Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, bugün ortak gerçekleştirdikleri grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Karamollaoğlu, "Gazze'de çoluk, çocuk, kadın, erkek, genç , yaşlı demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdiler..." dedi.
Davutoğlu ise Türkiye’nin İsrail-Filistin konusunda yapması gerekenleri sıraladı. Davutoğlu, “İsrail Büyükelçisi, derhal Türkiye’den gönderilmelidir" ifadelerini kullandı.
"Vahşetin, vahşi insanların tavrının bir ölçüsü, zamanı olmuyor"
Karamollaoğlu'nun öne çıkan açıklamaları şu şekilde:
"Dün gece yaşananlar hepimizi derinden etkiledi. Aslında bu kadar büyük bir vahşeti beklemiyorduk Ama vahşetin, vahşi insanların tavrının maalesef bir ölçüsü, zamanı olmuyor.
Bundan dolayı da hem bir şok yaşıyoruz. Hem de aslında yaşadığımız bu şoktan dolayı kendi kendimize de biraz hayret ediyoruz. Biz hafta sonunda Sayın Davutoğlu ile beraber Türkiye'mizin dört bir yanından gelen, duygularımıza tercüman oldukları, bizim de onların duygularına tercüman olduğumuz, muhteşem bir miting yaptık. Yüzbinlerce kardeşimiz oradan dünyaya bir mesaj zalimlere göz dağı, mazlumlara da moral vermeye çalıştık. On binlerce insanımız, Maltepe Meydanı'nda özgür Filistin için haykırdı.
"Tarihin en acımasız katliamını gerçekleştirdiler"
Ne yazık ki karşılaştığımız manzara tahminlerimizin ötesinde. Dün toplama kamplarından şikayet edenler, Bugün Gazze'de 21. yüzyılın toplama kampını oluşturdular. Dün soykırımdan şikayet edenler. Bugün Gazze'de çoluk, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdiler..
Yaşadığımız dünya garip bir dünya. Yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğunu yavaş yavaş öğreneceğiz Dün Gazze'de hastaneye yapılan saldırı bunun en açık delilidir bunlar bu kadar utanmaz. Hem yapar hem de yeri geldiği zaman kim demiş bunu bizim yaptığımızı diye iddiaya bulunmaya başlarlar.
ABD Başkanı'na tepki: Hiç utanma, arlanma duygusu yok
ABD Başkanı, adeta bu zulmü teyit etmek, onlarla beraber bu zulmün bu vahşetin coşkusunu yaşamak için geliyor. Hakikaten hiç utanma, arlanma duygusu yok. Amerika buna alışık. 2. Dünya harbi bittiği zaman, atom bombasını her ne kadar önceden boş yerlerde denemişlerse bile "bunu bir de Japonya üzerinde deneyelim" diye iki şehri atom bombasıyla vurmaktan imtina etmediler. Bu kadar aşağılık bir topluluk haline geldi. Yöneticiler için söylüyorum, Amerikan toplumu için söylemiyorum.
Hiçbir ülkede böyle bir zulmün tezahür edeceğini düşünmezdim. Bunlar kendi dışındakileri insan olarak tarif etmek bile istemiyorlar. Devlet olarak; kendilerine ABD'nin verdiği en tahripkar silahları tereddütsüz kullanmayı adeta bir görev addediyorlar. Birazcık kendilerini masum gösterebilmek için de 'Bunlar insan değil ki, insan suretinde yaratılmışlar" ifadesini kullanmaktan çekinmiyorlar."
"Stalingrad kuşatmasının kahramanlarını ananlar Nazilere, Hitlere karşı, Bosna'da her beraber yüreği çarpanlar neden Gazze'ye sessiz kalırlar?"
Karamollaoğlu'nun ardından açıklamalarda bulunan Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar ise şöyle:
"Gazze kuşatması tam 17 yıldır sürüyor. 17 yıldır bir halk, dünyayla iletişimi kesilmiş, her türlü baskıya, her türlü hava saldırısına açık halde vicdanlara seslenmeyi bekliyor.
Gazze'yi bir terör alanı olarak görenlere ders olsun diye söyleyeceğim bu sözlerimi. Stalingrad kuşatmasının kahramanlarını ananlar Nazilere, Hitlere karşı, Bosna'da her beraber yüreği çarpanlar neden Gazze'ye sessiz kalırlar?
Stalingrad kuşatmasının bir şehrin konvansiyonel bir orduya nasıl direnebileceğinin örneği olarak derinden incelemiştim. Saray Bosna kuşatmasını ise içinde yaşadım.
"Kürüsel güçler de İslam dünyası da ip gibi dizildi İsrail'in arkasında"
Gazze kuşatmasını içinde yaşadım 22 Kasım 2012'de bir takım benzerlikleri gösterip, bazı sorular soracağım. Vicdanları kararanlara soracağım. Gazze'de bir terör mü var, direnen bir şehir mi var? Ya da Saray Bosna gibi.
Benzerliklere bakınız; Alman Hava Kuvvetleri Stalingrad'ı bombaladığında binlerce insanı öldürdü. Aynen Gazze'yi havadan bombalayan Gazze uçakları gibi. Stalingrad savunmasını yapan general çok temel bir prensip söyledi. 'Volga'dan gerisi yok' Sırtını Volga'ya vermiş. Volga'nın etrafında dar bir alana sıkışmış Stalingrad savunucuları tam 5 buçuk ay o muazzam Alman ordusuna direnirken tek düşünceleri vardı 'Volga'dan gerisi yok'.
Gazze'dekilerin ise Volga'sı da yok. Arkasını verdiği devletler desteklerini çekmiş, kaderlerine terk etmiş. Stalingrad savunması kanalizasyon sistemini kullanarak yapıldı biliyor musunuz?. Kanalizasyon, alanları şehir içindeki geçişleri sağladı. Aynen bir şehrin savunması için yerin altında bir şehir inşa eden Gazzelilerin yaptığı savunma gibi.
Bir halka empati yapılmasını istiyoruz. Bir farkı var Gazze’nin Stalingrad’dan. Stalingrad savunulurken arkalarında bir koalisyon kuvvetleri vardı. Kızıl Ordu, İngilizler, Fransızlar yani bir ittifak vardı. Saraybosna’yı küresel güçler ihmal ettiler ama en sonunda yine de Bosna’nın arkasında durmak zorunda kaldılar. Şimdi ise küresel güçler de İslam dünyası da ip gibi dizildiler İsrail’in arkasında.
"İsrail Büyükelçisi, derhal Türkiye’den gönderilmelidir"
İçişleri Bakanlığı’na sesleniyorum; dün yapılan Filistin’e destek için toplanan vatandaşlarımıza sıkılan biber gazı ahirette hesabı sorulacak bir eziyettir.
Hiçbir gösteri engellenmesin. Burası İngiltere değil, Almanya da değil. Türkiye derhal insani yardım koridoru açılmasına öncülük etsin. Mısır’la derhal görüşülsün ve Vefa kapısından koridor açılsın. İsrail Büyükelçisi derhal, derhal Türkiye’den gönderilmelidir.
Kendisi dün bana sataşmış, beni tehdit etmiş üstü örtülü. Biz sizin ağababalarınızı gördük. Diplomatik kurallara uy, haddini bilerek otur.
Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nı da harekete geçmeye çağırıyorum. Bir ülkenin eski bir başbakanına, siyasi partinin genel başkanına ya da herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına hitap eden bir tweet atamaz. Attırmayız. Git senin selefin olan büyükelçiye sor.
Biz arabuluculuk yapmayı da biliriz. Üç savaşta da arabuluculuk bizzat benim üzerimden yürütüldü. Bugün de resmi görevimiz olmasa da arabuluculuk görevimizi sürdürüyoruz."