ABD’deki Johns Hopkins Ünivesitesine bağlı Orta Asya Kafkasya Enstitütüsü'nün İpek yolu programının üç araştırmacısının sorularını yanıtlayan Demirel, Atatürk’ün din ve devleti birbirinden ayırarak İslam dünyasında bir ilki gerçekleştirdiğini kaydetti.
Türkiye’de dinin baskı altında olmadığını belirten Demirel, kendisini de iyi bir Müslüman olarak tanımladığını kaydederek “iktidardaki güçlerin herkesi kendileri gibi davranmaya ve ibadet etmeye zorlamak istediklerini” söyledi.
“SORUNU ARINÇ BAŞLATTI”
Süleyman Demirel, sorunun 2006 yılında Bülent Arınç’ın laikliğin yeniden tanımlanması gerektiğini söylemesi ile başladığını belirterek bu durumun dini politikaya soktuğunu söyledi. Demirel şöyle devam etti:
"Dinin politikaya sokulması gerçekleştiği zaman her şey değişir; çünkü, politikada eğer dinin rolünü sınırlandırmaya çalışırsanız 'din düşmanı' ve 'İslam dışı' olarak tanımlanırsınız ve o zaman tabii ki kaybedersiniz. Bu durumda iki seçenek var. En kolayı, ancak en kötü seçenek, her partinin kendi çıkarları için dini kullanması. Ancak bu ikisini de yok eder, politikayı ve aynı zamanda dini de. Diğer seçenek laiklik."
-"İSLAM'DA DİN VE DEVLET SİYAM İKİZİ GİBİ"-
Demirel, İslam dünyasında din ve devletin siyam ikizleri gibi olduğunu, bu bölgede onları ayırmayı ancak Türkiye'nin başardığını söyledi.
Necmettin Erbakan dini politik çıkarlar için kullanmaya başladığı zaman insanlara “Cennet için bilet satanlara inanmayın” dediğini anlatan Demirel, kendisinin Erbakan’ı kontrol etmeye başardığını da ifade etti.
-“CUMHURİYET İNSANLARIN KIYAFETİNE KARIŞABİLİR”-
Eski Cumhurbaşkanı Demirel, söyleşide, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi'nin hedefinin bir ulus yaratmak ve Türkiye’yi modernleştirmek olduğunu belirterek “O zaman halk vardı ama millet yoktu. Esasen devrim bununla ilgili idi. Bir ulus yaratmak, Türkiye’yi modernleştirmek. Geçmiş ve geri kalmışlıkla bağları kopartmak.” dedi. Demirel şöyle devam etti:
“Bu durumda kıyafet kanunu ile ilgili yasalar ortaya çıktı. İnsanlar, devrim ve demokrasi arasında çatışma olduğunu söylüyorlar. Bence yok. Türban konusunu ele alalım. Yedi bin kişinin hatIrı için ülkeyi kaosa sürükleyeceksin. Cumhuriyet, insanların kıyafetine karışabilir mi? Evet, çünkü Cumhuriyet, modernlikle ilgili. Anayasamıza bakın, 174. maddesine bakın. 1924’ten 1960 ve 1980’e kadar sahip olduğumuz her anayasada birçok değişiklik yapıldı ancak bir madde hep kaldı: Devrim Kanunları'nın korunması“
-“TÜRKİYE'DE DEVRİM GERİYE DOĞRU İTİLİYOR”
Birçok devrim kanununun bulunduğunu ifade eden Demirel, bunlardan bir kısmının eğitim ile ilgili olduğunu belirterek “Eğer dini eğitim almak istiyorsanız Suudi Arabistan’a gidebilirseniz” şeklinde konuştu.
Eğer modern ve batılı olmak isteniyorsa giyim şeklinin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Demirel, önümüzdeki dönemde ne olacağının sorulması üzerine, “Türkiye’de devrim, geriye doğru itiliyor. Geçmiş geri geliyor ve ona meydan okuyor” ifadesini kullandı.
Süleyman Demirel, “Ancak akıl galip çıkacaktır.” dedikten sonra şöyle konuştu:
“Sadece bir savcı veya bir yargıç bu meydan okumaya karşı çıkmıyor, onlar tek başlarına değiller, arkalarında da silah yok. Cumhuriyet kuşakları onların arkasında ve kanun ve adaletin hakim olmasını sağlayacaklar. Şüphesiz ki bu cumhuriyeti savunacak milyonlar var. Onları geçen sene cumhuriyet mitinglerinde gördük. Bu cumhuriyeti sokakta bulmadık ve kimseye de bırakacak değiliz.” şeklinde konuştu.
DEMİREL BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ'NDE MEZUNİYET TÖRENİNE KATILDI
Başkent Üniversitesi'nden 2007-2008 eğitim yılında mezun olan 2009 öğrenci, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katıldığı törenle diplomalarını aldı.
Başkent Üniversitesi'nde düzenlenen törene, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in yanısıra Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ile mütevelli heyeti üyeleri, Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Mustafa Bumin ve Yekta Güngör Özden, Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanvekili Yaşar Okuyan ile öğrenciler ve velileri katıldı.
Demirel, mezun olan öğrencilere devlete, ulusa ve insanlığa hizmet yolunda başarılar diledi. Rektör Haberal'ın 15 yıl içinde "Başkent Üniversitesi'ni bozkırın ortasında bir ilim yuvası haline getirdiğini" ifade eden Demirel, "Bu, Haberal'ın eseridir. Bu ülkenin 10 bin gencine üniversite eğitimi vermek için kurduğu tesisleri, hayatı boyunca en mükemmel hale getirmek için elinden geleni yapmaktadır" diye konuştu.
Rektör Haberal ise 98 ön lisans, 1436 lisans ve 475 yüksek lisans olmak üzere 2 bin 9 öğrencinin diploma aldıklarını söyledi. Başkent Üniversitesi'ndeki eğitim faaliyetleri hakkında da bilgi veren Haberal, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında 32 yeni bölüm açarak bölüm sayılarını 128'e yükselteceklerini bildirdi.
Üniversitenin sağlık alanındaki faaliyetlerini kendi olanaklarıyla yürüttüğünü belirten Haberal, 2008 yılı bütçelerinin 500 milyon YTL olduğunu, devletten eğitime katkı payı olarak 1.5 milyon YTL aldıklarını söyledi.
Öğrencilere de seslenen Haberal, şunları kaydetti:
"Atatürk, arkadaşları ve aziz şehitlerimizin hayatları pahasına kurup bize emanet ettikleri cumhuriyetimizin üniter, laik, demokratik ve çağdaş bir devlet olarak yaşamasını ve gelişmesini engellemeye çalışan devletlerin temsilcileri ve maalesef ülkemizdeki inançlarını ve sözde ilkelerini kazançları uğruna araç olarak kullanan ve sayıları devamlı artan yandaşları, bu amaçlarına ulaşabilmek için özellikle son yıllarda yapay gündemlerle bir yönden toplumumuzu meşgul etmekte, bu nedenle gerçek problemler görünmemektedir. Diğer yönden ülkemizin sağlık, eğitim, iletişim imkanlarını da milli olmaktan çıkarmaya çalışırken, bankalarımız ve her santimetrekaresinde birçok insanımızın hayatı yatan topraklar ımız, cumhuriyetimizin gelişmesinde önemli katkıları olan kuruluşlarımız, küreselleşme söylemleriyle satılmakta ve kişisel kazançlar uğruna feda edilmektedir."
Konuşmaların ardından Haberal, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'e, üzerinde Türkiye haritası bulunan bir plaket verdi.
Başarılı öğrenciler, diplomalarını Demirel'in elinden alırlarken, öğrenciler de mezuniyetlerini keplerini havaya atarak kutladılar.