Babacan, “3. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Forumu”nda yaptığı konuşmada, tüm Avrupa'da risklerin yüksek seyrettiği dönemden geçildiğini, bankacılık ve kamu maliyesi ile başlayan ciddi krizin, tüm dünyayı etkisi altına alma potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Avrupa’daki ekonomik krize işaret ederken, bu sorundan çıkmak için üretilen çözümlerin, ülke liderleri, parlamentoları ve toplumları tarafından sahiplenilmesi gerektiğini söyledi. Babacan,”Reformlar, o ülke halkının desteklediği reformlar olmalı, aksi halde sıkıntılar olacaktır” dedi. Türkiye’nin kriz dönemine sağlam girdiğini ve krizin kaynağı olan konularda sağlam yapıya sahip olduğunu dile getiren Babacan, “O nedenle krizden en az etkilenen ülkelerden biri olda Türkiye” dedi.
-“KRİZDEN HILI SIYRILDIK-
Avrupa’daki kriz dolayısı ile ihracat rakamlarının bir miktar gerilediğine işaret eden Babacan, 2010 yılında ekonominin yüzde 9, 2011 yılı sonunda yüzde 7-8 büyüme beklentisinde olduklarını söyledi. Kriz dönemi ile bugüne bakıldığında işsizlik oranının ise yüzde 5.5 düştüğünü belirten Babacan, ilave 1.5 milyon istihdam sağlandığını vurguladı. Bu dönemde güven oluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Babacan, şunları söyledi:
“2009 yılında pek çok ülkede mali genişleme politikaları izlenirken, biz üç yıllık bir plan ile borç stoğumuzu nasıl aşağı çekeceğimizi ilan ettik. ‘Devlete güveni sağladıktan sonra, zaten büyüme gelecektir’ dedik ve güzel de sonuçlar aldık. Türkiye’de büyüme özel sektör ve özel sektör aktivitesi ile olmuştur. İçi tüketim hızlı seyretmektedir ve oluşan güven ortamı, krizden hızlı sıyrılmamızın ana sebebi olmuştur.”
-“YATIRIMLARI DEĞİL, GÜNLÜK GELİŞMELERDEN NASIL KORUNACAĞIMIZI KONUŞMAYA BAŞLADIK”-
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantılarda yeni yatırımların nasıl hayata geçirileceğinin değil, günlük gelişmelerden nasıl korunacağı konusunun konuşulmasından rahatsız olduğunu dile getirdi. Artık doğru bilinenlerin yanlış, yanlış bilinenlerin ise doğru olduğu bir sürecin yaşandığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Dünyada yatırım ihtiyacı giderek artmakta. Avrasya coğrafyası için 10 yılda 3.3 trilyon dolar yatırım ihtiyacı konuşuluyor. Ancak artan belirsizlik ve kafa karışıklı yatırımların hayata geçmesini engelliyor” dedi. Bu anlamda küresel liderlerden beklenenlerin kararların yerinde ve zamanında alınması olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Türkiye küresel kriz sürecinde hızlı soğuyan ve çabuk toparlanan bir ülke oldu. Bu kriz kurumsal yapı için bir stres testi mahiyeti taşıdı. Geldiğimiz noktada iktisadi ve politik düzensizliğin devam edeceğini görüyoruz. Artık yeni güç dengeleri ve yeni düzenler kurulacak” açıklamasında bulundu.
-İPEK YOLUNU YENİDEN CANLANDIRALIM ÇAĞRISI-
Burada iki başarı unsurunun ön plana çıktığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, bu unsurların ise ülkelerin değişime açık olması ve ülkeler arası bağların güçlenmesi olduğunu ifade etti. Ülkelerin piyasa ekonomisine dayalı üretim yapar hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son dönemde hepimiz gördük ki petrol ve doğalgaz halkları zengin etmemekte, refahı topluma yaymamakta ve istikrarı sürekli kılmamaktadır. En zengininden en fakirine bir dönüşüme ihtiyaç var. Enerji yollarının güvenliği için de son derece önemli. Türkiye bölge için yalnızca transit değil aynı zamanda bölgenin dönüştürücü gücü. Taşımacılık koridorlarımızı geliştirmeli, İpek Yolu’nu yeniden canlandırmalıyız. Sınırlarımızdan geçen her bir konteynır bizi birbirimize daha da bağlayacaktır. Kara ve demir yollarının cazip hale gelmesi için gümrük kapıları önem arz ediyor. Türkiye, kamu özel sektör ortaklığı ile 600 sınır kapısı modernize ederek işletmeye almıştır.”