CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantı devam ederken basına açıklamalarda bulunan Koç, CHP’li milletvekillerinden oluşan heyetin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesi konusunda gelen hükümet kanadından eleştirilere tepki gösterdi. CHP’nin Türkiye’nin ulusal çıkarları için göze alamayacağı hiçbir şey olmadığını ifade eden Koç, “Uluslararası ilişkilerde gerginlik olabilir fakat komşumuz olan bir ülke ile doğrudan ya da dolaylı olan ilişkiler hiçbir zaman sıfırlanmaz. Bu durum kendi ülkenizin çıkarlarına bir ihanettir. Bir temas kapısını, diyalog kapısını sürekli olarak açık tutmak gerekir” dedi. ABD’de de dahil bütün dünyanın hala Suriye ile konuşabildiğini belirten Koç, “Dünyada bir tek AKP Hükümetinin Suriye ile teması yok. Konuşamıyor, bütün kapılarını kapatmış durumda. Başbakan’ı kastederek söylüyorum; dış politikada kişisel hırslar, çıkarlar, beklentiler ülkenin politikasına yöne veremez, vermemelidir” diye konuştu.
CHP olarak Suriye’deki her kesim ile temasları olduğunu belirterek, muhalifler de görüştüklerini anımsatan Koç, “CHP olarak hiçbir zaman tek boyutlu bakmıyoruz. Oraya, arkadaşlarımız Suriye zindanlarındaki Türk gazetecileri bir kez kurtarmak, durumlarını aydınlığa çıkarmak için gitti. Eğer sulardan sorumlu balkan, Başbakan, yanındaki koro çok merak ediyorsa, Kaddumi’nin eşi Arzu Kaddumi’ye telefon edebilir. Şafak Pavey’le konuşmalarını sorabilir. CHP’nin insani boyutta, Cüneyt olayında olduğu gibi bu arkadaşlarımıza da katkı sunma isteğini görebilir” diye konuştu.
-“İLGİNÇ HASTALIKLAR HAFTASI”-
Türkiye’nin “ilginç hastalıklar haftasını geride bıraktığı”nı ifade eden Koç, eş sorumlulukları olan kişilerin, eş zamanda, eş hastalıklara yakalandıklarını ileri sürdü. “Aynı anda bir hastalık olayı, siyasette konuşmama tablosunu ortaya çıkardı” diyen Koç, Başbakan ve hükümetin belli konularda sır küpü olduğunu ifade etti. Koç, “Kapat, konuşma, sorgulama, yazma, yazdırma, üstüne gitme; sloganlar bunlar. Uludere olayı, uçağımızın düşürülmesi; Suriye’de mi düşürüldü, Suriye’de mi düştü, niçin gitmişti? Var mı kamuoyunu tatmin eden bir açıklama? Kapalı kutu, sır. Afyonkarahisar’da cephanelik patladı, 25 evladımız şehit oldu. Sonuç afet kurbanı ilan edildiler. Bu süreçlerinin üzeri örtülüyor” dedi.
Son gelişmelerde ilgili de benzer süreçlerin yaşandığını belirten Koç, “Kürt yurttaşlarımızın demokratik bazı talepleri var. CHP, Kürt yurttaşlarımızın bu taleplerinin meşru zeminde, siyasal ve toplumsal mutabakat arayarak, hukuk devleti kuralları içerisinde tartışılmasından yana. Siz eğer ‘devlet, sorunlu durumlarda hukuk dışına çıkabilir’, bu soruyu soruyorsanız bu bir siyasi ahlak sorusudur. Meşru bir devlet, sorunlarına gayri meşru bir çözüm aramaz, arayamaz. Hukuk devleti sınırları dışına çıkarak, bir çözüm arayışı içinde olanlar tarihten maalesef ders almayanladır. Bugün hukuk dışına çıkarak, sorunların çözülebileceğini savunanlarla, geçmişte faille meçhullerle dolu karanlık dönemi, ‘devletin zaman zaman hukuk dışına çıkma hakkı vardır’ diyerek meşrulaştıran zihniyetleri hatırlıyorsunuz. Aynı çizgiye düşüyorsunuz o zaman. Hiçbir mazeret hukuk dışına çıkmanın gerekçesi olamaz. Dün faili meçhul cinayetlerine mazeret arayanlarla aynı konuma düşersiniz. Hukuk yoksa orada devlet tartışmalıdır” diye konuştu.
-“BİR DİKTATÖR İMAL EDEN SÜREÇTEYİZ”-
Basın açısında da Türkiye’nin kötü bir dönem yaşadığını belirten Koç, “Bu dönem 10, 15 yıl sonra çok incelenecek, değerlendirilecek. Bir dönemin andıçları gibi, hükümet-medya ilişkileri, bütün bunlar belgelenecek. Türkiye’de bugün medyada görev yapan ve bu iklime olanak sağlayan sorumlular ağır vebal altında” dedi. Bu arkadaşların içinde bir kesimin daha olduğunu ifade eden Koç, “Bir dönem bize ‘statükocu’ diyerek, gerçekten AKP ile demokratikleşilebileceğini sanarak, pembe diziler şeklinde Başbakandan demokrat yaratmaya çalışarak, kalemlerini, köşelerini kullananlar, vicdanlarını karatarak buna inanalar, ‘yetmez ama evet’ diye kampanya yapanlar, şimdi geldiğimiz noktada herhalde bir özeleştiri yapıyorlar, uğradıkları davranışlar karşısında. Yazıları sansürleniyor, alıştığımız köşelerde çıkmamaya başlıyor. Başbakan şimdi, ‘yetti, yeter artık’ diyor. Bir diktatör imal eden bir süreçteyiz” dedi.
Ergenekon Davası duruşmalarında yaşananları da anımsatan Koç, Silivri’de içler acısı manzaraların yaşandığını, savunma hakkı talep eden avukatlara karşı kabul edilemez bir yaklaşım içinde olunduğunu belirtti. Koç, “Stalin döneminde bile böyle yargılama olmamış” ifadelerini kullandı.
-4. YARGI PAKETİ-
Koç, 4. Yargı Paketi konusunda ise, paketin ‘dağ fare doğurdu’ yönündeki söylemlerini haklı çıkardığını ifade etti. 4. Yargı Paketi’nde uzun tutukluluklar ve tutuklu milletvekilleri konusunda bir düzenleme olmadığını belirten Koç, pakette kanuna aykırı eğitim kurumu açmanın ise suç olmaktan çıkarıldığını kaydetti. Koç, “Böylece tekke ve zaviyelerin yolu açılıyor. Yani kafasının arkasındakilerden birini daha reform adı altında soslayarak geçirmeye çalışıyorlar” dedi. Koç, paketin tek olumlu yanının işkence suçlarında zaman aşımının kalkması olduğunu kaydetti.
-“EMEKLİ MAAŞLARINIZ YETMİYOR MU?”-
Koç, Başbakan’ın bir konuşmasında “taşeronlaşmayı bize sendikalar önerdi” dediğini belirterek, sendikalara seslendi. “İçinizde Başbakan’a taşeronlaşma önerisini yapan var mı yok mu?” diye soran Koç, “Emeği temsil ettiğini söyleyen hangi sendikacı, emeğin sömürülmesi, iş güvenliğinin yok edilmesine hangi sendikacı teşne oldu? Bunu söyleyen sendikacı varsa çıksın söylesin, ya da Başbakan ‘Bana bunu şu sendikacı teklif etti’ diye çıksın mertçe söylesin. Bunu taşeronlaşmanın ezdiği binlerce emekçi merak ediyor, soruyor” dedi.
Koç, Hacı Mehmet Gani’nin Türkiye’nin Bern Büyükelçiliği Basın Ataşeliğine, SPK’nın Turkcell’e bağımsız üye olarak Eski Bakanlardan Atilla Koç, Mehmet Hilmi Güler ve Ahmet Akça’yı atamasına da tepki gösterdi. Koç, “Emekli milletvekili maaşınız yetmiyor mu? Sayın Koç’la, Güler’in telekomünikasyon konusunda özel bir bilgileri var da biz mi bilmiyoruz. Sadece yandaş olacak orada, yazıktır. Şimdi 3. dönemi biten milletvekilleri var. Artık belediye başkanı mı olmak istersiniz, vali mi, yoksa büyükelçiliklere mi atanmak istersiniz. Nasıl olsa yeterlilik önemli değil, sadece iktidara bağımlılık önemli” diye konuştu. Koç, açıklamalarını şair Tevfik Fikret'in “Han-ı Yağma” şiirinden “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin. Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin” bölümünü okuyarak bitirdi. (ANKA/)