Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,4832
EURO
36,3966
IMKB
9.347,000
ALTIN
2.862,870
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
"Ekonomi Tekeri Patlak Kamyon Gibi"
 Ekonomi Tekeri Patlak Kamyon Gibi
 
Eski Merkez Bankası Başkanı: Ekonomide tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok!
 
14.11.2017 - 09:23

İyi Parti'nin kurucuları arasında yer alan eski Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisi ve siyasetiyle ilgili değerlendirme yaptı. Türkiye ekonomisinin, 2001’deki kriz süreci ile benzerlik gösterdiğini ifade eden Yılmaz, “Her şeye tek bir ses karar veriyor. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz’ diye soramıyor. Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok” ifadesini kullandı.

Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan Durmuş Yılmaz'ın açıklamaları şöyle:

– MHP'ye dönük hayal kırıklığı içinde miydiniz?

Şimdi eski partime dönük bir serzenişte bulunmayı doğru bulmuyorum, kimseye bir fayda getireceğine de inanmıyorum. Zaten o dönemde o kadar kısa bir mesai yaptık ki Meclis'te, gün doğarken vekil olduk, gün batarken bu iş bitmişti! Fakat o dönemde iki iş yaptık; birincisi “Terör araştırılsın” diye bir önerge verdik, bu MHP'nin oylarıyla reddedildi. Terörün araştırılmasınıın ne gibi bir sakıncası vardı, neden reddedildi, doğrusu onu anlayamamıştım. Arkasından Meclis Başkanlığı seçimleri oldu, o süreçte de gördük ki MHP'de milletvekillerinin pek fazla bir etkileri yok. Dolayısıyla o dönemde parlamentonun dışında kalsaydım ülkeme çok daha fazla hizmet ederdim diye çok düşündüm.

Karpuz gibi ayrıldık

– İyi Parti'ye kurucu oldunuz…

Ülkemizin geldiği noktada, karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış vaziyetteyiz. Bu iki parça birbirine selam vermez, göz ucuyla bile bakmaz oldu. Bir de temel ahlaki değerlerin erozyona uğradığını gördüm. Yeryüzünde hiçbir din, hiçbir felsefi sistem insanlara yalanı, aldatmayı, zulmetmeyi, kamu malına el atmayı öğütlemez.


– En büyük sorun nedir?

Bence işte bu ahlaki sorundur. Evrensel değerler erozyona uğradı ve her şeyin içi boşaldı. Günün birinde bugünden çok daha zor ekonomik koşullarla karşılaşabiliriz, bir nesil sıkıntı çeker, düzeltiriz. Fakat ahlaki erozyonun telafisi öyle değil, yüzlerce yıl gerekir.

– Kimdir bunun sorumlusu?

Eğer siz bir misyonla ortaya çıkarsanız ve bu misyonu da kendi ideolojinize göre tanımlarsanız, sonra o misyona bir kutsiyet biçerseniz, o biçtiğiniz kutsiyet çerçevesinde artık size her yol mubahtır. Bunun için gerekirse fetva bile alırsınız, bu fetvayı verecek olanlar hazırdır, nitekim verdiler ve aldılar. Şu anda Türkiye'de bunu yaşıyoruz. Sizin söylediğiniz her şey mutlak doğru, karşıdakinin her sözü mutlak yanlış, bu anlayış var. Ama yeryüzünde böyle bir şey yok! Dinlerde de böyle bir şey yok.

2001 koşullarında yaşıyoruz

– Şu anda Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu nedir peki?

Şeffaf olmamak. En önemli, bir numaralı sorun budur. Karar alma mekanizmasının felce uğraması ve her şeye tek bir sesin karar vermesi. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz?' diye soramıyor. Fren kalmadı. Türk ekonomisi dışarıdan kuşatılmış gibi bir hisse kapılıyorum ben. Bu bizi çıkmaza götürür, 2001 yılında yaşadığımız sürece çok benzer günlerdeyiz.

– Ne demek o?

O dönemde de kamu maliyesi felçti, mali disiplin bozulmuştu, hesap kitap karmakarışıktı ve bütçenin içeriği çok fazla bilinmiyordu. Bugün de aynı koşullar oluşmuş durumda. Sayısız bütçe dışı harcama var ve hem miktarını hem de nereye gittiğini bilmiyoruz. Varlık Fonu böyle bir şey mesela… Derhal denetim ve kontrolün hakim olup Sayıştay'ın çalıştırılması gerekir.

– Siz neyi farklı yapacaksınız ?

Bizim İYİ Parti olarak yapacağımız en önemli işlerden biri bu büyüme modelini değiştirmek, şu anda cari açığa dayalı bir büyüme modelimiz var. Yabancıdan para geliyor, biz onu kredi olarak içeride kullanıyoruz, o kredi ile hammadde ve ara malı alıyoruz, onu içeride işliyoruz, kullanılabilir mala dönüştürüyoruz. Bunun bir kısmını yurtdışına satıyoruz bir kısmını da içeride tüketiyoruz. Dolayısıyla bizim büyümemiz ithalata çok bağımlı. Bizim büyümemizi belirleyen en önemli kısıtlardan bir tanesi bu yabancı sermayenin, özellikle sıcak paranın Türkiye'ye gelmesi ve cari açığımızı finanse etmesi. Bu olmazsa ithalat yapamayız, ara malı hammadde getirisi sağlanmayınca da yerli üretim olmaz. Yani bizim bu modeli değiştirmemiz lazım. Bu akşamdan sabaha olacak bir iş değil. Ama nihai hedefimiz bu. Bakın, Türkiye Cumhuriyetin başından beri en yüksek büyümeyi 1930'larda sağladı.

1930'da nasıl büyüdük?

– Nasıl mümkün olabildi, harpten yeni çıkmış bir ülke?

1930'larda vatandaş söküğünü dikmek için kullandığı iğneyi dışarıdan ithal ediyor. Ölüsünü defnetmek için kullanacağı kumaşı dışarıdan ithal ediyor. Şimdi böyle bir ortamda bu büyüme nasıl sağlandı? Yapısal reformlar yapıldığı için sağlandı. Ekonomiye toplumun tüm kesimlerinin iştirak etmesi mümkün oldu. Ve o dönemde biz ülkemizin gördüğü en yüksek sermaye birikimini gerçekleştirdik. Sümerbank o dönemde kuruldu, Etibank o dönemde kuruldu, demiryolları yapıldı, Beykoz Kundura Fabrikası, Demir Çelik Fabrikası, hepsi o dönemde yapıldı.

– 1930'daki bu akıl niye şimdi işlemiyor?

Açılan tek bir fabrika var mı? Yok. Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok !

– Nasıl fren yok?

Bir ülkeye, hatta bir bireye iki şey çok zarar verir: Birincisi; altı boş, içi doldurulmamış gereği yapılmamış aşırı özgüven. Şu anda biz bu hastalığı yaşıyoruz. Diğeri de “Bizden hiçbir şey olmaz, biz yapamayız, başkası yapar” denilen aşağılık kompleksi. Bakın bu iktidar 1930'larda o büyümeyi sağlayan kurumların hepsini bitirdi, arazilerini sattı, yani o fabrikaların hiçbiri kalmadı.

– İYİ Parti iktidar olursa özelleştirme yapmayacak mı?

Dünyada iki türlü özelleştirme var. Biri az gelişmiş borçlu ülkelerin yaptıkları özelleştirme; o ülkenin malını mülkünü kelepir hale getirmek, fiyatlarını düşürmek ve yok pahasına bunu uluslararası piyasalara pazarlamak. Bizde üç aşağı beş yukarı özelleştirme maalesef böyle oldu, çünkü borçlu bir ülkeydik, şu anda mesela Yunanistan'a yaptırılmak istenen de bu. Bir de satıcı piyasasının güçlü olduğu özelleştirmeler var, İngiltere'de de Margaret Thatcher yaptı, Almanlar birleştikten sonra Doğu Almanya'daki bütün kamu mallarını özelleştirdiler.

Özelleştirme politikası

Fakat oralar satıcı piyasasıydı. Ekonomide rasyonaliteyi sağlayabilmek için, verimliliği artırabilmek, kıt kaynakları daha ekonomik kullanabilmek için özelleştirme yaptılar. Biz İYİ Parti olarak özelleştirmeye gerek de görmüyoruz, yapılırsa da bir sermaye grubuna vermekten ziyade, sermayeyi tabana yaymak için hisse senedi ihracı yoluyla yapmak doğru olur. Örneğin Türk Telekom'u daha yüksek fiyatla Avrupa'daki vatandaşların tasarrufunu buraya çekmek için onlara satabilirdik.

İyi Parti'nin ekonomi 'kurmayı'

Durmuş Yılmaz, 2006'da Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanlığına atandı. Bu görevini 2011 yılına kadar sürdüren Durmuş Yılmaz, 2009 yılında Euromoney Dergisi tarafından “Yılın Merkez Bankası Başkanı” seçildi. Dergi 30 yıllık tecrübesi olan Yılmaz'ı, “Türkiye ekonomisine yön verecek en ideal isim” olarak nitelemişti. Görevinden ayrıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanlığı'na getirilen Yılmaz, 2015'te MHP saflarında siyasete girdi. 7 Haziran seçimlerinde MHP Uşak Milletvekili seçildi. 1 Kasım 2015'teki erken genel seçimlerde tekrar MHP Uşak 1. sıra milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Durmuş, siyasetteki yoluna Meral Akşener liderliğindeki İyi Parti'de devam edecek.

Yardımları, siyasi iktidar değil 4 bin yıllık geleneği olan devlet dağıtıyor

Durmuş Yılmaz, sosyal yardımların kesileceğine dair korku yayıldığını belirterek, şunları söyledi: “Bu korku insanları seçmen olmaktan çıkardı, devletin bir müşterisi haline getirdi. Bu ilerisi için son derece sağlıksız bir gelişme. Modern sosyal devlet ilkesinin amacı, toplumda kendi tercihinin dışında geride kalmış yaşlı, engelli, bakıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını gidermektir. Oysa bugün dağıtılan yardımları siyasi iktidarın başındaki bir kişi veriyormuş gibi anlatıyorlar herkese. O kişi bize ‘lütfediyor' algısı var. Bir kere bu lütuf değil, o yardımlar insanlarımızın analarının ak sütü gibi helal hakkı ve sosyal devletin bir görevi. Bu destekleri artırarak devam ettireceğiz. Ama bunu İYİ Parti vermiyor, Meral Akşener de vermiyor. Bunu, 4000 yıllık geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti veriyor.”

Yılmaz, “Türkiye'de faizler gereğinden yüksek mi” sorusuna ise şu karşılığı verdi: “Faizlerin yüksek veya düşük olduğunu belirleyen şey ekonomideki kaynak arzı ve bu kaynak arzına karşı ortaya çıkan talep. Eğer siz enflasyonunuzu kontrol altında tutamıyorsanız, vatandaşınızın cebine koyduğunuz kendi ulusal paranızın değerini koruyamıyorsanız, faiz de ona göre gelişir.

İşiniz bunu önlemek

Vatandaşı siz harcamaya yönlendiriyorsunuz. Çünkü cebine koyduğu para dönemin sonunda değer kaybedecek. Bunu önleyebilmek için sizin ilk yapmanız gereken iş enflasyonu önlemek. Enflasyon, bir nevi vergidir, enflasyonun olduğu yerde borç verenler kaybederler borç alanlar kazanırlar.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


Türkiye'nin 'En zenginleri' Değişmedi

PTT'den 2.el araç alacaklaraYen Kolaylık

Emekli Memura Geri Dönüş İmkanı
»  "30 Liralık Etin Acısı Sonradan Çıkacak"
»  Motorin 5 Lirayı Aştı
»  Dolar Uçtu,Euro Tarihi Rekor Kırdı
»  Yarım gün çalışıp tam maaş alacaklar
»  Maden İşçisi Direndi, Kazandı!
»  Benzine Bir Zam Daha
»  Genç Mühendisin İstihdamıArtırma Formulü
»  Merkez'den Dolara Kritik Müdahale
»  Putin'den Cavit Çağlar'a dostluk nişanı!
»  Rusya Türk Tavuklarına El Koydu
»  Enflasyonda Sert Artış
»  Berat Albayrak: Doğalgaz Ucuzlayacak
»  Trump FED Başkan Adayını Açıkladı
»  İşte Yerli Otomobil Babayiğitleri
»  "Kıyma 29, Kuşbaşı 31 Liradan Satılacak"
»  Hükümetten Turizmi Patlatacak Hamle
»  Emeklinin Yeni Yıl Zammı Belli Oldu
»  "Zam yapmayın demekten usandık"
»  Hem Benzine Hem de Motorine Zam!
»  İş Kurana 150 Bin TL
»  Dolara ABD Ateşi
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.