
serpuş da giyeceğuz..”
Yaylalarda kaldığım sürece Başbakan Erdoğan’ın memleketi olan eski adı Potomya, Türkçe karşılığı Güneysu, (Son Demokratikleşme paketi ile bu ilçenin adı Potomya oldu) ilçesinin kültür yapısı ile ilgili çok şey dinledim. Ne kadar doğrudur bilemem ama Potomya ile ilgili anlatılan ve Atatürk dönemine ait şu hikaye çok anlamlıydı:.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şapka Devrimi’ni yaptığı günler.. Rize dağlarındaki eşkiya her Cuma, Başbakan Erdoğan’ın memleketi Potomya’daki Cami’ye gelirler, Namaz kılarlarmış..
Yine bir Cuma günü Potomya Camisinin imamı vaazında, Atatürk’ün şapka devrimini eleştirince, ortalığı karıştırmak için bahane arayan eşkıya ayaklanmış.. Potomya’yı, Hemşin’i yakıp yıkmaya başlamış.. Olaylar büyümüş ve Rize’ye sıçrayınca, isyanı bastırmak için Hamidiye Zırhlısı Rize’ye gönderilmiş. Hamidiye gemisi Rize’yi bombalamaya başlamış.. Top mermilerinin düştüğü yerlerden bazılarına, daha sonra Hamidiye ismi verilmiş..
Hamidiye gemisinden iki gün süren top atışı o kadar artmış ki korkan Rizeliler, “Atma Hamidiye atma, vergi de vereceğuz, serpuş da giyeceğuz..” diye teslim olmuşlar..
Devamı var..