AKP Genel Başkanı Erdoğan'ı anlamak zor.
Anlamak kadar, ne yapmak istediğini kestirmek daha zor.
13 yıla yakındır iktidarda.
Güç elinde.
Olanaklar elinde.
Zaten kendisi de söylüyor:
“Benim memurum, aslan polisim, canım savcım...”
Devletin her yeri, her kademe, her bakanlık ve her genel müdürlük...
Yani kurul ve kurumlarıyla Erdoğan'ın emrinde bir devlet var.
Peki Erdoğan; küçüğü, büyüğü ile...
İrisi, dirisi ile...
Güçlüsü, güçsüzü ile...
Neden muhalefete yüklenir?
Neden muhalefet partilerini yerle bir etmek için kendisini yer?
Kemal beyden ne ister?
Devlet beyle neden boğuşur?
Selahattin Demirtaş ile meselesi nedir?
Evet iktidarda kalmanın bir yoludur muhalefete hücum etmek.
İktidara gelmenin ise ilk şartıdır muhalifleri elemine etmek.
Ama iktidarda iken ne oluyor da hala muhalefete saldırıyor?
Neden onu yerle bir etmek istiyor?
Erdoğan'ın devamlı ama devamlı şekilde muhalefeti “dövme” şehvetinin nerden kaynaklandığını
kestirmek çok ama çok zor gerçekten.
Acaba, çocukluğundaki arkadaşları ile geçirdiği günlerdeki mahalle alışkanlığı mıdır?
Çocukken, mahallesinde, hazzetmediklerini, sevemediklerini devamlı pataklıyor muydu?
Gücünün yettiğine habire çakıyor muydu?
Her neyse...
Özellikle Erdoğan'ın aklına CHP geldikçe, hangi haleti ruhiye içine girdiğini kısmen anlıyorum.
CHP'nin geçmiş tarihi Erdoğan için “sıfır”lanmış vaziyette olmalı.
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı hariç, bir kısım devrimleri galiba rüyalarına giriyor olmalı.
Hele Milli Şef İnönü'lü yıllar, Erdoğan için “kabus” olmalı.
Aklına CHP gelince kendisini tutamıyor nedense...
Ve bu kötü alışkanlığı nedense çevresindeki yüzlerce danışmanın dikkatini çekmiyor olmalı.
Kılları kıpırdamıyor.
Erdoğan boş kaldığında muhalefete yüklenmeden edemiyor.
Çaresiz bir alışkanlık.
Ne derseniz deyin.
Anlaşılmaz vak'a...