Hep kendi sahasında, hep kendi seyircisi önünde, hep hakemlerin gözünü boyayarak, hep
tribünlere oynayarak seçim ve referandumları kazanan Başbakan Erdoğan ve ekibi, bu kez 864
rakımlı tepeye gözlerini diktiler:
“Çankaya bizim olacak”
Bakalım olacak mı?
Gerçi şimdiden belli, Ekmeleddin beyin “ekmek için Ekmeleddin” sloganı çok iyi ve “cuk” oturdu
ama Çankaya'daki koltuğa oturmaya yetmeyecek bir tablo var ortada.
“Sakin Güç” Ekmeleddin bey, “Orantısız Güç” kullanan Kasımpaşa'lıya karşı çaresiz şu anda
Diyelim ilk turda değil, ikinci turda Tayyip Bey Çankaya'daki yeni makamına kuruldu.
Orada nasıl kalacak ve neler yapacak?
Genel seçimlere diyelim ki bir yıl var.
Yeni atanan Başbakan göreve başladı.
Bu aynı zamanda AKP'nin de genel başkanı.
İsimller üzerinde zorlama yapmayalım.
Başbakan ve AKP Genel başkanı Tayyip beyin isteği, ya da parti üst yönetimi “istişaresi” ile yeni
başbakan belli oldu diyelim.
Geldik devleti yönetmeye.
Erdoğan'ın elindeki yetkiler, ve Anayasanın çizdiği sınırlar belli.
Erdoğan bu tablo içinde yetkilerinin dışına çıkıp Anayasa suçu işlemeye yanaşmaz.
Ama bir yandan da icraatın devam etmesi gerekiyor.
Bu durumda diyelim ki Hüsamettin bey başbakan.
Baştan dedik.
Seçimlere bir yıl var.
Bu bir yıl içinde Başbakan Hüsamettin bey de icraat yapmak zorunda.
Kabineyi zaman zaman toplamak mecburiyetinde.
Başabakan ülkenin herşeyinden sorumlu.
Yasalar hazırlayacak.
Yatırımlara bakacak.
Günlük rutin işleri yapacak.
Dış politikadaki gelişmelerden de sorumlu tabii ki.
Diyelim ki, dibimizde büyük olaylar patlak verdi.
İnşallah böyle şeyler olmasın ama diyelim ki oldu.
Acele bakanlar kurulu toplandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasaki yetkilerine dayanarak kabineye başkanlık yapmaya karar
verdi.
Çankaya'da hükümet toplandı.
Önemli kararlar alındı.
İki hafta sonra bir başka kabine toplantısı.
Bir ay sonra yine.
Peşpeşe haline geldi bu toplantılar.
Başbakan yetkisiz.
Bakanlar Kurulu üyelerinin hepsi Cumhurbaşkanının ağzının içine bakıyor.
Erdoğan'ın dediği herşey harfiyen yerine getiriliyor.
Çünkü o hem Çankaya'nın patronu, hem Partinin lideri, (dikkat edelim buraya, Erdoğan Genel
Başkan değil, AKP Lideridir artık)
Peki ama ya bir gün, Başbakan Hüsamettin Bey “Yeter artık yoruldum kula kulluk yapmaktan”
derse..
Faraza yani...
Kızar, köpürür ve kendinden geçerse.
Sonra da Ceketinin mendil cebinden çıkardığı minik Anayasa kitabını Erdoğan'a doğru fırlatıp
“Benim yetkilerim ne oluyor? Hiçbir şey yapamamaktan canım çıktı ve bıktım arık” derse ne
olacak?
Buyrun size ikinci bir Anayasa kitapcığı krizi.
10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in devrin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit'e Anayasa
kitapcığı fırlattığı zaman neler olduğunu yeni nesiller bilmezler.
2001 yılında ekonomi çökmüştü.
Ülke ayrıca siyasi krize sürüklenmişti.
Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasından sonra aynı şeylerin olacağını varsaymak belki çok yanlış.
“Faraza” diyoruz zaten.
Faraza bu kez tersine bir tablo yaşanır, Başbakan Hüsamettin beyin kafa telleri “kısa devre”
yaparsa...
O durumda ne olacak halimiz?