Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
IMKB
9.725,000
ALTIN
2.968,730
 
Hava Durumu ANKARA
2 / 7 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
GAZETECİLİK VE KAOSTAN ÇIKIŞ…
 Ercan Deva 17 Ocak 2014 Cuma  

Basın, ya da son zamanlardaki tanımlama ile medya nedir, ne değildir? Basının işlevi nedir?
 
Medya, 1980’li yılların ortalarına kadar son derece fazla ağırlığı olan ve kamuoyunu doğru bilgilendirme konusunda titiz ve duyarlı yayıncılık yapan bir konumdaydı.
 
Özal’ın Başbakanlığı üstlenmesinden sonra medya yavaş yavaş bozulmaya başladı. Bu zamanda “yandaş” diye tanımlanan gazeteci tipi o yıllarda oluştu. Özal’ı izleyen gazetecilerin önemli bir kısmı, geçen zamanla birlikte ona toz kondurmamaya, icraatlarını abartılı göstermeye, onun yanlış icraatlarını görmemeye başladılar. Özal’ın, basınla iyi ilişkiler sürdürme çabası yanlış uygulamalarının giderek artması ve toplumda rahatsızlık yaratması sonucu bozuldu. Bu süreç iktidara büyük bir oy gücüyle gelen Özal’ın ve kurduğu parti ANAP’ın hızla küçülmesi sürecini getirdi. Bunun ayrıntısına girmiyorum. Ayrıntıyı anlatmaya sayfalar yetmeyebilir. O dönemde, gazeteler asli görevlerinin dışında her işi yapar oldular.
 

 
Şimdi geldiğimiz sürece kısaca bir göz atalım. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidar olduğunda geniş kitlelerden destek gördü. Ondan önceki ANAP-DSP-MHP Koalisyon Hükümetinin ekonomide yarattığı yolsuzluk, tahribat ile güvensizlik öylesine derin izler bırakmıştı ki, toplum yeni bir çıkış noktası ararken Erdoğan’la karşılayacağını düşünerek ona destek verdi.
 
Koalisyon hükümetinin son demlerini yaşadığı dönemde Kemal Derviş’in başlattığı ekonomi ve bankacılık ile ilgili düzenlemeler yeni siyasi iktidar kararlılıkla sürdürünce enflasyonda ciddi düşüşler yaşandı. Ekonomi canlanırken, dış ekonomik ilişkilerde iyileşmeler başladı. Özellikle inşaat sektöründe yaşanan canlanma büyüme rakamlarını da olumlu etkiledi. 2007 küresel krizinden sonra ekonomide sıkıntılar arttı, 2008’de 0.7 büyüme rakamı  2009 da eksi 4.8’e kadar düştü. 2010 da ekonomi toparlandı, büyüme 9.2 olarak gerçekleşti. Ancak, bu büyüme biraz abartılı bulundu, kimi çevreler ise bunu “hormonlu büyüme” diye tanımladı.  
 
Zaman içinde aynen Özal döneminde olduğu gibi, Erdoğan’a yakın gazetecilerin sayısı arttı. Bunların bir kısmı “yandaş” diye tanımlanmaya başlandı. Bu gazetecilerin arasında Cemaat’a yakın olup Erdoğan’a destek veren gazeteciler de bulunuyordu.
 
Sonra ne mi oldu?
 
Hükümet, insanların yaşam tarzına ve özel yaşamlarına müdahale anlamına gelecek bazı kararlar almaya ya da icraatlar yapmaya başladı. Erdoğan’ın icraat ve çeşitli uygulamalarına  yönelik eleştiriler arttı. Bu süreç, gazete patronlarının bazı yönetici, köşe yazarı ile gazetecileri kovmalarına kadar gitti.  Bu arada, Erdoğan’a yakın duran “yetmez, ama evet” çi bazı köşe yazarları onu eleştirmeye başladılar. Onların da çalıştıkları kurumlarla ilişkileri kesildi. Özal, beğenmediği gazetecileri “sol amigo” diye tanımlarken, Erdoğan “Ergenekoncu” yaftalamaya ağırlık verdi, kimisini ise “vatan haini” ilan etti.
 
Ergenekon, Balyoz başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, aydınların, gazetecilerin “komplo”ya dayalı gözaltı ve tutuklamaları toplumda derin izler bıraktı.  Bu arada, insanların özel yaşamlarına müdahaleler artık dayanılamayacak boyutlara ulaştı.
 
 
 
2013 yılının Mayıs ayının son günlerinde “Artık Yeter” anlamına gelen Taksim Gezi Parkı olayı başladı ve genişleyerek tüm yurda yayıldı. Geniş kitlelerin mevcut hükümete tepkileri sokaklara meydanlara taştı. Gösteriler sırasında gencecik insanlar, yaşamlarını yitirdiler. Polis ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanması hızlanarak yaygınlaştı. Ağır yaralananlar, sakat kalanlar oldu.
 
Erdoğan ile onun gizli ortağı Cemaat arasında dershanelerin kapatılması düşüncesiyle başlayan fikir ayrılığı gazetecilerin konumlarında da değişikliğe yol açtı. Cemaate yakın duran gazeteciler de doğrudan Başbakan’ı ve icraatlarını eleştirmeye başladılar.
 
Ve 17 Aralık Yolsuzluk, Rüşvet ve Kara Para Operasyonu ile Erdoğan ile Cemaat arasında gerilmiş olan ipler tamamen koptu. Kopan ip, beraberinde burada yazmayı uygun görmediğimiz galiz ve seviyesiz bir üslubu da beraberinde getirdi.
 
Bugün Türkiye’de ülkeyi yöneten siyasi iktidar, başta yargı ve güvenlik güçleri olmak üzere hiç kimseye güvenmemektedir. Toplumda, iktidara yönelik güvensizlik  duygusu da yaygınlaşmaktadır. Basın camiası ise güvensizliğin bir numaralı odağı olmuş durumdadır. Basının ahlak ilkeleri rafa kaldırılmış durumdadır. Habercilik, dedikoduya dayalı, asparagas üslubu yansıtmaktadır. Haberciliğin yerini manipülasyon ve spekülasyon almıştır. Basının kamuoyunu doğru bilgilendirme, yönlendirme işlevi tam anlamıyla yok olmuştur!
 
Sorulması gereken soru şudur: Bugün, Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu Sedat Simavi’nin “Gerekirse kır, ama kalemini satma” deyişine layıkıyla sahip çıkan, süreci kararlılıkla sorgulayan kaç gazeteci kalmıştır?
 
Yargı bağımsızlığının ve basın özgürlüğünün olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Gelinen nokta ise düşündürücü, üzücü, hatta ürkütücüdür
 
Peki çare nedir? Ünlü siyasetçi Demirel’in sarf ettiği “Demokraside çare tükenmez.” sözü bugün için de geçerlidir. Çare sandıktır. Çare, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığına dayalı çağdaş demokrasinin işletilmesidir.  Giderek artan yanlışlıklara “dur” demenin yolu sandıktan geçmektedir. 30 Mart 2014’te yapılacak olan yerel seçimler bu konuda en önemli gösterge olacaktır.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.