NECATİ DOĞRU

Dom Kilisesi önünde fotoğraf çektirecekti!

Söz vermişti, “Geçmişim de ruhum da temiz” diyordu. Almanya’ya gideceğim, Frankfurt’ta Dom Kilisesi önünde fotoğraf çektireceğim, “utanacaklar” diye meydan okuyordu. İki lafından biri “şerefsizler... Haysiyetsizler...” olmuştu.

Almanya’ya gidemedi.

Gitse tutuklayacaklar.

Hapse koyacaklardı.

“Şerefsizler... Haysiyetsizler...” diye kızdıkları haklı çıktı. Bari konferanslar verse... Başarısını, becerisini anlatsa... Zahid Akman, gazetecilik fakültelerinde okuyan öğrencilere “gazetecilikte hem haber peşinde koşup hem de zengin olunabilir” konulu tecrübe aktarım konuşmaları yapsa ben bile gider merakla, ilgiyle, notlar alarak dinlerim.

Nasıl başardı?

Müthiş yetenek!

Olağanüstü beceri!

Sıradan, yoksul bir aileden geleceksin. İmam hatip bitirip, fakülteden mezun olacaksın. Sermayen yok. Birikimin yok. Arkan yok. Dayanağın yok. Hayata tutunmak için Nakşibendi Gümüşhanevî (İskenderpaşa) Dergâhı’nın yarı resmi yayın organı “İslam Dergisi”nin Yazı İşleri Müdürü olarak gazeteciliğe ilk adımını atacaksın. (Soner Yalçın’ın 28 Eylül tarihli Hürriyet’teki yazısı.)

Şeyhin Zahid Kotku olacak.

Şeyhine inanacaksın.

Şeyhinin adını da alıp, nüfus cüzdanında “Aykut Akman...” diye yazan ismini “Zahid Aykut Akman” yapacaksın ve Şeyh Mahmut Esad Coşan’ın dergâhında pişeceksin.(Serpil Yılmaz’ın 30 Eylül tarihli Milliyet’teki yazısı.)

Sonra TV’ye geçeceksin.

Televizyon gazeteciliği!

Kanal 7’nin Ankara Temsilcisi olacaksın. Doğru haber, dürüst haber, gerçek haber peşinde geceni gündüzüne katıp koşacaksın. Haber peşinde koşmak, 24 saati gazeteciliğe ayırmaktır. Uykunda bile haberi izlersin akşam eve geldiğinde enerjini doğru haber, dürüst haber, temiz haber, tarafsız haber peşinde bitirmiş ve çoğu zaman eşin ile çocuklarına zaman ayıramayacak hale gelmişsindir.

İşte bu!

Zahid Akman’ın sırrı!

Hem haber peşinde!

Hem inanç içinde.

Hem tarikat izinde.

Hem de tapu sahibi!

Armada’da pay sahibi.

Hem de şirket ortağı.

Kooperatif kurucusu.

Hem Başbakan’a arkadaş!

Almancı işçileri “Sizi ev sahibi yapacağız” diye kandırıyor, para topluyor. Alman devletinden de “yoksulları ev sahibi yapıyoruz, bize yardım edin” diye destek parası alıyor. Fener davasının sorgusunu yapan Alman savcıların iddiasına göre, “Almanya’dan toplanan paraları bavul içinde Türkiye’ye taşıma kuryeliği...” bile yapabiliyor. RTÜK Başkanı olduğu yıllarda da Almanya’da 4 ayrı şirketin yönetim kurulunda görev alıyor. Armada’da iş merkezine 41 milyar TL yatırıp ortak oldum diyor, 905 milyar lira yatırdığı ortaya çıkıyor.

Hem haber peşinde...

Hem bu kadar marifet...

Büyük başarı öyküsü!

Seminer verse!

Gençlere tecrübesini aktarsa!

Allah, gençleri korusun!