Erdoğan’ın bu kararı o tarihte Türk siyasetinde büyük yankı buldu ve canlı bir tartışmayı da tetikledi. Eleştirel görüşte olanlar, bakan yardımcıları üzerinden bakanlar ve bürokrasi üzerinde bir kontrol mekanizmasının kurulacağını ileri sürdü. Buna karşılık yeni sistemi savunanlar ise bakan yardımcılarının bakanlar üzerindeki gereksiz bir dizi yükü alacağını, böylelikle bakanların daha rahat çalışacağı tezini öne sürdü. Örneğin parti teşkilatlarıyla ilişkiler, teşkilatlardan gelen talepler, ziyaretler gibi zaman alıcı faaliyetler bakan yardımcılarına devredilebilir, bakanlar da rahat bir nefes alır, işlerine bakabilirlerdi.
İMZA YETKİSİ İSTEDİLER
Aradan geçen beş yıl bu sistemin ‘makam yaratmak dışında’ pek de amacına uygun kullanılmadığı tartışmasını dindirmedi. Hem bakan yardımcılığının üstlenen isimler, hem birlikte çalıştıkları bakanlar, hem de bakan yardımcılıklarından hizmet bekleyenler, bu görevin ne işe yaradığıyla ilgili sıkıntılarını artan ölçüde dile getirmeye başladılar. Bu makamla ilgili sorunlar, geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bakan yardımcılarını toplu olarak kabul etmesi ve bu görevi üstlenen isimlerin kendisinden ‘imza yetkisi’ istemesiyle bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Parlamento Büro Şefimiz Nuray Babacan, 1 Kasım seçimlerinden sonra bu makamlara yapılan yeni atamaların da ışığı altında, sistemin nasıl işlediğini, görev verilen isimlerin belirlenmesinde ilgili bakanın, Cumhurbaşkanı’nın veya Başbakan’ın ne kadar etkisinin olduğunu analiz etti ve şu tabloyla karşılaştı:
KİM, KİME YAKINSA...
21 bakanlıkta uygulanan ‘bakan yardımcılıklarına’ kimlerin atanacağına ilişkin kulis, 1 Kasım seçimlerinin çok öncesinde milletvekili listelerinin belirlenmesinin hemen ardından başladı. Listeye konulmayan milletvekilleri, olası bakanlıklar için kendi adlarına kulis yapacak isimleri aramaya başladılar. Burada sistem şöyle işledi: Bakanlar Kurulu belirlendiği andan itibaren, önce hangi bakanın kime yakın olduğuna bakıldı. Bakan yardımcısı olmak isteyenler eğer düşündükleri bakan Cumhurbaşkanı’na yakınsa Saray’da, Başbakan’a yakınsa Başbakanlık’ta kulis yapmaya başladılar. Hiç abartısız, her makam için en az dört-beş eski milletvekili araya hatırlı kişileri soktu. Sonuçta ne oldu? Bakanlıkların sadece üçte birinde bakanların doğrudan istedikleri isimler bakan yardımcısı görevini üstlendi. Diğer isimlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ya da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun inisiyatif kullandığı görüldü.
3 AY BOŞ KALAN KOLTUK
Bu süreçte, istediği bakan yardımcısı için aylarca beklemek zorunda kalan bakanlıklar da oldu. Kulislerdeki bilgiye göre, en büyük sıkıntı Sağlık Bakanlığı’nda yaşandı. Davutoğlu, Mehmet Müezzinoğlu’na birlikte çalışması için birkaç isim önerdi. Müezzinoğlu ise eski İstanbul milletvekili mali müşavir Ahmet Baha Öğütken’le çalışmak istediğini dile getirdi. Davutoğlu’nun Müezzinoğlu’nun istediği ismi atamaması nedeniyle bakanlıktaki bakan yardımcısı makam odası üç ay boş kaldı. AK Parti kulislerinde Müezzinoğlu’nun yakın çevresine, “Ben bu bakanlığı yardımcısız da yürütürüm” dediği, isteği isimde ısrarcı olunca da bir hafta sonra kararnamenin imzalandığı anlatılıyor.
TAM DA ÖYLE KULLANILMADI
Bakan yardımcılıklarına gelmek için yürütülen bitmek tükenmek bilmeyen kulis faaliyetleri Ankara’da son ayların en çok konuşulan başlıklarından birini oluşturdu. Ancak bu makamların ne işe yaradığı, nasıl bir işlev üstlendiği ise hâlâ tartışma konusu. “Müsteşarlar konulara sadece kamu açısından bakıyor. Yıllardan beri kamuda çalıştıkları için tek yönlü bakış açıları oluyor. Dışardan bir göz olmasının faydası olur. Yeni projeler üretilmesinde bakana katkı sağlar” açıklamasıyla kamuoyunu duyurulan bu makamlar, tam da böyle kullanılmadı. Bazı bakanlar, bakan yardımcılarına hiç inisiyatif tanımadı. Kimi bakanlar, özellikle parti teşkilatından gelen taleplerin değerlendirilmesi konusunda yardım aldı yardımcılarından, kimi bakanlar ise yardımcılarını daha aktif kullandı.
EN ÇOK TARTIŞILAN İSİM
Bu makamlarda görev alan bazı isimlere özellikle dikkat çekmek gerekiyor. Örneğin Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru, sistem işlemeye başladığından beri yerini korudu ve siyasi kulislerdeki karmaşanın dışında kaldı. En çok tartışılan bakan yardımcısı ise herhalde AK Parti gençlik kolları eski başkanı olan ve Hürriyet gazetesine düzenlenen birinci baskındaki rolüyle dikkat çeken, eski milletvekili Abdurrahim Boynukalın oldu. Boynukalın’ın, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda bu görevi üstlenmesi ciddi eleştirilere yol açtı. İçişleri Bakanı Efkan Ala, yardımcısını bakanlıktan seçti ve eski bakanlık müsteşarı ve seçim dönemi İçişleri Bakanı Selahattin Öztürk’ü tercih etti. Fatih Metin ise profesyonel bakan yardımcısı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan Ekonomi Bakanlığı’na transfer oldu.
12 BİN TL MAAŞ ALIYORLAR
Halen 21 bakanlıktaki 17 bakan yardımcılığı makamında AK Parti’nin eski milletvekilleri oturuyor. Her biri 12 bin lira maaş alan bakan yardımcılarının topluca bir araya gelerek daha çok yetki talebiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huzuruna çıkmaları bu sistemdeki sancıları, sıkıntıları açıkça gözler önüne
sermiş bulunuyor. Şimdi gözler bakanların yardımcılarının bu organize hareketini nasıl karşıladıkları sorusuna çevrilmiş durumda.KAYNAK:HÜRRİYET