Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışılığı önlemede ve vergi tabanını genişletmede başarı elde edilmesi halinde yüksek dolaylı vergilerde iyileştirme yapılabileceğini söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısına katılan Şimşek, bunun için büyük bir çaba içinde olduklarını ifade etti. Şimşek, bu konuda başarılı olunması halinde bazı sektörlerdeki ve ürünlerdeki yüksek dolaylı vergileri kısmen de olsa iyileştirme imkânına kavuşabileceklerine dikkat çekti. Ulaştırma altyapısı konusunda 7-8 yılda çok yol kat ettiklerini belirten Şimşek, "Bunu söyleyince akla akaryakıt gelebilir. Gönül ister ki akaryakıtta vergiler çok daha düşük olsun, gelecek dönemde o yönde çabalarımız olacak." dedi.
Akaryakıt, iletişim, tütün ürünleri ve otomotivde kısmen vergilerin yüksek olduğunu, buna karşın sorunun dolaylı vergilerin yüksekliği değil, dolaysız vergilerdeki performans düşüklüğü olduğunu belirten Şimşek, "Vergileri indirdiğiniz takdirde borçlanma gereğini artırırsınız. Bu da zamanla faizi artırır, uzun vadede handikap olur. Bu konuda daha temkinliyiz. Çözüm, vergi tabanının genişletilmesi ve kamu harcamalarının sınırlı tutulması. Bütçe açığı ortada. Önceliğimiz makro ekonomik istikrar olmalıdır." diye konuştu. Şimşek, mali kuralın bu yılın ilk yarısında sonuçlanmasını, 2011 bütçesini de yeni mali kural çerçevesinde yapmayı ümit ettiğini söyledi. Son çeyreğe ait göstergelerin Türkiye'nin 4. çeyrekte üstün büyüme performansı gösterdiğine işaret ettiğini kaydeden Şimşek, "Toparlanma sinyallerinin devam etme ihtimalini yüksek görüyorum." dedi. Faizlerin tek haneli seviyelerde olduğuna, kamu sektörünün borçlanma ihtiyacının azaldığına ve bankaların güçlü sermaye yapılarının sürdüğüne işaret eden Şimşek, özellikle faizlerin tek hanede tutulmaya devam edilmesi halinde, kredi temini imkânını sağlayarak hem tüketimin hem de yatırımların teşvik edileceğini bildirdi.
Şimşek, "Faizlerin düştüğü, bankaların likidite oranının iyi olduğu bir ortamda elimizde imkân var, ama Hazine olarak borçlanma oranımızı aşağı çekiyoruz. Bankacılık reel ekonomiyi destekleyecek. Bu konuda iyimserim. Makro ekonomik koşullar ve imkânlar var." diye konuştu. Dünyada işgücü piyasasında, 2010'un ikinci yarısından itibaren muhtemelen iyileşme olacağını söyleyen Şimşek, Türkiye'de de bu yönde gelişme olacağını ümit ettiklerini ifade etti. Mehmet Şimşek, bankaların kriz dönemindeki stratejilerinin, reaksiyonlarının, krizin Türkiye'ye yansımasını sınırlamadığını belirterek, "Hatta belki de derinleştirdi." dedi. Şimşek, dünya ekonomisinin krizden hızlı şekilde çıkmaya başladığını vurgulayarak, ABD'de güçlü büyüme sinyallerine rağmen, uzun dönemli faizlerin çok düşük seviyede seyrediyor olmasının ümit verici olduğunu ifade etti.
Büyükekşi: TÜRKİYE IMF OLMADAN YOLUNA DEVAM EDECEK GÜÇTE
2009'un ihracatçı için kolay bir yıl olmadığını anlatan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise seneyi yüzde 22,6'lık bir kayıpla tamamladıklarını söyledi. Büyükekşi, "İhracatta 100 milyar doları aştık. Bu sene itibarıyla yüzde 10'luk bir artış umuyoruz. 111 milyar dolarlık bir hedef koyduk." açıklamasını yaptı. Avrupa'nın yanı sıra Çin ve Singapur gibi ülkelere de önemli oranda ihracat yaptıklarını bildiren TİM Başkanı, geleceğe umutla baktıklarını kaydetti. Mehmet Büyükekşi, Türkiye'nin IMF olmadan da yoluna devam edecek güçte olduğunu da sözlerine ekledi.
Şok olsa bile piyasalar olumlu algılar
Mehmet Şimşek, muhtemel bir şokta bile piyasaların olumlu tepkiler vereceği bir sürece girildiğini söyledi. Şimşek, Türkiye'de son dönemdeki güçlü toparlanma sinyallerinin devam etmesi ihtimalini yüksek gördüğünü bunun tek koşulunun siyasi istikrar olduğunu dile getirdi. Mali kuralın faizler üzerindeki risk primini kalıcı bir şekilde aşağı çekmenin çok önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Şimşek, "Bugün biz şunu yerli ve yabancı yatırımcılara çok açık bir şekilde ifade edebiliyorsak, 'biz ne olursa olsun, bir şok bile yaşansa mali disiplini korumada kararlıyız, bunun mekanizmaları bellidir, tekrar kamu finansman dengelerini düzeltme konusunda kurallar böyledir, dolayısıyla Türkiye öngörülebilir bir ülkedir' şeklinde kendilerini ikna edebilirsek, bu, Türkiye'nin borçlanma faizlerini aşağıya çeker ve Türkiye'ye gerek yatırımların gerekse tüketimin finansmanı konusunda çok önemli fırsatlar sunar." diye konuştu.