CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin anayasa değişikliğinde hangi ilkelerde uzlaşabileceğine ilişkin çalışma yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, çalışmayı yapanların başında Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun bulunduğunu söyledi.
Bu çalışmayı yapanların başında KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla bizim hazırlığımız Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra başlamayacak. Daha önce başladı zaten. Bu ilkeler çerçevesinde anayasa çalışması yapılacak. Üç aşağı beş yukarı bir mutabakat metni şu anda elimizde var’’ dedi.
AKP’nin dayandığı propaganda yönteminin “AKP’ye oy verin eğer CHP iktidara gelirse sosyal yardımlarınızı keser” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bu tamamen bir kara propaganda. Biz onların yaptığı sosyal yardımdan daha fazla yardım yapacağız’’ dedi.
Kılıçdaroğlu, Çorum ve Amasya gezilerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhuriyet'ten İklim Öngel'in haberi şöyle:
‘Bu bir itiraftır’
- AYM’nin CHP’nin başvurusunu reddetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle sandıkların taşınması doğru değil. Bir ülkenin kendi topraklarının bir bölümünde seçim yapılmayacak bir süreci yaşadığını itiraf etmek demektir. Bu, “Ülkenin belli bir coğrafyasından hükümet olarak ben güvenliği sağlayamıyorum. Vatandaşların da sandığın da güvenliğini sağlayamıyorum. Gelip insanlar başka yerde oy kullansınlar” diye bir itiraftır. AYM’nin bu bağlamda bu iradeyi güçlendirecek bir karar vermesini de doğru bulmuyorum.
- Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili bir polemik yürüyor. CHP olarak başvurdunuz, belgeleri görmek istediniz ancak olmadı...
İade ile ilgili dosyanın talep halinde sadece CHP milletvekillerine değil barolara da açılması lazım. Eğer bir eksiklik varsa o eksikliğin de süratle giderilmesi lazım. 85 klasör halinde Gülen’in iadesiyle ilgili dosya gönderildiği söyleniyor. 85 klasöre gerek yoktu. Sonuçta 15 Temmuz’da yaşanan olayın ayrıntıları gönderilseydi Gülen’in iadesi çok daha rahat sağlanabilirdi.
- Fethullah Gülen’le ilgili ABD’ye nasıl bir çağrıda bulunursunuz?
Türkiye 15 Temmuz’da gerçekten de demokratik tarihinin acı olaylarından birisini yaşadı. Ortaya çıkan tablo işin asıl failinin sorumlusunun Gülen olduğu gerçeğidir. Dolayısıyla bir ülkede çok sayıda insanın ölümüne yol açan, demokrasi açısından ciddi sorunlara neden olan bir olayın sorumlusunun Türkiye’ye iade edilmesi ve Türkiye’de demokratik yöntemlerle yargılanması gerekiyor. ABD’nin de bunu yapması lazım.
- Erdoğan için “Seçilene kadar seçim olacak” şeklinde yorumlar yapıldı. Kulislerde kısa süre sonra yeniden bir erken seçim yapılacağı ihtimalinden söz ediliyor...
Tekrar bir erken seçimi Türkiye kaldıramaz. Ekonomi kaldıramaz.
- Hiç seçim olmama ihtimali peki?..
Hayır yok. Bu saatten sonra geri dönüş mümkün değil. Seçimler olur Erdoğan kaybeder, köşesine çekilir. Muharrem Bey Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturur. Millet İttifakı parlamentoda çoğunluğu sağlar ve Türkiye rahat bir nefes alır. Erdoğan’ın erken seçim kararı almasını sağlayacak bir makam kalmayacak, Muharrem Bey gelecek oturacak zaten. O zaman kim erken seçim kararı alacak.
- Muharrem Bey’den diktatör olur mu sizce?..
Muharrem Bey’den çok iyi demokrat olur.
"Söyleyecek sözü kalmadı"
- Erdoğan’ın önceki seçimlere kıyasla daha az konuştuğuna ilişkin yorumlar var. Siz de böyle görüyor musunuz?
Söyleyecek fazla sözü kalmadı. Geleceğe yönelik ne söyleyebilir? 16 yılda Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Acı, kan, gözyaşı, intihar, kendisini yakan insanlar var. Getirdiği tablo bu. Türkiye’nin bu tablonun dışına çıkması lazım. Onun için de Erdoğan’ın siyasetten emekli olması lazım.
- Namuslu siyasetten söz ettiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Halkına hesap veren. Hangi yatırımı kaç paraya mal ettiğini topluma bildiren siyaset. Yalan söylemeyen, çıkar gözetmeyen, yandaş tutmayan, doğrudan doğruya vatandaşa hizmet eden siyasete biz namuslu siyaset diyoruz.
- Seçimlerin kazanılması sonrasında parlamenter sisteme dönüş için ne kadar bir süre öngörüyorsunuz?
Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı olduktan sonra elbette ki siyasal partilere bir çağrı yapılması lazım. Demokratik parlamenter sistemin oluşturulması konusunda. Parlamento içindeki ve dışındaki siyasal partilerin, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ilk kez cumhuriyet tarihinde bir vesayet algısı olmadan oturup kendi özgür iradesiyle bir anayasa çalışması yapacaklardır. Bu anayasa değişikliği konusunda uzlaşma sağlandıktan sonra bunun parlamentodan geçmesi gerekecek. Demokratik parlamenter sistemin güçler ayrılığı ilkesi ile oluşturulması yeni bir anayasayı gerektiriyor.
"Hazırlığımız başladı"
- İttifak görüşmelerinde ittifakta yer alacak ilkeler kadar seçim sonrasında bir mutabakat olmalı demiştiniz... Bunları ittifakın diğer partileriyle görüştünüz mü?
Seçim öncesi Millet ittifak’ını oluşturan partilerin anayasa değişikliğinde hangi ilkelerde uzlaşabileceğinin çalışması yapıldı. Bu çalışmayı yapanların başında İbrahim Kaboğluvardı. Dolayısıyla bizim hazırlığımız Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra başlamayacak. Daha önce başladı zaten hazırlığımız. Bu ilkeler çerçevesinde anayasa çalışması yapılacak. Üç aşağı beş yukarı bir mutabakat metni şu anda elimizde var.
- Bunun temelini Hayır bloku temelin de atmıştınız değil mi?
Evet.
- Seçim vaatlerinizin çalınması konsundaki değerledirmeniz nedir?
Bu kez AK Parti daha önce seçim vaatlerini açıkladığı için bizim seçim bildirgemizdeki temel ilkeleri alma şansları olmadı.
"CHP sosyal yardımı kesmez, tersine artırır"
- Polis memurları için 3600 ek gösterge vaadini ilk kez siz dillendirmiştiniz...
Onlar, polisler için 3600’ü bizim düşündüğümüz gibi düşünmüyorlar. Üniversite şartı getiriyorlar. Biz polislik mesleğine sahip olan herkesi kapsamasını istiyoruz. Gelir dağılımının özellikle çalışan kesim lehine değişmesi lazım. Sadece üreticiler, çiftçiler için değil. Hakça bölüşümün olması lazım. Şu an da toplumun yarattığı gelirin büyük bir kısmı tefecilere, faiz geliri sağlayanlara, rantiye sınıfına gidiyor. Faizi yine yükselttiler. Daha fazla yurtdışına faiz ödenecek. Yeni doğan çocuktan, işçisi, memuru, emeklisi herkes bu faizleri ödeyecek. Halk hükümete vergi ödeyecek, hükümet de topladığı vergilerin büyük bir kısmını borç aldığı rantiye sınıfına faiz olarak ödeyecek.
Dayandıkları bir propaganda yöntemi var. Sosyal yardım verdikleri kişilere “AKP’ye oy verin eğer CHP iktidara gelirse sosyal yardımlarınızı keser” deniyor. Bu tamamen bir kara propaganda. Biz onların yaptığı sosyal yardımdan daha fazla yardım yapacağız. Biz 4 milyon 210 bin kişiye ek istihdam yaratıyoruz. Bu muazzam bir rakam ve bunu sağlamakta kararlıyız. Beş yıl içinde kişi başına geliri, bugün 9 bin dolar civarında, 15 bin dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkması anlamına geliyor. Çiftçinin borç faizlerini tamamen sıfırlayacağız. 1500 liranın altında emekli aylığı alan 1 milyon 644 bin kişi var. Asgari emekli aylığını 1500 liraya çıkaracağız. Emekliye iki maaş ikramiyeyi de zaten vereceğiz. Asgari ücret 2019’dan itibaren net 2 bin 200 lira olacak ve gelir vergisine tabi olmayacak. Böylece işverene ek yük olmayacak. Yoksul ailelere her ay bin lira Aile Sigortası’ndan maaş verilecek. Bu maaş banka hesaplarına yatacak. Esnafı kira stopajından kurtaracağız.