Ancak, Kaptan Ertuğrul, iktidarın ekonomik başarısını övücü manşetler atarken gazetenin yazarları hiç de öyle düşünmüyor.
Siyasi hayatın asıl kilidi
Vatan yazarı Mehmet Tezkan, siyasi krizlerin temelindeki tek adamlı demokrasicilik oyununa dikkat çekti.
Kaptan nereye?
Doğan medyasının amiral gemisi Hürriyet’in yalpaları okura,“Kaptan Ertuğrul pusulayı mı şaşırdı?” sorusunu sorduruyor
Kaptan-ı Derya Ertuğrul Özkök’ün dümenini tuttuğu Doğan medyasının amiral gemisi Hürriyet’e son zamanlarda bir şeyler oldu. Hürriyet’in fırtınalar kopup, memleket yıkılırken toz duman ortamında siyaset toplarına girmeyip sade suya tirit manşetlerle günü gün etmesi gözden kaçmıyor. Hükümet sahillerinde demir atacak güvenli bir koy arayışına girmiş görüntüsü veren Hürriyet dün de ekonomimizin çok iyi yolda olduğundan dem vuran Başbakan Tayyip Erdoğan’ı manşete çekip, “TÜRKİYE ARTIK BİRİNCİ LİGDE” diye başlık attı. Gelgelelim Hürriyet’in 2 yazarı Yılmaz Özdil ve Yalçın Doğan, bu başlığı atan Kaptan Ertuğrul ile hiç de aynı fikirde değil. Bakın Yalçın Doğan, “Yiğit gidiyor, kamçı kalıyor” yazısıyla ülke ekonomisinin genel manzarasını nasıl anlatıyor:
* * *
DÖRT ülke aynı kaderi paylaşıyor. Güney Afrika, Polonya, Macaristan ve Türkiye. Hangi kaderi?
Ekonomik krize en yakın olma kaderini.
Bu dört ülke ekonomik krize neden en yakın? 1- Cari açıkları yüksek. 2- Milli paraları aşırı değerli.
Bu değerlendirme kime ait? Can dostumuz, dünya ahret kardeşimiz IMF’ye. IMF’nin verdiği bu not dünyanın en önemli ekonomik dergi ve gazetelerinde yayınlanıyor. Ne zaman?
Kasım 2007’de.
O tarihte henüz ne kapatma davası var, ne türban gürültüsü, ne YÖK’e başkan olarak o lüzumsuz atama ve ne de o vatandaşın her gün çıkardığı bir başka münasebetsizlik.
Ama, Türk ekonomisi kırılgan, daha Kasım 2007’de.
Yine bana hüsran
Şimdi bir tespit.
Bir propaganda var. AKP’ye ait. “Biz ekonomide güllük gülistanlık bahçe oluşturduk, ama kapatma davası her şeyi altüst etti.”
Baştan sona yanlış. Onun için şimdi bir tespit. Geçenlerde bir TV kanalında CHP milletvekili İlhan Kesici gerçek tabloyu çok net ortaya koyuyor. Bu tablodan kaçış yok. Bir kaç temel gösterge var.
- AKP’nin iktidarı devraldığı 2003’te hane halkı borcu 4 milyar dolar. 2008’de bu borç 78 milyar dolar. AKP’ye oy veren aziz halkımız AKP ile birlikte gırtlağına kadar borca batıyor.
- 2003’te özel sektörün borcu 44 milyar dolar, 2008’de 148 milyar dolar. Boğaza nazır masalarda AKP’ye oy vereceğini ilan eden aziz özel sektörümüz de borç batağından nasibini alıyor.
- Kamunun iç borcu 2003’te 89 milyar dolar. 2008’de bu borç 207 milyar dolara çıkıyor. Kamunun dış borcu 2003’te 85 milyar, 2008’de 89 milyar dolar.
Bu ayrıntı ile rakamlara boğulmaktansa, özeti görmek daha iyi. 2003’te toplam borç 212 milyar dolar. 2008’de 522 milyar dolar. Borçlar iki buçuk kat artıyor.
Tayyip Erdoğan bu rakamları biliyor, bildiği için “borç yiğidin kamçısıdır” diyor. Kendisini de, yiğit ilan ediyor.
AKP kapatılırsa, yiğit sahneden çekiliyor. Geriye, kamçı kalıyor. Şarkıdaki gibi “yine bana hüsran var”.
Türbülans
Bu arada Erdoğan’ın önem verdiği borsa, onun döneminde yine parlak değil. 2003’te borsa endeksi 52 bin iken, 2008’de 40 bine düşüyor.
Toplam yatırımların bütçe ve milli gelire oranı azalıyor.
Bunlara rağmen, ekonomide nurlu ufuk nutuklarından geçilmiyor. Milli gelir hesaplama yöntemi değiştiriliyor, kağıt üstünde gelirimiz artıyor. Ama, önceki gün o balon da patlıyor. Milli gelirde altı yılın en düşük büyüme hızı. Temel sektörlerde gerilime var.
Bu tespit gerekli. İki açıdan.
1- Ekonomiyi şuradan aldım, buraya getirdim, gibi buz üstünde kaydırmaca yok.
2- Yaklaşan ekonomik sıkıntının nedeni, parti kapatma davasıdır, palavrasına hiç yer yok.
Bu tablonun kayıtlara geçmesi gerek.
Yeniçağ