Muhtar'ın anlattığına göre "dersiz başa dert açacak' bir kadın olduğu daha ilk görüşten anlaşılacak biriymiş. Hayli güzel ve fazlasıyla cüretkarmış.
Röportaj öncesinde kendine şarap ve peynir söylemiş. Yılların deneyimli ismi Muhtar, Rus kadın gazetecinin tavırlarından hayli huylanmış. Özellikle de 5 dakika sonra ikinci şarap kadehini sipariş ettiğinde.
TAHRİK ETME TAKTİĞİ
Rus kadın gazeteci Muhtar'ın önüne kameralı bir kayıt cihazı koymuş. Röportaj boyunca sorduğu soruları Muhtar, "en hassas konuları leblebi çekirdek gibi soruyordu" diyerek aktarıyor.
Kanyon'da gerçekleşen o röportaj buluşması hayli enteresan ilerliyor. Kadın gazeteci Reha Muhtar'dan cemaat hakkında istediği sözleri almaya çalışıyor. Alamadığında ise önce sinirleniyor ardından tahrik eden sorular yöneltiyor.
İşte Reha Muhtar'ın o anlara dair anlattıkları;
ŞARABIN ETKİSİ
"İçkili gazeteci muhabbetlerinden, pek hayırlı sonuçlar çıkmayacağını bildiğimden, röportaj başladığında kendimi belli belirsiz bir korumaya aldım...
MİNİ KAMERALI KAYIT CİHAZI
Darya Aslamova oturur oturmaz önüme mini kameralı bir kayıt cihazı kurmuştu...
- “İsterseniz mini kamerayı kaldırayım...” dedi...
- “Hayır” dedim, “Kalsın kamera; benim için bir sakıncası yok...”
Kameranın kalmasının bir sakıncası yoktu fakat genç kadının Türkiye’nin en hassas konularına şaraba meze leblebi çekirdek mantağıyla yaklaşması sorunluydu...
İçtiği şarabın etkisiyle aklına gelen kimseler hakkında olur olmaz “cüretkar suçlamalar” yapılmasını istiyordu...
FETHULLAH GÜLEN SORUSU
Gezi Pakı olaylarının henüz ilk günleriydi...
- “Polisin Gülen cemaatinin etkisi altında olduğu için, hükümeti zorda bırakmak amacıyla orantısız güç kullandığı söyleniyor... Siz de böyle olduğunu düşünüyor musunuz?..”
Dakika bir gol bir... Ben onun gibi şarap içmiyordum... Cezbeden güzelliği ise hiç umurumun teki değildi...
Sonradan bu kadın gazeteciden dolayı büyük bir tartışmanın ortasında kalan Mehmet Barlas gibi böyle durumlarda “nezaket” kurallarını önemseyen bir gazeteci hiç değildim...
- “Bu ne biçim soru” gibisinden baktım genç kadına...
- “Bu söylediğiniz ihtimalin belgesi olan bir kanıtı yok elimde... Onun için söyleyemem böyle bir şey...” dedim...
Kendim bile verdiğim cevaba sinirlenmiştim...
Ne o öyle “diplomat gibi bir cevap” vermek zorunda kalmıştım...
YOKSA SİZ FETHULLAHÇI MISINIZ?
Genç kadın gazeteci benden istediği cevabı alamayınca, eski bir gazetecilik numarasına başvurdu:
- “Sizin cevap vermediğiniz soruya, konuştuğum birçok kişi cevap verdi... ‘Evet öyle’ dedi... Ben onlardan duydum, onun için size soruyorum... Dün Mehmet Barlas’la görüşmüştüm... Çok önemli şeyler söyledi... Önemli bir röportajdı...”
Aklınca, beni tahrik ediyordu...
- “Aaa öyle mi madem öyle söylediler ben de açıklayayım bari” diye bülbül kesilecektim...
- “Hanımefendi” dedim; “Ben bir gazeteciyim... Elimde belge ve somut kanıt olmadan konuşmam... Bu söylediğiniz iddianın olduğunu gösteren bir kanıt yok elimde... Kusura bakmayın...”
Minik kamera çalışmaya devam ediyordu... Sinir katsayım ise yükselmekteydi... Kadın o anda “tahrik etmekteki cüretinin son sınırına dayanıverdi aniden...” Sanki portakal fiyatını soruyormuş gibi bir aleladelikte;
- “Yoksa siz Fethullahçı mısınız?..” deyiverdi...
Sinirden deliye dönmüştüm... Tersten tahrik ederek beni konuşturacağını sanıyordu... İstihbaratçı ya da polis taktikleriydi bunlar...
YARIDA KESİLEN RÖPORTAJ
- “Siz kim olarak böyle bir soruyu kendinizde sorma hakkını buluyorsunuz?..” dedim...
Patlama anlarımdaki zaptedilmez tepkilerim birer birer fışkırıyordu içimden...
- “Siz röportaj yaptığınız bir gazeteciye nasıl böyle bir soru sorabiliyorsunuz?.. Sizinle röportaj falan yapmam ben hanımefendi... Bitmiştir bu röportaj...”
***
Hiç böyle bir tepki almamış olduğunu fark etmiştim... Gülümseyerek ve alttan alarak durumu düzeltmeye çalışıyordu... Arada üçüncü şarap masaya gelmiş, daha kaçıncıya doğru gideceğimiz belli değildi...
Geldiği andan itibaren, tavırlar, davranışlar, şaraplar, peynirler, sorulardaki sınır tanımaz cüretkarlıklar... Buna bir gazeteci röportajı demeye bin şahit isterdi... Bir şeyler söyletmek ve bunları kullanmak istiyordu... Anladığım kadarıyla görüştüğü kişilere ilk aşamadan itibaren “Fethullah Gülen’le ilgili suçlayıcı bir şeyler söyletmeye” çalışıyordu...