"YPG/PYD'YE VERİLEN DESTEĞİN SONLANDIRMALARINI İSTEDİK"
Görüşme kapsamında ağırlıklı olarak YPG-PYD'ye verdikleri desteğin aynı zamanda PKK terör örgütünün güçlenmesine, palazlanmasına sebep olduğunu ve bu durumun da Türkiye için artan oranda ulusal güvenlik tehdidi teşkil ettiğini ifade ettik.
Ve bu ilişkilerin sonlandırılmasını, PKK'nın Suriye kolu olan YPG-PYD terör örgütlerine verdikleri her türlü desteği sonlandırmalarını istedik. Ve SDG'den bu yapının çıkartılması talep ettik.
"İKİ ÜLKENİN İLİŞKİLERİNE ZARAR VERİR"
Ayrıca ABD'den temel beklentimizin, milli güvenliğimize, tehdit oluşturan konularda tereddütsüz olarak müttefiki olan Türkiye'nin yanında yer almasını ifade ettik. Ve ayırca bazı ABD yetkilileri ve generallerin ülkemizin güvenlik meselelerine ilişkin talihsiz beyanları konusunda rahatsızlığımızı kendilerine ifade ettik. Ve bu tür konuşmaların açıklamaların iki ülke ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamayacağı tam tersine olumsuz zarar vereceğini ifade ettik.
Bu hususu sayın Mattis’e belgelerle birlikte aktardık. YPG ile PKK arasındaki açıklığıyla ortaya koyan belgeleri bir kez daha kendileriyle paylaştım. Ayrıca Amerikan yetkililerin ve resmi makamlarının da YPG-PYD’nin bir terör örgütü olduğu, PKK’nın Suriye milislerinden ibaret olduğu şeklindeki açıklamalarını da kendisine hatırlattım. CIA’in online yayın organında PKK’nın suriye milisleri olarak tanımlanmakta açık net şekilde. Amacının da otonom bir siyasi yapılanma olduğu belirtilmektedir.
ABD’nin Türkiye ile çalışması gerektiğini doğru yöntemin bu olduğunu sayın Mattis’e ifade ettik.
"PKK'YA KARŞI YPG'Yİ SAVAŞTIRABİLİRİZ" TEKLİFİ
Sayın Mattis bu örgütü PKK’dan ayırabilecekleri şeklinde, hatta PKK’ya karşı savaştırabilecekleri şeklinde, bunun için çaba sarf edecekleri şeklinde açıklamaları oldu. Biz de bunun mümkün olmadığını ve hiçbir zaman YPG ve PYD’nin PKK yapılanmasından ayrılmasının mümkün olmadığını, hele PKK’ya karşı savaştırılmalarının mümkün olmadığını söyledik. Çünkü bu örgüt, kendisi zaten aynı yerden yönetiliyor. Aynı amaç için terörist faaliyetlerine devam ediyorlar.
Fakat onlarda böyle bir kabul var. PYD ve YPG’yi PKK’dan ayırabilecekleri ve bizim açımızdan bu anlamda tehlike olmaktan uzaklaştırabilecekleri şeklinde kabulleri var.
Ve beklentimizin de terör örgütleriyle işbirliği yapmak değil, tamamen müttefikiyle yani Türkiye ile birlikte çalışmak olduğunu, doğru yöntemin bu olduğunu ifade ettik. Ayrıca DEAŞ ile mücadelede de NATO ittifakı içerisinde, DEAŞ ile doğrudan mücadele eden tek ülkenin Türkiye olduğunu… El Bab ve Fırat Kalkanı operasyonuyla bunun gerçekleştirildiğini, diğer ülkelerin Amerika da dahil aracılar aracılığıyla DEAŞ ile mücadele yürüttüklerini ifade ettik.
Bu nedenle Zeytin Dalı operasyonumuzun DEAŞ ile mücadeleye zarar vermeyeceğini ve dikkati dağıtmayacağını onlarla paylaştık. Etkin bir mücadele yürüttüğümüzü ifade ettim.
Ayrıca PYD – YPG terör örgütünün DEAŞ ile yakın işbirliği içinde olduğu ve bazı DEAŞ unsurlarını Türkiye’ye karşı kullanmaya çalıştığını, kullandığını tespit ettiğimizi sayın Mattis ile paylaştık.
"DEAŞ'LILARI SERBEST BIRAKTILARINI SÖYLEDİK"
Hapishanelerde PYD-YPG’li teröristlerin DEAŞ’lı teröristleri serbest bıraktığını söyledik. Belgelerini bilgilerini doyurucu şekilde kendisiyle paylaştık.
Sayın Mattis bunun çok mümkün olmayacağını, ittifak yapısı içine girmesi halinde bunu kendisinin sonu olacağını bildiği için böyle riskli bir adım atmayacağı şekilde ifadesi oldu. Ama terör örgütlerinin her zaman birbiriyle işbirliği içinde olabileceklerini ifade ettik.
Ayrıca Rakka’da DEAŞ’lı teröristlerin dünyanın gözü önünde serbest bıraktıklarını kendisine söyledik. PYD-YPG’nin DEAŞ ile yakın işbirliği içinde olduğunu ve DEAŞ’ı kullandığını sayın Mattis ile paylaştık.
"BU MÜCADELEDE ANLAYIŞLI OLDUKLARINI İFADE ETTİLER"
Sonuç itibariyle ABD’nin, Türkiye’nin sınır güvenliğini temin etmek amacıyla teröristlere karşı yürütülen bu mücadelede anlayışlı olduklarını ifade ettiler. Ve PKK terör örgütü ile Irak’ta yapılan, yapılacak olan mücadelede bundan sonraki dönemde kendilerinin aktif, daha somut net destek vereceklerini de istihbarat bağlantılı olacak şekilde Mattis ifade etti.
Görebildiğimiz kadarıyla PYD-YPG terör örgütüyle ilgili olarak henüz onların SDG içerisinden çıkartılması ve ilişkilerinin sonlandırılması konusunda bir kararlılık görmedim. Ama YPG ve PYD’nin de PKK gibi bir terör örgütü olduğu, onun bir parçası olduğu gerçeği bütün boyutlarıyla ortaya konunca da oradan bir tabi çıkış yapmaları gerekiyor. Aslında bunun bir yani kabul edilebilir, inandırıcı bir model ortaya koymaları gerekiyor.
YPG ve PYD’nin PKK’dan tamamen ayrılacağını hatta onlara karşı savaştıracağını sağlayacağı şeklinde ifade de bu çabaların bir parçası olarak görüyoruz ama sorunu çözmüyor. Yani PYD YPG terör örgütünün şu anda arazi içerisinde müttefikimiz Amerika ile ortaklık yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. Esas çözüm ABD’nin YPG-PYD olan ilişkisini sonlandırması ve bugüne kadar verilen silahların da geriye alınması.
"AFRİN'DEKİ TERÖRİSTLERE SİLAH VERMEDİKLERİNİ SÖYLEDİ"
Silahların geriye alınması konusunda bir plan üzerinde çalıştıklarını ifade etti sayın Mattis. Özellikle ağır silahlar. Bunu da önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu silahların Türkiye’ye yönelmesi muhtemeldir. Nitekim Afrin’de gördük. Ama hiçbir şekilde orada Afrin’de terörist unsurlara hiçbir silah desteği mühimmat sağlamadıklarını ifade etti Mattis. PYD-YPG’ye Afrin’de Türkiye’ye karşı faaliyet içerisinde olan terör unsurlarına karşı silah mühimmat desteği sağlamadıklarını ifade etti.
YPG’nin silahlandırılmış olduklarını ve aynı zamanda ciddi bir orada savunma altyapısı çalışmalarını gerçekleştirdiğini tespit ettiğimizi söyledik. Ve birileri de bu silahları verdi sonuç itibariyle. Kullandıkları silahlar var ama kimin verdiğini bilmiyoruz. Amerika bu silahlar bana ait değil dedi. Tabi aksini ortaya koymadığımız sürece sonuç itibariyle müttefikimizin bu beyanına itibar ediyoruz. O araştırmalarımız devam ediyor. Silahların kim tarafından, hangi ülke, ülkeler ya da yapılar tarafından sağlandığının tespitine yönelik çalışmalar devam ediyor.