"En yaygın ve yalın haliyle kamu gücünün siyasetçiler ve kamu görevlilerince özel çıkarlar için kötüye kullanılması şeklinde tanımlanan yolsuzluklar toplumun devlete ve adalete olan güvenini temelden sarsmaktadır. Güçlü ve sağlıklı işleyen bir demokratik sistem kurulabilmesi için siyasetçi ve bürokratların devlet kurumları ve kamusal varlıkların yönetiminde saydamlık ve hesap verebilirlik ilkelerine uymaları, mal varlıklarındaki değişiklikleri kamuoyu ile paylaşmaları yolsuzlukların önlenmesi açısından önemlidir. Yolsuzlukların önlenebilmesi adalet, eşitlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışının başta siyasi parti genel başkanları olmak üzere tüm siyasetçiler ve üst düzey kamu yöneticileri tarafından benimsenmiş olmasına bağlıdır. Temiz siyaset yapanlar hesap vermekten hiçbir zaman korkmazlar, dürüst olduklarını her fırsatta topluma ispatlamaktan kaçınmazlar ve halka hesap vermeyi siyasi ve kişisel bir sorumluluk olarak kabul ederler."
Kılıçdaroğlu, Meclis'teki bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, "Buradan söylüyorum, CHP milletvekillerine söylüyorum, benim ailem, çocuklarım, torunum, damadım, hatta ve hatta dünürlerim, hepsi için araştırma önergesi verin ve hepsi araştırılsın. Hiçbir tereddüdüm yok. Beş kuruş bulursanız beş kuruş, gelip bu kürsüden özür dileyeceğim. Ama ben bu Ankara'daki beylere de seslenmek isterim. Benim gösterdiğim cesareti siz gösterebilir misiniz?" demişti.
AK PARTİ'DEN İLK TEPKİ: SİYASİ MANEVRA
Anayasa Komisyonu Başkanı AK Partili Mustafa Şentop, "CHP Grup başkanvekillerinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve ailesinin mal varlıklarının araştırılması için TBMM Başkanlığına sundukları araştırma önergesine AK Parti'nin bakışının nasıl olacağı ve hangi yönde oy kullanacağı" sorusu üzerine şu değerlendirmede bulundu:
"Bir bakalım, bir görelim. Türkiye, bu tür numaraları daha önce yaşadı, 1990'lı yıllarda da bu tür şeyler oldu. Malumunuz, 1990'lı yılların ortasında liderlerin mal varlığı tartışması yaşanmıştı. Daha sonra 'seninki de araştırılsın, benimki de araştırılsın, ben veriyorum, sen ver' derken hiç bir araştırma yapılmamıştı. Bunlar siyasi manevralardır, bunları biliyoruz."