Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,4347
EURO
36,2908
IMKB
9.390,000
ALTIN
2.837,260
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
DEVLET ADAMLIĞI CİDDİYETİ ÜZERİNE
 Ercan Deva 10 Haziran 2011 Cuma  
Amerika'da başlayan ve dünyayı süratle saran ekonomik kriz her gün yeni boyutlar kazanıyor. Dünya'nın sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerinde hızla bir dizi ekonomik kararlar alınıp uygulanıyor. Kuşkusuz, devlet adamı olma sorumluluğu, halkla, ülkenin vatandaşlarıyla, gerçekleri paylaşabilme cesaretini gösterme kararlılığından geçiyor. İşte batılı bir devlet adamı, Eylül ayının son günlerinde, halkına hitaben çok çarpıcı bir konuşma yapıyor. Bu konuşmanın önemli satır başları şöyle: "Halk, doğruyu duymayı istemektedir ve ben onların doğruyu duymaya hazır olduklarına eminim. Eğer halkımız tam tersine bir duygu içinde gerçekleri kendisinden saklamamızı istiyorsa bu durumda şüphe artacaktır. Ama, eğer kendisinden hiçbir şey saklamamamızı istiyorsa, krizinden üstesinden gelmek için gerekli gücü kendisinde bulacaktır. Halka gerçeği söylemek; onlara krizin henüz geçmediğini, krizin sonuçlarının kalıcı olacağını, ülkenin bir süreliğine bile olsa kelimenin tam anlamıyla dünyayı altüst etmekte olan gelişmelerin dışında kalamayacak kadar küresel ekonomiye entegre olduğunu söylemek demektir. Halka gerçeği söylemek, onlara mevcut krizin önümüzdeki aylarda büyüme, işsizlik ve satın alma gücü açısından sonuçları olacağını söylemek demektir. Pazar güçlerinin hiçbir kurala, hiçbir siyasi müdahaleye tabi olmaması fikri çılgınca bir fikirdir. Pazarın her zaman haklı olduğu fikri, çılgınca bir fikirdir. İşte bu şekilde onlarca yıl boyunca sanayinin kısa vadeli finansal karlılık mantığına teslim olduğu şartlar yaratıldı. Giderek aşırı hale gelen kârları elde edebilmek için alınmak zorunda kalınan riskler saklandı. Riskleri dağıtarak risklerin yok edildiğine inanılıyormuş gibi davranıldı. Bankaların, ekonomik kalkınmanın hizmetinde tasarrufları artırmak ve kredi risklerini analiz etmek olan asli işleri yerine pazarlarda spekülasyonla uğraşmalarına izin verildi. Girişimcilerden çok spekülatörler finanse edildi. Spekülatif fonlar kredi derecelendirme kuruluşları hiçbir kontrole tabi olmaksızın kendi hallerine bırakıldı. İşletmeler, bankalar, sigorta şirketleri, aktiflerini spekülasyonlara göre artıp azalan pazar fiyatlarına göre muhasebe işlemlerini yerine getirmek zorunda bırakıldılar. Bankalar, risklerin iyi yönetilmesi için hiçbir garanti sağlamayan, ancak kriz durumunda şoku yumuşatmak yerine durumu daha da ağırlaştıran muhasebe kurallarına tabi tutuldular. Krizin tekrarlanmaması için krizden ders alınması gereklidir. Felakete bir karış uzaklıktayız; dünya felakete bir karış uzaklıktadır; her şeye yeniden başlamak zorunda kalma riskini alamayız. Bunun ardından sistemi düzenlemek için bankaların düzenlenmesi gereklidir. Zira bankalar sistemin kalbidir. Bankaları, riskleri daha iyi yönetmek yerine, her şeyden önce muhasebe yaratıcılığına teşvik eden tedbir kuralları empoze etme bir kenara bırakılmalıdır. Gelecekte ihtiyacımız olan, bankaların işlerini yapma şeklini, risklerini değerlendirme ve yönetme şekillerini ve iç kontrol yöntemlerini çok daha iyi kontrol etmektir. Bankalara spekülasyondan ziyade ekonomik büyümeyi finanse etme gereği dayatılmalıdır. Ancak, finans sisteminin yeniden düzene konulması işi aynı zamanda paradaki bozukluklar sona erdirilmeden tamamlanmış olmaz. Para, finans krizinin merkezinde olduğu gibi küresel ticareti etkileyen bozulmaların da kalbinde yer almaktadır. Halka gerçek söylenecekse sonuna kadar söylenmelidir: bu gerçek de devletin sonsuza kadar açıklarını finanse edemeyeceği ve sosyal harcamalarını borçlanarak gerçekleştiremeyeceğidir. Çünkü borçların da ödenmesi gereken gün gelecektir. Eski fikirler ve eski yapıları tasfiye derken yaratıcı ve cesur olmalıyız." Hiçbir tereddüte yer bırakmayacak kadar açık olan bu konuşma Fransa'nın çapkınlıklarıyla ünlü Cumhurbaşkanı Sarkozy'e ait. Bu konuşmaya gerçekten şapka çıkarmak ve saygı duymak gerekiyor. Bir devlet adamının ciddi sorunlara nasıl baktığını gösteren harika bir kanıt. Ya Türkiye'de neler oluyor? "Hamdolsun iyiyiz." ve "Bize bir şey olmaz" söylem ve yaklaşımları.. Ve daha sonra ardı ardına gelen ve nereye kadar uzanacağı bilinmeyen kararlar. Biz, buna layık mıyız? Ne dersiniz? ------------------------
Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.