Akşam Gazetesi Yazarı Rıza Zelurt, Türk'ün dedesi'ninde de katliam alayında olduğunu ve Ermenilere saldırdığını yazdı işte o yazı.
2'inci Abdülhamid, Kürt aşiretlerinden 100'ün üzerinde alay oluşturmuş, bunlar da Ermeniler'e saldırmıştı. DTP lideri Ahmet Türk'ün dedesi Kanco, 'Hamidiye Alayları' denilen bu birliklerde yer almıştı. HADEP, DEHAP gibi partilerde görev yapan Kemal Süphandağ, bu birlikleri anlattı.
Bir yandan Rusya, bir yandan İngiltere, Ermeni toplumunu Osmanlı Devleti içinde ayrı bir devlet kurmaya teşvik ediyordu. Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit, 1891'den itibaren Doğu Anadolu'daki Kürt aşiretlerinden 100'ün üzerinde alay oluşturmuş; bu alaylar da bölgedeki Ermenilere karşı kanlı saldırılar düzenlemişlerdir. Ermenileri katletme yolunda ilk eyleme geçenler Türkler değil Kürtler olmuştur
Yazar Orhan Pamuk 'Türkler 2 milyon Ermeni'yi ve 40 bin Kürt'ü kestiler!' deyince, ünü birden artmış; peşinden de Nobel Ödülü'nü almıştı. Fakat tarih Orhan Pamuk gibileri yalanlıyor. Ermenileri katletme yolunda ilk eyleme geçenler Türkler değil Kürtler olmuştur. Bu süreç de 1890'larda başlatılmıştır. Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit, 1891'den itibaren Doğu Anadolu'daki Kürt aşiretlerinden 100'ün üzerinde alay oluşturmuş; bu alaylar da bölgedeki Ermenilere karşı kanlı saldırılar düzenlemişlerdir.
Yani; Ermenileri katletmeye ilk başlayanlar işte bu Kürt alayları olmuştur.
Osmanlı Devleti bu sürece 93 Harbi denilen savaşı yitirdikten sonra girdi. 1878'de Berlin'de yenik Osmanlı Devleti'ne çok ağır bir anlaşma imzalattılar. Bu anlaşma ile Doğu Anadolu'daki 6 ilde (Vilayet-i Sitte) Ermeniler lehine reformlar yapılması kabul edildi. Erzurum, Van, Elazığ, Sivas, Bitlis, Diyarbakır illerindeki bu haklar; Ermenilerin giderek devlet istemelerini gündeme getirdi. Bir yandan Rusya, bir yandan İngiltere, Ermeni toplumunu Osmanlı Devleti içinde ayrı bir devlet kurmaya teşvik ettiler.
GEREKÇE BELLİ
Hamidiye Alayları'nın kuruluş gerekçelerini M.S. Lazarev, 'Kürdistan ve Kürt Sorunu' isimli kitabında açıklarken diyor ki: 'Hamidiye Alayları, Hıristiyan ulusal azınlıkların, özellikle de Ermenilerin yükselen özgürlük hareketlerine karşı kullanmak amacıyla kuruldu.'
Tarihçi Yılmaz Öztuna da Büyük Türkiye Tarihi'nde 'Kürtlerin kendilerini Ermenilere karşı silahlandırılması yönündeki bitip tükenmek bilmeyen talepleri yerine getirilmiş oldu' demektedir.
Bu olaya ayrılıkçı Kürtlerin gözüyle bakan, HADEP ve DEHAP gibi PKK bağlantılı partilerde çalışmış bulunan Kemal Süphandağ, 'Büyük Osmanlı Entrikası Hamidiye Alayları' adlı kitabında yukarıda anlatılanları doğruluyor.
Bu alaylarla ilgili ilk yasal düzenleme 1891 yılında yapıldı. Alayların subay kadrosunu oluşturmak için de İstanbul'da bir okul açılmış; buraya aşiret reislerinin çocukları alınmıştı. 1896 yılına gelindiğinde Doğu ve Güneydoğu'da yüz dolayında Kürt aşiret alayı kurulmuştu. (Bak: Fahrettin Altay, '10 Yıl Savaşı ve Sonrası')
ERMENİLER 1. HEDEFTİ
Hamidiye Alayları kurulunca, resmi nitelik kazanan Kürt silahlı güçleri; astığı astık kestiği kestik oldular. Ermenilerden çetelerin çıkmasını fırsat bilen aşiret reisleri; emirlerindeki bu silahlı güçleri bir çete gibi kullanıp acımasızca kan döktüler. Ermeni katliamı diye nitelendirilen eylemler böyle başlamıştır.
Büyük dedesi de Hamidiye Alayı Kumandanı olan Kemal Süphandağ, Kürtlerin bu Ermeni katliamını tespit etmiş ve şunları yazmıştır: 'Neredeyse tüm Sünni Kürt aşiretleri teşkilatta yer almışlardır. Yazarken bile insanı dehşete düşüren tam bir vahşet sürecidir bu süreç. (...) Teşkilatta yer alan aşiret reisleri ile mensuplarına büyük imkanlar ve imtiyazlar sağlayan bu oluşum diğer inanç grupları ve halklar için tam bir zulüm mekanizmasına dönüşmüştür. Özellikle bu teşkilatın asıl hedefi olan Ermenilere yapılanlar, daha doğrusu yaptırılanlar tüyler ürperticidir. (Sayfa: 10)'
İşin düşündürücü yanı şudur: Kürt aşiretleri Ermeni köylerini basıyor, mallarını yağmalayıp direnenleri öldürüyor iken, Osmanlı Devleti normal askeri kuvvetleri ile Ermenileri korumaya çabalıyordu. Bunun için Kemal Süphandağ'ın sunduğu belgelere bakılabilir. (Sayfa: 342, 345 vb.)
1915 Ermeni sürgünü de o zamanki Türk ordusunu yöneten Alman subayların planlaması ile gündeme getirilmiştir. Bilinmelidir ki 1915'te, Türk ordusu; İttihat ve Terakki yönetimi tarafından Alman genelkurmayının yönetimine bırakılmıştı. 42 kişilik Alman subay heyetinin başında bulunan Limon von Sanders, 1915'te savaşı yöneten gerçek isimdi. Ermenilerin içeride iyice etkisizleştirilmesi için sürülmeleri; bu Alman heyetin planıdır. Bu sürgün de Hamidiye Alayları'nın desteği ile yürütülmüştür.
ALEVİLERİ DE KATLETTİLER
Hamidiye Alayları bölgedeki Sünni Kürtlerden oluşturulmuştu. Belgeleri inceleyen Kemal Süphandağ kitabında bunu açıkça belirtiyor: 'Ezidi (Yezidi), Alevi, Şii ve Dürziler müracaatlarına rağmen kabul edilmemişlerdir. (Sayfa: 71)'
Alevi aşiretleri, silahlanarak bu saldırılara direnmeye çalıştılar. Vartolu dedelerden olan Mehmet Şerif Fırat; bu alayların kendilerine yaptıkları zulmü acı acı anlatmaktadır (Bak: Doğu İlleri ve Varto Tarihi). Bu katliamlardan birisinde yaşanan trajediyi, Vartolu Alevilerden eski CHP Milletvekili Tekin İleri Dikmen, yazar Şakir Keçeli'ye şöyle anlatmış: 'Hamidiciler; bizim atalarımızı kuşatmışlar; silahlı çatışma başlamış. Bizimkiler, bir yarma hareketiyle canlarını kurtarmak istiyorlar. Fakat yanlarında bir kadın var; o dağ başlarında kendilerine engel olacak. Obada da bırakamıyorlar. Bıraksalar, gelen alay çapulcuları kadına tecavüz edecekler. Bu açmazdan kurtulmak için kadın, 'Beni onlara bırakmayın, öldürün; siz de canınızı kurtarın!' der. Ve öyle de yaparlar.'
NEDEN KIZDILAR?
Geçen hafta yayımlanan Kürt Alevi Yoktur konulu yazım; bazı Alevicileri ve DTP'lileri kızdırmış bulunuyor. Bunlar; işte böyledir. Bilgi ve belge karşısında çaresiz kalınca sizi hemen 'şovenist, faşist, gerici' diye suçlarlar. Bana kızan DTP'lilere soruyorum: 500 yıl boyunca bölgenizdeki Alevileri katletmediniz mi? Bunun için Osmanlı'nın emrine girmediniz mi?
İşte size yeni bir belge daha: Yıl 1587. Osmanlı Padişahı 3. Murat, Doğu ve Güneydoğu'daki 38 Kürt beyine şöyle bir ferman (emir) yolluyor:
'... emrinizde bulunan Kürt askerleriyle kusursuz ve eksiksiz bir cenge hazır olasınız. Tebriz'de bulunan vezirim Cafer Paşa'dan haber gelir gelmez acele edip ona katılasınız. Kürt emirleri, şimdiye kadar Kızılbaşlara kılıç sallayarak Allah yolunda gaza ve cihad edegelmişlerdir. (...)İnşallah benim için yaptığınız hizmetler zayi olmayacaktır. (...) Din uğruna çalışıp Kürt emirlikleri arasında faydalı ve ünlü olasınız.' (Kaynak: Kürtleşen Türkler; s. 120)
İşte benim söylediklerimi Osmanlı padişahı da tasdik ediyor: Kürtler, Kızılbaşlara (yani Alevilere) kılıç sallamayı kafirlere karşı savaşmak görmüşlerdir..
Alevi Bektaşi Federasyonu diye Alevilikle ilgisi bulunmayanların kurduğu bir dernekte sekreter yapılan birisi de Kürt Alevi Yoktur yazıma sinirlenip bana, 'Köşe yazarı bu işe karışmamalı!' diye göndermede bulunuyor. Belli ki dün mektebe gidip bugün kendini üstat sanan bu zat da bilgiden, belgeden hoşlanmıyor. O ve benzerleri bilmeliler ki ben köşe yazarı olmadan önce yazar idim. 10 kitabım ve 2 ödülüm; düzinelerce makalem bulunuyor.
Ziya Paşa merhum, 'Rencide olur dide-i huffaş ziyadan' diyor.
Ne yapalım, onlar rahatsız oluyor diye tarihin üstündeki karanlık örtüyü kaldırmayalım mı?
Ermeni Prens'e göre Türkler
Bugün; önemli bir belge daha sunuyoruz. Bu belge, düşünür Karl Marx'ın Doğu Sorunu adıyla dilimize çevrilmiş eserinde bulunuyor.
İngiltere'de yaşayan Ermeni Prensi Leo; Rusya ile Osmanlı Devleti arasında çıkan Kırım Savaşı öncesinde Türkiye'de yaşayan Ermenilere şöyle bir çağrıda bulunuyor.
'Tanrının inayetiyle Ermenistan Prensi olan Leo'dan Türkiye'deki Ermenilere!
Sevgili kardeşlerim, sadık yurttaşlarım!..
İstediğimiz ve yürekten arzumuz, kanınızın son damlasına kadar ülkenizi (Osmanlı Devleti'ni, yani Türkiye'yi) ve Sultanı (O zamanki Osmanlı Sultanı Abdülmecit'i), Kuzey'in zalimine (Rusya'ya) karşı savunmanızdır.
Anımsayın kardeşlerim! Türkiye'de Rus kamçısı yoktur; burun deliklerinizi yırtmazlar; kadınlarınız gizlice ya da halkın gözleri önünde kamçılanmaz. Sultanın hükümranlığı altında insanlık vardır; buna karşılık Kuzey'in o zaliminin hükümranlığı altında ise sadece gaddarlık vardır. Bu nedenle kendinizi Tanrının gösterdiği yola sokun ve ülkenizin özgürlüğü ve şimdiki hükümdarınız için kahramanca savaşın. Engeller kurmak için evinizi yıkın, silahınız yoksa masa ve sandalyenizi parçalayın ve kendinizi onunla savunun. Zafer yolunda kılavunuz yüce Tanrı olsun. Benim için tek mutluluk, sizin aranızda, sizin ülkenize ve dininize zulmedene karşı savaşmaktır. Tanrının, sultanın kalbine, benim isteğimi onaylaması ilhamını vermesini dilerim. Çünkü onun hükümranlığı altında dinimiz saf biçimde kalırken, Kuzey'in zaliminin hükümranlığı altında değiştirilecektir. Kardeşlerim, en azından anımsayın ki, şu anda sizlere seslenen kişinin damarlarında dolaşan kan, 20 kralın kanıdır; o kan, kahramanların -Lusignan'ların- ve imanımızı savunanların kanıdır; ve biz size, 'Dinimizi ve onun saf biçimini, kanımızın son damlasına kadar savunalım' diyoruz.'
Görüldüğü üzere, Hamidiye Alayları'ndan 40 yıl önce Ermeniler, Türklere övgü dizmektedir. Peki Ermenilere böyle dost bir millet, soykırımcı olabilir mi?
Ziya Gökalp anlatıyor
Büyük Türk düşünürü Kürt kökenli Ziya Gökalp, Hamidiye Alayları'nın Diyarbakır çevresinde yaptığı zulmü Şaki İbrahim Destanı'nda anlatmıştır. Bu uzun şiirin bazı bölümlerini veriyoruz:
Şakir Paşa Rusya'da kalmıştı
Kazakları görüp ibret almıştı
Düşmüş idi Kürt alayı fikrine
Behro Ağa iki alay yazarak
Padişah'tan aldı ferman ve bayrak
Hain KANCO oldu ana sancaktar
Berarzi'yi Aneze'yi dağıttı
Seller gibi Şamar kanı akıttı
Mızrak dikti Karakeçi yurduna
Rütbeleri alınarak Behro'nun
Muhtac oldu yardımına KANCO'nun
Yezidilerin imdadına sığındı
Kurulan alayların yaptığı zulmü anlatan Ziya Gökalp, ilginç bir bilgi de veriyor. Kanco, bugün DTP Lideri olan Ahmet Türk'ün büyük dedesidir. Ahmet Türk, Kanco Köşkü anlamına gelen Mardin civarındaki Kasr-ı Kanco'da oturmaktadır. Şiir gösteriyor ki Hamidiye Alayları'nda görev yapanlardan birisi de bunlardır. Şimdi ise Ahmet Türk ve diğerleri temize çıkmış; Türkler soykırımcı ilan edilmiştir. )
Rıza Zelyut