Hülya Karabağlı
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Meclis Genel Kurulu’nda bu haftanın gündeminde olan Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, 500 bin lira ve üzerinde kazancı olanlara yüzde 40 oranında gelir vergisi yükümlülüğü ile sanatçı, futbolcuları da kapsayan Torba düzenlemenin ilgili 11. Maddesine, “Bu Ahmet Hakan, İbrahim Karagöl ve Hande Fırat düzenlemesidir” benzetmesi yaptı. Bu isimlerin kendi işlerinin dışında televizyon programı da yaptıklarını belirten Bekaroğlu, Medyaspot’a, “Onlar şu anda normal maaşlarını alıyorlar, onun vergisi kesiliyor. Ama bu isimler televizyon programı yapıyorlar, program başı ödeme yapılıyor. Orada da işveren stopaj yatırıyor, şimdi o paralar yıllık 500 bin lirayı geçiyor. Sanatçılar da aynı şeye giriyorlar. Gelir 500 bin lirayı geçince gerçek anlamda gelir vergisine tabi olacaklar ve yüzde 40 olacak vergileri, defter tutmak zorunda kalacaklar. Ahmet Hakan, İbrahim Karagöl yani yıllık geliri 500 bin liranın üzerinde olan futbolcular, artistler, hepsi defter tutmak zorunda kalacak çünkü masraf göstermek mecburiyetindeler” dedi.
Mevcut düzenlemede, masrafa hiç bakılmayıp stopaj alındığına dikkat çeken Bekaroğlu, “Futbolcular, sanatçılar gazeteciler program yapanlar yıllık kazançları 500 bin lirayı geçti mi gerçek bir vergi mükellefi olacak ve defter tutmak zorunda kalacaklar. Yüzde 40 biliyor musunuz, kendileri gerçek anlamında muhasebecileri olacak gelirlerini yazacaklar, giderlerini yazacak. Program yapan bu isimlerin haftada 10 bin lira aldıkları söyleniyor” diye konuştu.
11. maddeyle ilgili Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da Bekaroğlu şu değerlendirmeleri yapmıştı:
“MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim. Daha evvel ifade ettim diğer maddeleri konuşurken: Gerçekten bütçede büyük bir açık var, önümüzdeki yıl çok daha büyü k olacak çünkü 2019’da 100 milyar beklenmeye gelir geldi Merkez Bankası ve diğer kalemlerden. Şimdi, bu geliri, bu boşluğu, bu açığı kapatmak için maddeler çıkarıyoruz.
Bu madde de 500 bin üzeri geliri olan serbest meslek sahiplerini ilgilendiriyor. Ben bunu okurken kimler acaba işin içine girecek diye baktım, birçokları işin içine giriyor ama mesela bu maddeye acaba şöyle bir şey denir mi diye düşündüm: Ahmet Hakan maddesi, İbrahim Karagül maddesi, Hande Fırat maddesi… Çünkü bunlar şimdiye kadar gelirlerinden beyanname vermeden belli bir stopaj ödüyorlardı -telif ücreti ya da değişik isimler adı altında- şimdi beyanname verecekler bunlar, dolayısıyla ciddi bir şekilde yük altına girecekler. Aslında ciddi bir şekilde yük altına girecekler mi, ne olacak, bu da tartışma konusu çünkü bir sürü de gider gösterecekler.
Daha evvel ifade ettim diğer maddeleri konuşurken: Gerçekten bütçede büyük bir açık var, önümüzdeki yıl çok daha büyü k olacak çünkü 2019’da 100 milyar beklenmeye gelir geldi Merkez Bankası ve diğer kalemlerden. Şimdi, bu geliri, bu boşluğu, bu açığı kapatmak için maddeler çıkarıyoruz.
Bu madde de 500 bin üzeri geliri olan serbest meslek sahiplerini ilgilendiriyor. Ben bunu okurken kimler acaba işin içine girecek diye baktım, birçokları işin içine giriyor ama mesela bu maddeye acaba şöyle bir şey denir mi diye düşündüm: Ahmet Hakan maddesi, İbrahim Karagül maddesi, Hande Fırat maddesi… Çünkü bunlar şimdiye kadar gelirlerinden beyanname vermeden belli bir stopaj ödüyorlardı -telif ücreti ya da değişik isimler adı altında- şimdi beyanname verecekler bunlar, dolayısıyla ciddi bir şekilde yük altına girecekler. Aslında ciddi bir şekilde yük altına girecekler mi, ne olacak, bu da tartışma konusu çünkü bir sürü de gider gösterecekler.
Kanun teklifini yapanlara soru olarak sormak istiyorum: Türkiye’de bu şekilde yeniden vergilendirmeye tabi tutulacak bu insanlar ya da bu serbest meslek erbabı dolayısıyla ne kadar para toplayacağınızı düşünüyorsunuz?
Yani o konuyla ilgili gerçekten bir çalışma, projeksiyon yaptınız mı, ne kadar insan? Gerçekten devletin geliri artacak mı, azalacak mı? Bunlar vergi dilimiyle çok ilgisiz değil yani bunlar beyanname filan vermiyorlardı, şimdi beyanname verecekler dolayısıyla 500 bini geçince de yüzde 40’a çıkacak vergileri”.
---
CHP’den yeni vergi düzenlemesine şerh
CHP, yeni vergi düzenlemeleri getiren ve komisyon çalışmaları sırasında 54 madde çıkarılan, 14 ayrı kanunda ve 1 Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik öngören ‘Digital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne Anayasa’ya aykırılık, Anayasada öngörülen olağan yasa yapma sürecinin dışına çıkıldığı, yasa yapma alışkanlığının genel demokratik ilkelere ve TBMM geleneklerine aykırı olduğu gerekçesiyle ‘Kanun Teklifinin’ bütününe karşı olduklarını bildirdi ve teklife muhalefet şerhi düştü.
Bu teklifin de özü itibarıyla iktidar tarafından asla varlığı kabul edilmeyen ve sadece dış cepheli gelişme ve saldırılarla izah edilerek örtülerek perdelenmeye çalışılan bir kriz dönemi düzenlemesi olduğunu belirten CHP, ”Bu torba kanun teklifinde yer alan düzenlemeler bir ekonomik krizin devam ettiğini göstermektedir. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin bu tür torba yasalarla çözümleneceğini düşünmesi iktidarın en büyük yanlışıdır” dedi.
CHP’nin muhalefet şerhinde yer alan değerlendirmelerden bazı bölümler şöyle:
Türkiye’de 17 yıldır ülkeyi yöneten iktidar bu dönemde özellikle üretime dayalı ekonomiden uzaklaştığı, tüketim ve borçlanma ağırlıklı ekonomi politikaları izlediği için gelinen süreçte borçlarını çevirmede ve yabancı para bulmakta ve dolayısıyla büyüme ve istihdamda sorunlar yaşamaktadır. Ancak, iktidar halen sorunu görememiş, ekonomi sorunsalının derinliğini kavrayamamış durumdadır. Yakın zamana kadar piyasaya para enjekte etmekle sorunu giderdiğini veya gidereceğini sanan iktidar bu defa vergileri artırmak ve yeni vergiler ihdas etmek suretiyle hem bütçe açığını kapatmayı hem de ekonomi sorunsalını gidermeyi amaçlamaktadır.
Anayasa’ya bu defa da aykırı bir şekilde muvazaalı bir teklifle getirilen “Digital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile 2020 takvim yılı için idarenin beklediği ilave gelir 6 milyar liradır.
Merkezi Yönetim Bütçesi açığının yıl içi bir defaya mahsus gelirlere (merkez bankası birikmiş yedek akçeleri, bedelli askerlik, imar affı vb) rağmen Eylül ayı sonu itibarıyla 85.8 Milyar TL’ye ulaştığı, mali disiplinin tamamen ortadan kalktığı bir dönemde; söz konusu kanun teklifinde yer alan panik önlemleri ile sorunun çözülmesi mümkün görülmemektedir. Ülkemizde reel sektörün kriz içinde bulunduğu, finansal sektörün de zorlamalarla kriz ortamına sürüklendiği gözlemlenmektedir.
Açıklanan 2020-2022 Orta Vadeli Planına göre bütçe açığının 125 Milyar TL.’ye ulaşacağı belirtilmektedir. TBMM’ne sunulan 2020 Takvim Yılı Bütçesi uyarınca bütçe açığı ise başlangıçta 139 milyar lira olarak öngörülmektedir Kamunun faiz harcamalarında ciddi bir artış söz konusudur. Türkiye’de faizin üzerindeki baskıları azaltıcı birtakım adımların atılması şarttır. Türkiye ekonomisi ile ilgili risk algısını azaltıcı güveni artırıcı önlemleri almak şarttır. Bütçenin açığını kapatacağı sanılan yanlış adımlar atılırken ekonomik krizi derinleştirici bir tablo ile de karşılaşmak mümkündür.
Söz konusu kanun teklifi; bazı vergi kanunlarında hazineye gelir sağlama amaçlı düzenlemeleri içermekle birlikte, mahiyetleri itibarıyla biri dolaysız (Değerli Konut Vergisi) diğer ikisi (Digital hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi) dolaylı vergi hüviyetinde üç yeni vergi ihdasını öngörmektedir.
Bütçe açığının bu tür palyatif tedbirlerle, yeni vergiler getirilerek kapatılması ve GSYH’nın yüzde 3’ünün altına düşürülmesi ise mümkün değildir.
Diğer yandan bu kanun teklifiyle getirilmeye çalışılan yeni vergiler hiçbir şekilde kazançla bağlantılı değildir. Kazanç üzerinden vergi alamayan iktidar, asgari ücret gelirini bile gelir vergisinin 2. diliminde vergilenmesini engellemeyen, vergi dilimindeki haksızlıkları düşük gelirler lehine değiştirmeyi düşünmeyen iktidar, bu defa da mahiyeti itibarıyla dolaylı vergi statüsünde olan yeni vergileri getirerek bütçe açığını kapatmaya çalışmaktadır. Bu durumun zaten aşırı derecede bozuk olan vergi adaletini ve eşitsizliğini daha da artıracağına kuşku yoktur.
Özetle; diğer torba yasa teklifleri gibi bu teklif de özü itibarıyla iktidar tarafından asla varlığı kabul edilmeyen ve sadece dış cepheli gelişme ve saldırılarla izah edilerek örtülerek perdelenmeye çalışılan bir kriz dönemi düzenlemesidir, bu torba kanun teklifinde yer alan düzenlemeler bir ekonomik krizin devam ettiğini göstermektedir. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin bu tür torba yasalarla çözümleneceğini düşünmesi iktidarın en büyük yanlışıdır.