Gültekin, sadece bu davanın bile AKP’yi kapatmaya yeteceğini ifade ederek “Cumhuriyet savcıları, Anayasa Mahkemesi tarafından Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescil edilen AKP’yi şimdi de yolsuzluk eylemlerinin odağı olarak soruşturacaklardır" dedi.
Gültekin düzenlediği basın toplantısında, Almanya’daki Deniz Feneri soruşturmasının, AKP ile ilişkisinin ortaya konulmuş olduğunu söyledi. Gültekin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Zekeriya Karaman ve Zahid Akman ile ilişkilerinin yakın arkadaşlığın da ötesinde olduğunu belirterek, “1993 yılında beraberce Kanal 7’yi kurmuşlardır. AKP iktidarının baş destekçilerinden biri olan Kanal 7 aynı isimle, Avrupa’da da yayın faaliyetinde bulunmuştur" dedi. Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman aynı zamanda Beyaz Holding’in de sahibi olduğuna işaret eden Gültekin, “Beyaz Holding de tıpkı Kanal 7 gibi aynı isimle Weiss GmbH olarak Avrupa’da örgütlenmiştir. İşte bu holding ve televizyon kuruluşunu gerçekleştiren kişiler Türkiye’de ve Avrupa’da gene aynı isimle Deniz Feneri adlı sözde yardım kuruluşlunu da örgütlemişlerdir" diye konuştu. Gültekin şunları söyledi:
“Almanya’daki yargılamanın ortaya koyduğu üzere tespit edildiği kadarıyla 41 milyon Euro toplanmış, bu paranın gene tespit edildiği kadarıyla 11,7 Milyon Euro’su amaç dışı kullanılmış, yani gasp edilmiştir. Ortadaki gerçek şudur: Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşları; “organize suç örgütü oluşturmuşlar" ve milyonlarca Euro’luk dolandırıcılık iddiasıyla yargılanmaktadırlar."

“AKP İDDİANAME İÇİNDE"
Gültekin, AKP’nin iddianame içinde olduğunu belirterek “Deniz Feneri İddianamesinde; toplanan paraların AKP doğrultusundaki politikaların desteklenmesinde kullanıldığı’, ‘Türk Hükümeti tarafından, devam etmekte olan tutukluluğa mani olmaya çalışıldığı’, ‘Euro 7’nin kuruluşunun nedeninin, Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarına AKP’nin değerlerini aşılamak olduğu’, ‘Şirket sahiplerinin Türkiye’deki iktidarla iç içe oldukları’, ‘2 Şubat 2005 tarihinde Mehmet Gürhan’ın Firdevsi Ermiş’ten Güneydoğu Asya’daki tsunamiden zarar gören insanlar için kullanılması amacıyla Tayyip Erdoğan’a verilmek üzere para aldığı’ yazılıdır" diye konuştu. Bunların son derece ciddi iddialar olduğunu ifade eden Gültekin, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı başvurumuz üzerine şimdi bu iddiaları araştırmaktadır.
Ama Tayyip Erdoğan ve AKP hakkındaki iddialar bilindiği gibi sadece Deniz Feneri olayı ile ilgili değildir" dedi.

“AKP ÜLKE İÇİN GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELMİŞTİR"
Cumhuriyet tarihinde Başbakan Erdoğan ve AKP yöneticileri kadar yolsuzluk iddialarına muhatap olmuş, haklarında bu kadar soruşturma yapılmış ve dava açılmış başka bir siyasi ekip olmadığını savunan Mehmet Bedri Gültekin şunları söyledi:
“AKP merkezli yolsuzluklarda Erdoğan ismi ön plandadır. Erdoğan, daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine aday olurken verdiği mal beyanında Kasımpaşa’da bir dairesi, Maltepe’de bir kooperatif hissesi, Boluca’da 346 metrekare arsası ve Burak Gıda ve Ticaret Ltd.’de yüzde 10’luk hissesi olduğunu söylüyor. Erdoğan’ın belediye başkanlığı sonrasındaki servetinin 1 milyar dolara ulaştığı sonradan ortaya çıkarıldı. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden kalma 10’dan fazla soruşturma, dokunulmazlık nedeniyle rafa kaldırıldı. Sadece Deniz Feneri olayı AKP’yi kapatmaya yeter. Ama yolsuzluk olayını bu kadar yaygın ve bu kadar büyük ölçüde yapan bir parti, ülke için kesinlikle bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Cumhuriyet savcıları, Anayasa Mahkemesi tarafından Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescil edilen AKP’yi şimdi de yolsuzluk eylemlerinin odağı olarak soruşturacaklardır."