CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, yaptığı yazılı açıklamada, iktidardaki 10. yılında Erdoğan’ın ekonomi karnesinin kırıklarla dolu olduğunu iddia etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidardaki 10. yılını doldurduğunu belirten Oran, “Giderek otoriter bir rejime dönüşen Erdoğan yönetiminde, resmi kurumların istatistik manipülasyon ve makyajları da kullanılarak, her gün ekonominin ne kadar iyi olduğu halka empoze ediliyor; zapturapt altına alınmış, bastırılmış, sindirilmiş sivil toplum örgütleri çıkıp gerçekleri dile getiremiyor. AKP, ekonomik durumu öve öve bitiremezken, temel makroekonomik göstergeler ise aksini söylüyor” dedi.
-“KARAYA OTURTTU”-
Başbakan’a karne veren Oran, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Büyümeden ‘zayıf’ not: Hızlı büyüme, kalkınma masallarına rağmen Erdoğan, 2008 ve 2009’da olduğu gibi iktidardaki 10. yılı olan 2012’de ekonomiyi bir kez daha karaya oturttu. Tüm istatistik hile ve oyunlarına rağmen 2012 büyüme oranı yüzde 2’lerde kalıyor. Önceki bazı yıllarda sıcak para gazıyla, vatandaş borçla tüketime teşvik edilerek kağıt üzerinde yakalanan yüksek büyüme oranlarına rağmen, 2003-2012 dönemi ortalama büyümesi yüzde 5’i bulmayacak. Erdoğanlı yıllar Türkiye’nin en yavaş büyüdüğü dönemlerden biri olarak tarihe geçecek.
-“TEMBEL ÖĞRENCİ”-
Erdoğan, borçlanma verilerinde ise ailesinin tepkisinden korkup karnesinde tahrifat yaparak kırık notu ‘pekiyi’ye çeviren tembel öğrenciye benziyor. Her fırsatta; iktidara geldiklerinde 20 milyar dolar olan IMF borcunu sıfırlamakla övünen Başbakan, kamuoyunu manipüle ediyor, asıl devasa borcu gözlerden kaçırıyor. 2002 sonunda 257.2 milyar TL olan kamunun iç ve dış toplam borcu, yani Cumhuriyetin ilk 80 yılındaki kamu borçlanmasının bakiyesi, 2012’de 561 milyar TL’ye ulaştı. Yani Türkiye Erdoğan başbakanlığında, önceki 80 yılındakinden daha fazla borçlandı.
Erdoğan işsizlikle mücadelede sınıfta kaldı: Büyüyen ekonominin en temel göstergesi istihdam yaratmasıdır. Vatandaşlara her fırsatta ‘en az 3 çocuk’ yapmaları tavsiyesini giderek adeta emre dönüştüren Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde işsizlikle mücadelede bir arpa boyu yol alınamadı. Aralık 2012 itibariyle işsizlik oranı yüzde 10.1’le on yıl önceki ile neredeyse aynı.
Erdoğan, dış dengede de zayıf not aldı: 2002’de 1 milyar doların da altında bulunan cari açık, 2011’de 80 milyar dolara yaklaştı, bunun milli gelire oranı da yüzde 10’la kırmızı çizgiyi aştı.
Erdoğan’ın on yıllık dönemde enflasyonla mücadeledeki notu ise ‘orta’… 2002’de yüzde 29.7 olan yıllık TÜFE, 2012’yi yüzde 6.2 ile kapadı. Enflasyon hesabında kullanılan tüketim sepeti bir yana bu dönemde enflasyonda yaşanan düşüşte asıl etken, ucuz ithal ürünler oldu. Sıcak paranın döviz arzını artırarak kurları düşürmesi-TL’yi değerli tutması ile hızla ucuzlayan ithal ürünler, fiyat artışlarını engelledi. Ancak bu süreçte enflasyon düşerken, başka yapısal sorunlar ortaya çıktı.
-“TÜRKİYE’NİN RANTINI EN ÇOK YABANCILAR YEDİ”-
Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, Türkiye’nin rantını en çok yabancılar yedi. Dış kredilere ödenen faizler, yabancıların Türkiye’deki doğrudan ve portföy yatırımlarından elde ederek ülkelerine aktardıkları karlar ve Türkiye’de çalışan yabancıların elde ettiği ücret ve primlerden aktarmalar şeklindeki toplam kaynak transferi 2003-2012 döneminde 114.2 milyar dolara ulaştı.
Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart itibariyle iktidardaki 10. yılını doldurdu. Başbakan Erdoğan ve ekonomiyle ilgili AKP yetkilileri ekonomik durumu öve öve bitiremezken, halk borç batağından kurtulamıyor, gelir dağılımı giderek daha da bozuluyor, işsizlik artıyor, esnaf kepenk kapatmaya devam ediyor, karşılıksız çek ve protestolu senet sayıları her gün hızla artıyor, gelecekten umudu olan insanların sayısı gittikçe azalıyor. AKP ise sistematik bir toplum mühendisliği ile halkın gözünü boyuyor, güdümündeki medya organlarının hipnotik etkisiyle vatandaşlara içinde yaşadığı olumsuzlukları cennet gibi algılatan bir illüzyonu başarıyla uyguluyor.
-“ERDOĞAN’IN KARNESİ; TÜM GÜRÜLTÜSÜNE RAĞMEN, VASAT, TEMBEL, HAYLAZ BİR ÖĞRENCİNİNKİ GİBİ KIRIKLARLA DOLU”-
On yıllık ekonomi yönetimine ilişkin değerlendirmede Erdoğan’ın karnesi; tüm gürültüsüne rağmen, vasat, tembel, haylaz bir öğrencininki gibi kırıklarla dolu…
-“BÜYÜMEDE KARNE NOTU ZAYIF”-
‘Hızlı büyüme, kalkınma’ masallarına rağmen Erdoğan, 2008 ve 2009’dan sonra iktidardaki 10. yılı olan 2012’de ekonomiyi bir kez daha karaya oturttu. Tüm istatistik hile ve oyunlarına rağmen 2012 büyüme oranı yüzde 2’lerde kalıyor.
-“İŞSİZLİKLE MÜCADELE: ZAYIF”-
Aralık 2012 itibariyle işsizlik oranı yüzde 10.1’le on yıl önceki ile neredeyse aynı. Resmi işsiz sayısı ise Aralık 2012 itibariyle 2 milyon 790 bin kişi ile on yıl öncekinin çok üzerinde bulunuyor. Üstelik bu sayı ve oran da buzdağının sadece görünen kısmı… İşsiz ve iş başı yapmaya hazır olduğu halde TÜİK’in hane halkı iş gücü anketi yaptığı dönemde iş arıyor olmadığı için sayıya dâhil edilmeyen 2 milyon 69 bin kişi de dikkate alındığında ise gerçek işsiz sayısı 4 milyon 859 bin kişiye, işsizlik oranı da yüzde 16.4’e ulaşıyor. Yani Erdoğan, 10 yıllık başbakanlığında bu dersten de sınıfta kaldı.
-"ERDOĞAN BORÇLANMADA KARNE SAHTEKARI"-
Erdoğan, borçlanma verilerinde ise ailesinin tepkisinden korkarak karnesindeki kırık notu tahrifat yoluyla değiştiren tembel öğrenciye benziyor.
Erdoğan döneminde kamunun toplam borcu ve özel sektörün dış borcu rekor üstüne rekor kırdı. Kamunun iç ve dış toplam borcu 2002 sonunda 257.2 milyar TL düzeyinde bulunuyordu. Başka deyişle Cumhuriyetin ilk 80 yılında yapılan kamu borçlanmasının bakiyesi bu kadardı. Toplam kamu borcu, en son açıklanan verilere göre Eylül 2012 itibariyle 561.1 milyar TL’ye ulaştı. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti Erdoğan başbakanlığında, önceki 80 yılındakinden daha fazla borçlandı.
-"RANTİYEYİ VE BANKALARI İHYA ETTİLER"-
Bu dönemde özel sektörün dış borcu 43 milyar dolardan 217 milyar dolara, Türkiye’nin toplam (kamu+özel) dış borcu da 129.6 milyar dolardan 326 milyar dolara yükseldi. 2002 yılında 3 bin 896 TL olan kişi başına düşen kamu borcu, 2012’de 7 bin 419 liraya ulaştı. Türkiye’nin 2002’de 1.963 dolar olan kişi başına ortalama dış borcu da 2012’de 4 bin 315 dolara çıktı.
AKP’nin 10 yıllık iktidarı dönemindeki rekor borç artışı, büyük oranda piyasadan yapılan iç borçlanmadan kaynaklandı. Özel sektör dışarıdan, devlet ise özel sektörden borçlandı. ‘Yüksek faiz-düşük kur’ politikasını 'dünyadaki en yüksek reel faizi' vererek uygulayan AKP, rantiyeyi ve bankaları ihya ederken, vatandaşı ise tüketici kredisi ve kredi kartlarına mahkum etti; Erdoğan döneminde ailelerin borç yükü katlandıkça katlandı. 2002’de 1 milyon 655 bin dolayında bulunan tüketici kredisi borçlularının sayısı 2012’ye gelindiğinde on kata yakın bir artışla 13 milyonu aştı.
-“DIŞ DENGE NOTU DA ZAYIF”-
2002 yılında 1 milyar doların da altında bulunan cari açık, 2011 itibariyle 80 milyar dolara yaklaştı. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 10’la kırmızı alarm vermeye başladı.
-“BÜTÇE VE ENFLASYONDA NOTU ORTA”-
Erdoğan’ın on yıllık dönemde bütçe ve enflasyonla mücadeledeki notu ise ‘orta’… 2002 yılında yüzde 29.7 olan yıllık TÜFE, Erdoğanlı yıllarda gerileyerek 2010’da yüzde 6.4’e kadar indi. 2011’de yüzde 10.5’le yeniden çift haneye çıkan enflasyon, 2012’yi ise yüzde 6.2 ile kapadı.
Enflasyon hesabında kullanılan tüketim sepetine ilişkin tartışmalar bir yana bu dönemde enflasyonda yaşanan gerilemede de asıl etken, ucuz ithal ürünler oldu. Parayla para kazanmak için gelen yoğun hacimdeki sıcak para, döviz arzını artırarak kurları düşürdü, TL’yi değerli tuttu. Bu süreçte hızla ucuzlayan ithal ürünler, piyasayı etkiledi. Sanayi giderek neredeyse tamamen ithal girdiye bağımlı hale geldi. İthal tüketim maddeleri fiyatları aşağı çektirdi. Bu süreçte enflasyonda düşüş yaşanırken, başka yapısal sorunlar ortaya çıktı.
2002 yılında 40 milyar TL dolayında bulunan bütçe açığı 2005’te 6.9 milyar inerken, 2010’da yine 40 milyar liraya yaklaştı, 2012’de ise 28.7 milyar lira oldu. Bütçe açığının milli gelire oranı 2002’deki yüzde 11.5’lik düzeyinden 2012’de yüzde 2’ye inmiş oldu.” (ANKA)