MHP disiplin kurulu tarafından ihraç edilen isimlerden birisi olan Atila Kaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada eski partisine ağır ithamlarda bulundu. Kaya, TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığını, hak ve hürriyetlerin tek adamın insafına teslim edildiğine işaret ederek, "Darbeye direncimiz de böyle bir düzene isyan değil miydi?" sorusunu yöneltti.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Döneklik, vefasızlık, disiplinsizlik, ahlaksızlık, aylaklık, fitne ve tefrikaya meyyal olmak gibi kötü huylara malik kişiler; partimizde ve teşkilatlarımızda asla barınamamışlardır" diyerek Nazif Okumuş, Ahmet Malkan, Ali Şanalmış, Ali Baykan, Atila Kaya, Suat Başaran ve Tahsin Eren’in partiden ihraç edildiğini açıkladı.
‘DARBEYE DİRENCİMİZ BÖYLE DÜZENE KARŞI DEĞİL MİYDİ?’
İhraç edilen Atila Kaya, Twitter hesabından açıklamalarda bulunarak AKP ve MHP'yi sert sözlerle eleştirdi. Kaya, kendisinin 12 Eylül cuntasına boyun eğmediğine işaret ederek, “12 Eylül cuntasına boyun eğmedim. Şimdi, o cuntanın asmayıp beslediklerine boyun eğmedim diye üyeliğimi elimden alacaksanız; sizin olsun!
Milliyetçilik ve demokrasinin ikizliğine inanan biri, bu inancı; TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığı, hak ve hürriyetlerin tek adamın insafına teslim edildiği bir düzenle uyuşturabiliyorsa, ona söylenecek söz yoktur! Darbeye direncimiz de böyle bir düzene isyan değil miydi?! Bir de Erdoğan’ın ülkücülerin bulunduğu çizgiye geldiğini savunanlar var; neymiş o çizgi? Millî davanın Doğu Türkistan yerine Kudüs olması mı?” ifadesini kullandı.
AKP - MHP ORTAKLIĞINA KARŞI SERT SÖZLER
Kaya, MHP'nin AKP ile olan ittifakını sert sözlerle eleştirerek "Ülkücünün görevi; birilerinin koltuğunun değil, milletin hak ve özgürlüklerinin bekçiliğini yapmaktır. Her ülkücünün üzerinde olan ve hiç kimsenin iki dudağının arasında olmayan, ülkücülerin kaderi siyasi islamcıların ellerine teslim edilemez!" dedi.
Kaya ayrıca AKP'nin parti logosuna atıf yaparak "Ülkücü Hareket'in kurucusu Başbuğ Türkeş, "Bu Mücadelede ben düşersem bayrağı kapın, daha ileriye gidin; dönersem vurun!" demiştir; "dönersem siz de benimle birlikte dönün" dememiştir! 9 Işık'la aydınlanamayanların bir ampülün ışığından aydınlık ummaları ne hazin!" ifadelerini kullandı.
Kaya, Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP yönetimi hakkında "MHP'yi AKP'ye muhtaç hale getirenler de bu desteğin bedelini ülkücülüğe en uzak ve kırıcı şekilde ödeyenler de beni ihraç edenlerdir" ifadelerini kullandı.
'İHRAÇ EDİLENİN SADECE BEN OLDUĞUMU DÜŞÜNEN HATA EDER'
Kaya'nın paylaşımları şu şekilde:
MHP'den ihraç edilenin sadece ben olduğumu düşünen hata eder. MHP'den ihraç edilen; Türk milliyetçiliğinin, milliyetçiliği rabiacılığa ve millet egemenliğini tek adam sultasına dönüştürmek isteyenlere direnme azmidir.
Ne zamanki MHP'de sadece Ülkücülük olur; işte o zaman Ülkücülük de sadece MHP'de olur! Ben ülkümü asla yitirmedim; onu saraylarda arayanlar, yitirdiklerinin hâl beyanında olanlardır.
İhracın, bana ödetilen bedel, kalanlara gözdağı olarak düşünüldüğü açıktır; görüp de sussunlar, bilip de söylemesinler diye. Gözdağının etkisi kalanların tıynetine bağlıdır; varlığını Türk varlığına armağan edenler için ihraç, dişe dokunur bedel değildir.
Ben ülkücülüğümü parti üyeliği ile kazanmadım; idam aldığımda da hapis yattığımda da üye değildim. Bu halde 12 Eylül cuntasına boyun eğmedim. Şimdi, o cuntanın asmayıp beslediklerine boyun eğmedim diye üyeliğimi elimden alacaksanız; sizin olsun!
'DARBEYE DİRENCİMİZ DE BÖYLE BİR DÜZENE İSYAN DEĞİL MİYDİ?'
Milliyetçilik ve demokrasinin ikizliğine inanan biri, bu inancı; TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığı, hak ve hürriyetlerin tek adamın insafına teslim edildiği bir düzenle uyuşturabiliyorsa, ona söylenecek söz yoktur! Darbeye direncimiz de böyle bir düzene isyan değil miydi?!
Bir de Erdoğan'ın ülkücülerin bulunduğu çizgiye geldiğini savunanlar var; neymiş o çizgi? Millî davanın Doğu Türkistan yerine Kudüs olması mı? İslamcıların bile gündemine Hamas'tan sonra giren Filistin hangi ara Türk illerinin yerine ikame edilir oldu?
Bekaya yönelik tehdidi dışarıdan bekleyenler bilmelidir ki; "dış güçler", "üst akıl" gibi kavramlarla örülü bir siyasi söylemle perdelenmeye çalışılsa da, AKP uygulamaları, beka meselesinin Türkiye'nin dışında olanlardan çok içinde olanlarla ilgili olduğunu göstermiştir.
"'HAİN' DERKEN ÜLKÜCÜ VİCDANLAR RAHATSIZ OLMAYACAK MI?'
Yandaşların toplamından 'Millet' olmayacağını en iyi milliyetçilerin bilmesi gerek. 'Millet' düşüncesine yabancı, mümin-kafir dikotomisiyle topluma yaklaşan bir zihniyetin ötekileştirmesi anlaşılır; milliyetçilerin toplumu bölmesi izah edilemez.
Eğer Türkçü iseniz, "Türk Tipi Başkan" adayınız; Tonyukuk gibi devlet aklının timsali bir bilge, Bilge Kağan gibi "Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye" ömrünü Türklüğe adayan bir lider, Tuğrul Bey gibi kılıcını din alanı ile siyaset alanının arasına koymuş bir Bey midir?
Siyasetinin temeli Türk milliyetçiliği olan ve bunu adında da taşıyan bir parti; siyasi ümmetçiliğin otoriter yönetimini savunan iktidarı desteklemeyi ve buna itiraz ettiğim için beni ihraç etmeyi ne tür bir milliyetçilik yorumuyla tevil edebileceğini düşünmektedir?!
İnanacak yaştadırlar diye, gencecik çocuklara "hain" olduğumu mu söyleyecekler, söyletecekler? Makamla söyletilen veya parayla yazdırılan biri -sanki "günaydın" dermiş rahatlığında- ömrünü ülkücülüğe adamış birine "hain" derken ülkücü vicdanlar rahatsız olmayacak mı?
'ÜLKÜCÜLERİN KADERİ SİYASİ İSLAMCILARIN ELLERİNE TESLİM EDİLEMEZ!'
Ülkücülük de -milliyetçilik gibi- bir tercihtir ve her tercih gibi akıl, vicdan ve kişilik ile yapılır; bir tercih yapmakla da bunlar vestiyere asılmaz. Akıl, vicdan ve kişiliğinden vazgeçen ülkücü olamaz; ideallerin çıkarlara feda edildiği yerde de Ülkücülük olmaz!
Ülkücülük, Türk milliyetçiliğinin olduğu kadar idealizmin de temsilidir. Bugün hem Türk milliyetçiliği hem de idealizm tehdit altındadır. Bugünkü ülkücülük pratiği ve teşkilatları bir arada tutan yegane motivasyon -ne yazık ki- idealizmi söyleyip materyalizmi yaşamaktır.
Ülkücünün görevi; birilerinin koltuğunun değil, milletin hak ve özgürlüklerinin bekçiliğini yapmaktır. Her ülkücünün üzerinde olan ve hiç kimsenin iki dudağının arasında olmayan, ülkücülerin kaderi siyasi islamcıların ellerine teslim edilemez!
'BİR AMPÜLÜN IŞIĞINDAN AYDINLIK UMMALARI NE HAZİN!'
Ülkücülere biçilen rol; "liderin bir bildiği vardır" sınırlarında koşulsuz itaat midir? "Ben bilmem lider bilir" demek, davayı bilmemenin ikrarıdır. İnsan ne olduğunu bilmediği şeye inanıyor da değildir; sadece ona bağlı ortak bir maddî yaşam sürüyordur.
Belli değerleri yaşatmak için oluşturulan teşkilat, o değerleri savunanları ezen ve o değerleri ortadan kaldırmayı varlığını devam ettirmenin gereği gören bir güce dönüştürülmüştür. Bu, 'lidere sadakat' anlayışının, 'doktrine ters düşse bile' şartıyla uygulanmasının sonucudur.
Ülkücü Hareket'in kurucusu Başbuğ Türkeş, "Bu Mücadelede ben düşersem bayrağı kapın, daha ileriye gidin; dönersem vurun!" demiştir; "dönersem siz de benimle birlikte dönün" dememiştir! 9 Işık'la aydınlanamayanların bir ampülün ışığından aydınlık ummaları ne hazin!
OKUMUŞ: MHP YÖNETİMİ, HER GEÇEN GÜN İRTİFA KAYBEDECEK
Partiden ihraç edilen Nazif Okumuş ise, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2002’den sonra ortaya koyduğu politik üslupla ters düştüğünü belirterek, “Sayın Bahçeli ve etrafındaki bir takım arkadaşlarının ortaya koyduğu politik üslubun, hem MHP’nin varoluş felsefesi hem de Türk devletinin talepleriyle örtüşmediğini düşünerek bunun karşısında yer aldım.
Biz bu süreci makul ve saygı çerçevesinde götürdük ama onlar hakaret ederek, küfrederek, millete rağmen tepeden inme bir anlayışla baskıcılık yaparak bu işi sürdürmeyi tercih etti. Bugün de bizi MHP’den atmışlar. İhraç edilen arkadaşlarla parti içerisinde aynı mücadeleyi çeşitli mahfillerde vermiş insanlarız, birbirimizi biliriz ama birlikte mevcuda karşı ortak bir siyasi mücadelemiz yoktu. MHP yönetimi, yanlış duruş ve politikası yüzünden her geçen gün irtifa kaybedecek. Bizim gibi ihraç edilenler ise her zaman toplumsal anlamda karşılık bulacak” dedi.