Yeniçeri, “Görünürde yolsuzlukla mücadele için yola çıktığını söyleyen AKP, gerçekte yolsuzlukları soruşturan, belgelerini ortaya çıkarıp yargıya gönderen savcı ve kolluk görevlileriyle mücadele yapan, onlara müdahale eden bir partidir” dedi.
Yeniçeri, TBMM’de düzenlediği basın toplantısına, üzerlerinde “Ayakkabı Kutusu Partisi” ve dolar işareti bulunan iki ayakkabı kutusuyla geldi. Başlatılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu dolayısıyla AK Parti iktidarının takındığı tavrın, demokratik hukuk devletine uymadığını söyleyen Yeniçeri, “Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar yetkilileri yargıya açıkça müdahale etmiş, yargı üzerinde baskı uygulamış ve yargıyı etkilemişlerdir. Ortaya saçılan onca görüntü, somut delil ve kirli ilişkilere karşın iktidar yetkililerin konuyu ‘güç mücadelesi’ olarak nitelemesi sorunu saptırmak anlamına gelmektedir. Başbakan, rüşvet çarkının içinde olduğu iddia edilenler için değil de operasyonu yapanlar için ‘çete’ demesi, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu itibarsızlaştırma anlamına gelmektedir. Başbakan Erdoğan’ın bu sözleriyle aynı zamanda yargıya gözdağı vermiştir” ifadelerini kullandı.
-“OPERASYON AKP İKTİDARININ KİMYASINI BOZDU”-
Operasyonun, AK Parti iktidarının kimyasını bozduğunu ve iktidar yetkililerini paniklettiğini belirten Yeniçeri, şöyle konuştu:
“Hükümet üyeleri ne yapacaklarını ve kimi suçlayacaklarını şaşırmış bir biçimde şuna buna suç isnat etmektedir. Ortada ‘yolsuzluk ve rüşvet’ iddiaları var. AKP’nin kurmayları ve yandaşları bunun ne anlama geldiğini açıklayacak yerde olayı komployla açıklamayı tercih ediyorlar. ‘Hedef, Tayyip Erdoğan’, “Amaç ‘Yeni Türkiye’nin önünü kesmek, Türkiye’nin dünyada bir güç olarak ortaya çıkmasını önlemek” diyorlar. Bunu ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, sıra sıra kasalarla birileri yapıyor. Böyle bir değerlendirmenin amacı dikkatleri başka yana çekerek yolsuzlukların üzerini örtmektir. AKP bu tavrıyla kendisini kamuoyu vicdanında ‘temyizi olmayacak’ şekilde ‘mahkum’ etmiştir. AKP iktidarı operasyona karşı operasyonla cevap vermiştir. Operasyonu yürüten beş polis müdürü görevden almıştır. Bu çok açık biçimde yargıya müdahaledir. İktidar bu tasarrufuyla açıkça ‘bizim öngördüğümüz yolsuzluklar soruşturulabilir, bizim ya da yandaşlarımızın yaptığı yolsuzluklar soruşturulamaz’ demiş olmaktadır. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması sırasında soruşturmayı yürütmekle sorumlu olanlara dokunulmuştur. AKP kamu vicdanında suçüstü yakalamıştır. İktidar açıkça kendisine yönelik olarak yapılan hak ihlallerine başka muhalif gördüklerine yapılan hak ihlallerine ise daha başka bir tavır takınmaktadır. İktidar yetkilileri çok açık bir biçimde hukukta çifte standart uygulamaktadır.”
-“MİLYONLARCA DOLARI AYAKKABI KUTULARINA KOMPLOCULAR MI YERLEŞTİRDİ?”-
Operasyona olmadık anlamlar yüklemenin, yolsuzluk ve rüşveti örtbas etmek amacına yönelik olduğunu vurgulayan Yeniçeri, şunları ekledi:
“İktidar yetkilileri diğer her şey bir yana ‘Milyonlarca doları ayakkabı kutularına komplocular mı yerleştirdi?’ sorusuna cevap versinler. Bu paraların ortaya çıkarılması yanlış bir iş midir? Buna cevap versinler. Kamu yararına olacak şekilde yolsuzluk ve rüşveti caydıracak olan bu operasyonu yapanları görevden alarak operasyonu itibarsızlaştırmak, bir iktidarın tutabileceği en kötü yoldur. İktidar bu yolu tutmuştur. AKP iktidarı bütün gücüyle yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edenlerin üzerine çullanmış durumdadır. Bu aşamadan sonra kimse bu rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarından bir sonuç çıkacağını beklememelidir. Görünürde yolsuzlukla mücadele için yola çıktığını söyleyen AKP, gerçekte yolsuzlukları soruşturan, belgelerini ortaya çıkarıp yargıya gönderen savcı ve kolluk görevlileriyle mücadele yapan, onlara müdahale eden bir partidir. Ahlaki çürüme, iktidarlarda görülen en ciddi çöküş alametidir. Gelinen aşamada AKP İktidarı siyasi rezervlerinden önce ahlaki rezervlerini tüketmiş durumdadır. Bu da AKP iktidarının yolun sonuna geldiğinin en büyük kanıtıdır. Kaybedeceği bir şey kalmayan iktidarlar ölümüne saldırgan olurlar. Bu aşamada sonra AKP iktidarının daha da saldırganlaşacağını beklemek gerekir.” (ANKA)