İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtladı.
Seçim sürecinde yaşanan gerginliğin yeni olmadığını belirten Akşener, "Bu gerginlik yeni değil, bu bir oyun, bir strateji. Sayın Erdoğan 2007 seçimlerinde e-muhtıra ile 'Müslüman Cumhurbaşkanı' dedi. 2009'da yerel seçimlerde oylar düştü. Bu sefer konu 'Van Minüt' idi, yani İsrail düşmanlığı. Ama aynı anda bir baktık ki İsrail'le Cumhuriyet tarihinin en yüksek hacimli ticaret anlaşmaları yapılmış. 2010'da hemen referanduma gitti, 12 Eylül Anayasası denen, FETÖ projesiydi o. 2015 seçimlerine giderken de yeni düşman Sayın Bahçeli ve MHP oldu, her ikisini de 'HDP'ye oy isteyenler' diye itham etti Tayyip Bey. Bugüne geldiğimizde ise 'CeHaPe' lafı devam etti, ama onun yanında da İYİ Parti ve Meral Akşener var" diye konuştu.
Özlem Gürses'in sohbetin devamında yönelttiği sorular ve Akşener'in bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
‘BİZ BU ÇUKURA DÜŞMEDİK'
- Neden şimdi siz hedeftesiniz?
Bu çok belirgin bir algoritma. Her seferinde de kutuplaştırma ve insanları birbirine düşmanlaştırma sonuç vermiş. O böyle haykırdıkça, bizlerin de ya savunmaya geçmemizi ya da hakaret etmemizi bekledi. Çünkü oyunun kuralı bu. O bağıracak, biz de ayağımıza basıldıkça daha çok bağıracağız. E bu sefer öyle olmadı işte. Millet İttifakı'nın ortakları olarak biz, bu çukura düşmedik. Buna karşılık vatandaşın derdini konuşmaya devam ettik… Ediyoruz ve edeceğiz de. Çünkü bu seçimde çok ağır bir ekonomik tablo var.
- Var mı gerçekten? Sahada gördünüz mü siz bunu?
Hem de nasıl… İnsanlar bana "Açım" diye bağırıyor. Bursa'da, bir kadın şöyle seslendi: "Aynı yemeği pişirmekten bıktım…" Emekliler zorda, EYT'liler darda, çalışanlar açlık sınırında. Genç işsizliği almış yürümüş, gençlerin umudu da kalmamış… Türkiye'nin kaynakları var, ama bu nepotizm, bu yandaş kayırma bizi bu noktaya getirdi. Üreten Türkiye yok edildi. Bunu yeniden inşa etmek zorundayız. Yaptığımız her şey onun asabiyetini yükseltiyor, tehditlerini, iftiralarını, yalanlarını artıyor.
‘TEHDİDİN SÖKMEYECEĞİNİ BİLİR'
- Bizim bilmediğimiz, sizin yaşadığınız başka türlü tehditler, güvenlik uyarıları var mı?
Hayır, yok. Zaten Sayın Erdoğan öyle şeylerin bana sökmeyeceğini bilir, Türkiye'de beni en iyi tanıyan isimlerden biridir kendisi. Ama asıl mevzu şu; bu bir yerel seçim. Yerel seçimde adaylar, projeleri ve hizmet anlayışını anlatacak, yarış da burada olacak. Biz ilk günden itibaren bu dilin yerleşmesine çok dikkat ettik. Sonuçta bu ülkede insanlar 1 Nisan sabahı, aynı bakkaldan alışveriş etmeye, aynı apartmanda karşılıklı oturmaya, aynı okula çocuklarını göndermeye, aynı camide saf tutmaya devam edecek. Bizim bu dilimizle, Sayın Erdoğan'ın sabah akşam konuştuğu o ayrıştırıcı dil arasında vatandaş bir tercih yapacak.
- "HDP ile ittifak yapıyorlar" meselesini defalarca yanıtladınız ama… Bir kere de ben sorsam?
Özlem Hanım, bu adaylar YSK'dan, Adalet Bakanlığı'ndan, devletin tüm kurumlarından geçerek listelere girdi. Bu durumda bu kurumlar PKK'ya mı teslim edilmiş yani? Daha önemli bir şey söyleyeyim; bize İYİ Parti olarak yasal hakkımız olan seçim bütçesi verilmedi, iki seçim için Ocak'a kadar 79 milyon TL para aldık. Buna karşılık HDP'ye 92 milyon TL. para verildi. HDP eşittir PKK diyorsan, gereğini yapacaksın. Ötesi dedikoduya girer ve Cumhurbaşkanı dedikodu yapmaz.
‘VATANDAŞ BIKMIŞ USANMIŞ'
- Tercihin ne yönde olacağını görüyorsunuz sahada ve anketlerde?
Vatandaş bıkmış usanmış durumda! Burasına kadar gelmiş artık. Değişim talebi çok açık. Ankara ve İstanbul'un Millet İttifakı tarafından alındığını görüyorum. Seçmen bu "zıvanadan çıkmış" dili gördü, sağduyusu devreye girdi, sandıkta bu yönde bir mesaj verecek, frene basacak… Bunu onlar da görüyor, gördüğü için yeni bir oyun sahneye koyacaklar şimdi de…
- Ne demek o, kastınız nedir?
Şudur; şu aralar bizatihi AK Parti yöneticileri tarafından "Sandıkta hile yapılacak, biz ne yapsak boş, seçim çoktan kazanılmış" gibi umut kırıcı haberler yayılıyor.
- Bu haberler özellikle sosyal medyada çok var ama siz bunu AKP'nin mi yaptırdığını düşünüyorsunuz?
Eminim hatta, biliyorum. Maksat "öğrenilmiş bir çaresizliği yaymak" ve seçmeni sandığa gitmekten alıkoymak. Onun için her yerde söylüyorum "Lütfen ve mutlaka sandığa gidin! Kime oy verirseniz başım üstüne, ama sandığa gidin, oyunuzu kullanın…"
- Yine de hile olduğuna ve yine de olacağına inanan çok, bunun için ittifak ortaklarınızla özel bir çalışmanız olmayacak mı?
Hepimiz sabaha kadar oylarımızın takipçisi olacağız, kimsenin buna kuşkusu olmasın. Hile sandık başında olur. CHP'nin, İYİ Parti'nin, Saadet Partisi'nin ve DP'nin hem sandık müşahitleri hem görevlileri ıslak imzalı tutanağı alana kadar orada kalacak. Büyükşehirlerde bu manada önlemimizi aldık, onun dışında ilçelerde, meclislerde hile zor iş. Çok fazla insan sahada kendisi için çalışıyor çünkü…
‘AKP'LİLER DE YORGUN'
- Sadece seçmen değil, bazı AKP adaylar da aslında "fren" yönünde mesajlar verdiler kampanyalarında… SÖZCÜ'nün röportajlarında bu beyanları kayıtlı.
E çünkü sadece seçmen değil, AK Parti taraftarları, teşkilatları ve hatta adayları yorgun! Ben üzülüyorum o adaylar için, isimleri konuşulmuyor, Sayın Erdoğan Türkiye genelinde tek aday! Yazık, demokrasilerde hizmet yarışı çok güzel bir şeydir oysa ki…
- Beka, kampanyaların önüne geçti.
Bu 'beka' buluşunu Sayın Bahçeli ortaya koydu, Sayın Erdoğan da peşinden yürüdü. Başlangıçta bu 'sandalyenin bekası' idi. Sonra ben "Kardeşim, 4 buçuk yıl seçim yok, sandalyeleriniz zaten garanti" dedim, seçmen bunu anladı. Böylece 'beka işi' bizzat Sayın Bahçeli tarafından bu sefer 'beş harflilere' dönüştürüldü. Yani beka yok, 5 harfliler var! Özlem Hanım, asıl mesele şu: İki siyasi partinin seçmenini bir türlü konsolide edemediler.
‘BEKA BULUŞUNU GETİRDİ'
- Neden sizce? Cumhur İttifakı'nda bazı sıkıntılar olduğu konuşuluyor ama her iki lider de "Mükemmel gidiyor" diyor…
Çünkü geçmişte çok ağır şeyler söylediler birbirlerine, inanılmaz laflar ettiler, öyle böyle değil! Eğer iki lider birbirlerinden özür dilese, belki seçmen bir derece yine ikna olurdu, ama onu da yapmadılar. Sayın Bahçeli de sözlerinin arkasında, Sayın Erdoğan da… "E o zaman niye bir araya geldiniz kardeşim?" haklı sorusuna yanıt "beka" buluşunu getirdi. Demek ki bu ne ittifakı, bu Riya İttifakı. Vatandaş da bunu gördü.
'ERDOĞAN RASYONEL SİYASETE HIZLA DÖNECEKTİR'
- Seçmen "değişim" derse, 1 Nisan sabahı Türkiye nasıl bir sabaha uyanır?
Anadolu'nun feraseti, irfanı devreye girdi. İlçe ilçe gezdiğim için biliyorum, seçmen değişim diyecek. Ankara, İstanbul, Bursa, Antalya, Balıkesir…
- Ama Sayın Erdoğan daha şimdiden Mansur Yavaş'ı indireceğim diyor…
İndiremez! İn-di-re-mez! İn-di-re-mez. Sayın Erdoğan pamuk olacak, pamuk. Seçmen iradesi sandığa yansısın, Sayın Erdoğan rasyonel siyasete hızla dönecektir. Ben kendisini iyi tanıyorum, rasyonalite geri dönecek, seçmen yeniden "velinimet" olacak. Çünkü sonrasında 4 buçuk yıl var. Bakın astılar, kestiler, şu anda seçmene yalvarıyorlar…
'SANDIKTAN ÇIKACAK MESAJA İHTİYAÇLARI VAR'
- Sonuçlar beklediğiniz gibi çıkarsa Türkiye'ye bir nefes aldırır mı?
Aldırır tabii. Sayın Erdoğan seçmenin ve farklı sosyal kesimlerin taleplerine kulak vermeye başlar. ‘Damat'ı gönderir. Ekonomide daha akılcı noktaya doğru kayar. Tayyip Bey'in sandıktan çıkacak bu mesaja ihtiyacı var. Bu dersi aldıktan sonra şapkayı önüne kayar düşünür. Ama "Ceketimi assam seçtiririm" sonucu çıkarsa, o zaman kabus gelir.
- AKP seçmeninin aslında 7 Haziran'dan itibaren merkez sağda bir alternatif arayışı vardı. Siz varsınız, bir de ‘yeni parti'den söz ediliyor…
Başkaları adına konuşamam. Ama biz 7 ayda partiyi kurduk, seçime gittik, 5 milyon oy aldık. Her bir oy çok zor şartlarda verildi, kadınlar kulağıma eğilip şunu soruyordu: "Acaba oy kullanma kabinlerinde gizli kamera var mıdır?" Düşünün! Bu 5 milyon korkusuz insan bizi dikkatle izliyor, bu seçimde de çok doğru isimler, adaylar çıkarıldı, sağına soluna bakmadan çalışıyorlar. 31 Mart akşamı kalıcı hale geleceğiz, 1 Nisan'dan itibaren de çalışmaya devam edeceğiz.
'ERKEN SEÇİM GÜNDEMDE YOK'
- Son olarak şu tartışmaya sokuldu "Bu seçim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile parlamenter sistem arasında" bir referandumdur…
Bi De Bunu Dinle
Kemal Kılıçdaroğlu: Erken seçim talebi olmaz
Yani şimdi de seçmeni ‘parlamenter sistem'le mi tehdit ediyorlar? Hem benim hem de Kemal Bey'in gündeminde "erken seçim" diye bir konu yok. Yine vurguluyorum, bu bir yerel seçim. Şehrini kim daha adil, daha medeni yönetecekse onu düşünecek seçmen… Bakın, yine söylüyorum: Genel seçime daha dört buçuk yıl var!
- Yani erken seçim için çağrı yapmayacaksınız?
Anlaşılıyor ki Sayın Bahçeli gece yarısı saat 12 gibi çıkıp "Yüzde 52'inin altına düştük, hadi bakalım tekrar eski sisteme dönelim" diyebilir..!
- Gerçekten de 4 buçuk yıl seçim yok mu?
Onu ben bilemem. Sayın Bahçeli çıkıp "Haydi" derse, ne diyeceğiz? Onu Sayın Erdoğan hesaplamıştır herhalde