Akşener'in konuşmasından satır başları:
-Bildiğiniz üzere, 25 Kasım, Kadına Şiddete Karşı, Uluslararası Mücadele Günü'ydü… Ülkemizdeki birçok mesele gibi; kadın ve kadına yönelik şiddet meselesi de; ne yazık ki, sadece böyle özel günlerde hatırlanıyor.
ERDOĞAN’A İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TEPKİSİ
-Her gün yeni bir kadın şiddete maruz kalırken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bu olaylara mani olabildiniz mi? İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınları koruyabildiniz mi onu da açıkla.
-Sonuç 2022 yılında 334 kadın şiddet yüzünden hayatını kaybetti. Bu sayı 2023’ün bitmesine 1 ay kala 364 oldu. Kadın düşmanı bir azınlığı tatmin etmek için kadına şiddetle ilgili hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
-Hele de ekonomideki zorlukları inkar ettiğimiz gibi kadına yönelik şiddette hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
-Her zaman ve her koşulda tek bir kadının mücadelesini tüm kadınların mücadelesi olarak görmeye devam edeceğiz. Kadınların hukuka yargıya güvendiği bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.
MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ KARARI
-Bugün; yüzde 40 faiz, adeta alkışlanıyor… “Neredeen nereyee” değil mi? Biz ise, İYİ Parti olarak; Dün neredeysek, bugün de, aynı yerdeyiz! O günün şartlarında; İktidarı, defalarca uyarmıştık. “Merkez Bankası'nın işine karışmayın.” demiştik. İktidarı akla ve bilime davet etmiştik.“ 'Faiz sebep enflasyon sonuçtur.' saçmalığından, vazgeçin.” demiştik.
-Dün; tüm bu ikaz ve eleştirilerimizi, duymazdan, görmezden gelen iktidar; Görünen o ki, bugün; yine kendisine yakışan bir tutarsızlıkla; “Faizi yükselt ki, enflasyon düşsün.” modeline dönüyor… Memleketi, kendi elleriyle soktukları krizden, çıkış yolunu da; zor durumdaki milletimizin üzerine, karabasan gibi çökmekte arıyor.
ERDOĞAN’A YÜKLENDİ
-“Kendileri ettiler, kendileri buldular.” diyeceğim ama; kendileri ettiler, ama maalesef, yine milletimiz buluyor. “Ben ekonomistim” inadının cefasını, yine milletimiz çekiyor.
Değerli arkadaşlarım; Ülkemiz, bu akıl tutulması sürecinde, hem zaman, hem de para kaybetti. Ve işin acısı, kaybetmeye de devam ediyor.
-Ne zaman ki, tüm yetkileri, tek kişinin keyfine devreden, bu ucube sisteme geçtik; İşte, o gün bugündür; Ekonomimiz, dikiş tutmuyor.
Enflasyonda, rekordan rekora koşuyoruz. Pula dönen, Türk lirasının değeri, her gün biraz daha düşüyor. Gıdadan, temel ihtiyaçlara kadar, tüm ürünlerin fiyatı, her gün katlanıyor. Kiralar, 10 katına çıkarken; artık emekli maaşıyla kiralanabilecek, ev bile bulunmuyor.
-Bunun lamı cimi yok. Hakikat, tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor: Eğer bugün, ülkemizde, geçim sıkıntısı varsa; bu, Ak Parti'nin eseridir. Eğer bugün, insanlarımız; en temel ihtiyaçlarını almak için, 40 kere düşünmek zorunda kalıyorsa; bu, Ak Parti'nin eseridir.
-Eğer bugün; kiracılar, ev sahipleriyle, davalık oluyorsa; her gün, bir adli vaka haberi alıryorsak; bu, Ak Parti'nin eseridir! Bu çok açık.
-Faizlerin, yüzde 40'a dayanmış; enflasyonun da, yüzde 60'ı aştığı bir ekonomide; işçiler yoksullaşıyor… memurlar yoksullaşıyor… emeklilerimiz, açlık sınırının altında, yaşamaya zorlanıyor…
-Ama bu vahim tabloda bile, ne hikmetse; ülkemizde hâlâ birileri, zenginleşmeye, aynen devam ediyor. İşte, 85 milyonun rızkını çalıp; lüks içinde yüzen, küçük bir azınlığa veren; ve hukukta cezası olmayan, bu soygunun adı; enflasyondur!
-Enflasyon oranında zam alınca; enflasyona karşı korunduğunu zannedersin; ama aslında yoksullaşırsın. Çünkü; Devlet her ay, vergi gelirini artırır.
-Zam üstüne zam yapanlar, her ay kârını artırır. Ama dönüp size derler ki; “Sen 6 ay boyunca artan fiyatlar altında ezil; sonra sana zam yapacağız.”
-Hatta; belli ki, bu zulüm bile, iktidara yetmemiş olacak; geçen hafta, yeni bir rezalete daha imza attılar. Çalışma Bakanı çıktı; ve asgari ücretin, artık yılda bir defa belirleneceğini söyledi. Üstelik bunu, “Çalışanlarımızı enflasyona, ezdirmemek için yapmalıyız.” dedi. Şu utanmazlığa bakar mısınız?
-Türk-İş verilerine göre, Kasım’da açlık sınırı 14 bin 25 liraya, bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 18 bin 239 lira olmuş. Dört kişilik bir aile için 45 bin 686 liraya ulaşan yoksulluk sınırı, 11 bin 402 liralık asgari ücretin dört katını aşmış.
-Temmuz ayındaki asgari ücret bugün 4 ay sonra açlık sınırının %20 altına inmiş, asgari ücret ailenin yoksulluk sınırının 3,3 katı iken bugün 4 katını aşmış.
ASGARİ ÜCRET ELEŞTİRİSİ
-Asgari ücretli açlığa mahkum, ailesi de yoksulluğa mecbur hale getirilmiş. Böyle bir tablo karşısında çıkmışlar asgari ücreti yılda bir defa belirleyeceklerini söyleyebiliyorlar. İşte utanmazlık budur…
-Yüksek enflasyon dönemlerinde; ücret ve maaş ayarlamaları, ne kadar sık yapılırsa; çalışanlar ve emekliler, enflasyona karşı, o kadar korunmuş olur.
-Ama biz, tam olarak bu nedenle; “Böylesine yüksek bir enflasyonda; asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli aylıklarını; yılda 2 defa, güncellemek yetmez; bu sayı, dörde çıkartılmalı.” derken; Sayın Bakan, bunun, bir de “asgari ücretliler için”, yılda bir defaya düşürüleceğini söylüyor. Böyle bir insafsızlık olabilir mi?
-Enflasyonun karşısında, ne kadar zam alırsa alsın; daha 1 aya kalmadan, maaşlar erirken; şimdi, 1 yıl boyunca, milletimiz ne yapacak? Her şeye, her ay zam gelirken; 12 ay boyunca, aynı maaşla, nasıl idare edecek? Böyle bir vicdansızlık olabilir mi?
-Madem, bir yerlerden kısmanız gerekiyor; O zaman, bir zahmet, kendinizden kısın! Biraz da, siz tasarruf edin! Biraz da, siz kemer sıkın! Artık biraz da, siz sorumluluk alın! Artık biraz da, siz bedel ödeyin! Bu milletin boğazından da, artık elinizi çekin!
“İYİ PARTİ ANALİZİ KASIYORLAR”
-İYİ Parti; Siyasetin ahlaksız tekliflerini, elinin tersi ile itenlerin partisidir! İYİ Parti; Milletin selameti için, her türlü baskıya göğüs gerenlerin partisidir! İYİ Parti; Memleketine hizmet için, çetin yolları yürüyenlerin partisidir!
-Sizler de, bu kutlu hareketin, uç beyleri olarak; İYİ Parti'nin, neler başarabileceğini, tüm Türkiye'ye göstereceksiniz! Şimdiden yolunuz açık olsun! Allah gayretlerimizi ibadet saysın. Bizleri milletimize karşı utandırmasın.
-İYİ Parti'miz, bundan 6 yıl önce; “her şey bitti” dendiği anda; umutların yittiği, çarelerin tükendiği bir anda; Türk siyasetine, yeni bir nefes oldu.
-Koltuk hırsına, siyasi ranta, kişisel ikbal hesaplarına, feda edilen millet iradesinin, gür sesi oldu. Balçıkla sıvamaya çalışanların karşısında; Ülkemizin istikbali için, her daim inatla parlayan, bir güneş oldu.
-Ve bugün; Ne kadar tartışılırsa tartışılsın; Kaç cepheden hedef alınırsa alınsın; Hangi kirli tuzaklar kurulursa kurulsun; İYİ Parti'nin güneşi, ilk günkü ışıltısını koruyor.
-Çünkü İYİ Parti; Birilerinin kariyer basamağı olsun diye kurulmadı. İYİ Parti; Siyaset simsarlarının, kirli düzeni sürsün diye kurulmadı. İYİ Parti; İttifaklara dayanıp, yan gelip yatmak için de kurulmadı.
-Aksine İYİ Parti, hür ve müstakil bir yolda; Türkiye'nin önünü açmak; Türk Milleti'ni, hakkettiği yaşam standartlarına kavuşturmak; Ve memlekete, daima şerefle hizmet etmek için kuruldu.
-İYİ Parti; ne idüğü belirsiz, ekonomi politikalarıyla ezilen; yokluğa, yoksulluğa mahkum edilen, Türk Milleti'nin; ekonomik kurtuluşu için kuruldu.
-İYİ Parti; Ülkemizin sınırlarını, kevgire çevirip; milyonlarca kaçağı, sığınmacıyı, vatan topraklarına alanlara karşı; Türk çocuklarının, Türk kadınlarının, huzurlu ve mutlu geleceği için kuruldu.
-İYİ Parti; Türk'ten rahatsız olanlara karşı; Türk'ün adını, bu memleketten silmeye çalışanlara karşı; Türksüz bir Türkiye düşleyenlere karşı; Göğsünü gere gere, “Ne mutlu Türk'üm diyene” diyebilmek için kuruldu.
-İYİ Parti; Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye'yi; Türk milletiyle el ele verip, küllerinden doğurmak için kuruldu.
-Kurdukları, “Al gülüm, ver gülüm” çarkına, çomak sokulsun istemiyorlar. İşte bu yüzden de; dün, yüzde 60 borazanlığı yapanlar; bugün çıkıp utanmadan, İYİ Parti analizleri kasıyorlar.