Medya dünyasında kıyım sürüyor...
2013 yılında GEZİ olaylarıyla başlayan gazetecileri işten çıkarma furyası, 2014 yılında Doğan Grubunun Radikal'i ve Daily News'i küçültme kararıyla devam etti.
Bu iki gazetenin Ankara büroları kapatıldı, İstanbul'da bir çok gazeteci işten çıkartıldı. Onlarca gazeteci işsiz kaldı.
Tam bu sırada “yalana karşı gerçeğin gazetesi” sloganı ile “Karşı” gazetesi kuruldu, küçük de olsa bir umut, yeni ekmek kapısı diye sevinirken patron, ani bir kararla gazeteyi kapattı. Bu kapatmanın şoku sürerken kötü haber bu kez Milliyet- Vatan grubundan geldi.
Asıl mesleği Gaz'cılık ve İnşaat Sanayi olan Demirören grubunun patronu bir süredir kafasında planladığı Vatan ve Miliyet'i ortak havuzdan çıkarma projesini pat diye uygulamaya koydu.
Havuz kelimesi yanlış anlaşılmasın, bu havuz 'patronlar gazete satın alsın diye oluşturulan para toplama havuzu değil', vatan ve milliyet gazetesi'nde personel azaltarak masrafları yarı yarıya düşürme projesi.
Yani 1 Mayıs'ta milyonlarca emekçinin meydanlarda işçi bayramını kutlayacağı günde, fikir işçilerini sokağa atma projesi..
Gaz'cı patron, gazetenin kuruluşundan bu yana gecesini gündüzüne katarak emek veren o bobinde ki beyaz kağıtlardan, gazete yapan, marka değeri kazandıran emekçileri hiç düşünmedi..
Meslek hayatları boyunca hep insanların sorunlarını, dertlerini haber yapan, toplumun daha özgür, daha demokratik ve evrensel hukuk kurallarına göre yönetilmesi için uğraş verirken, “terzi söküğü dikemez” örneğinde olduğu gibi basın emekçileri, kendileri için bir şey yapamaz durumda.
Sendikasız güvencesiz çalışmaya devam. Yani: kaderleri, yöneticilerin, patronların iki dudağı arasında.
Bu nereye kadar devam edecek?
Sektör zaten iyice küçüldü. Gazetecilik, hele adam gibi gazetecilik de kimsenin umurunda değil...
Sonradan gazete ve TV sahibi olan patronlar, sadece kendi çıkarlarını düşünüp, hükümete, daha doğrusu Başbakan'a şirin gözükme çabasında.
“ Alo Fatih” örneklerinde görüldüğü gibi Başbakan'ı kızdıracak haber yapıp fırça yemek istemiyorlar. Hal böyle olunca gazeteciye de Gazete bürosuna da ihtiyaç yok tabi ki!
Çok geç olmadan basın emekçileri, ortak ve örgütlü hareket etmenin ve aralarındaki dayanışmayı geliştirmenin koşullarını yaratmalı, somutlaştırmalıdır.
Yani Patronun kâr/zarar hesabında olan gazeteciye oluyor.