BBC Türkçe/Hatice Kamer
"Kısır döngüyü kırmanın vaktidir"
Bir süredir adı yeni parti girişimiyle gündeme gelen Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Gönül Köprüsü Platformu adlı bir kuruluşunun düzenlediği iftar programının konuğu olarak Diyarbakır'daydı.
300 kişinin davet edildiği iftar programına Ak Partili eski milletvekilleri, parti yöneticileri de katıldı.
Davutoğlu, Diyarbakır'a gelişi üzerinden çok yorumlar yapıldığını ama buraya gelmek için herhangi bir bahaneye ihtiyacının olmadığını söyledi.
"Diyarbekir bizim yüreğimizde her zaman mevcuttur, bu gelişe özel anlam yüklemeye çalışanlar bilsinler Diyarbekir bizim ta yüreğimizin içindedir" dedi.
Dünyanın içinden geçtiği belirsizliğin tedirginlik ve ümitsizlik yarattığını söyleyen Davutoğlu, Türkiye'de de son dönemlerde yaşananların ve ekonomik krizinin toplumda geleceğe dair kaygılarını arttırdığını ifade etti.
"Bütün bu karamsarlık rüzgarından durduracak olan şeyin irademiz, kardeş coğrafyanın derin irfanı ve gelecek vizyonumuz kurtaracaktır. Ümitsizliğin ikamesi telafisi olmaz ve ne olursa olsun onu kaybetmeyeceğiz."
Özgürlüğü olamayan insanın sadece güvenlikle yetinmesinin otoriter rejimlerin insanoğluna taktığı bir pranga olduğunu savunan Davutoğlu gerçek meşruiyetin özgürlükle güvenliğin aynı anda sağlanması ile mümkün olacağını söyledi. Davutoğlu ayrıca Türkiye'nin bütün bir modernleşme tarihinde hep özgürlük güvenlik dengesinin kaybından muzdarip olduğunu da ekledi.
Davutoğlu: Kısır döngüyü kırmanın vaktidir
Bir yerde kamu düzeni yoksa orada güvenlik ve özgürlüğün olmayacağını da ifade eden Davutoğlu şunları söyledi:
"Türkiye'nin bir taraftan 12 Eylüllerden kalan özgürlüğü feda eden bir güvenlikçi anlayış ile diğer taraftan hendek ve çukurlar ile illegal mahkemeler ile kamu düzenini yok sayanların yarattığı bir kaos ortamında gerilip durdu. Şimdi kısır döngüyü kırmanın vaktidir" dedi.
Ahmet Davutoğlu konuşmasında yeni bir parti oluşumuna değinmedi ama "Milletimizin üzerine, bölgenin üzerine çöken kara bulutları dağıtmak için ne yapmak gerekirse, hangi fedakarlık gerekiyorsa, kınayanın kınamasından, tehdit edenin tehdit etmesinden yılmaksızın gereğini yapmakta bir an bile tereddüt etmeyiz" sözleri dikkat çekti.
Kürt sorununa değinmekten kaçınan Davutoğlu, Kürt vatandaşların meseleleri ile Türk vatandaşlarının meselelerinin ortak olduğunu, Kürt ve Türklerin de tarihdaş olduğunu söyledi.
"Sur'u Toledo yapacağız" sözüne gelen eleştirilere yanıt
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur ile ilgili söylediği "Sur'u Toledo yapacağız" sözü nedeniyle yapılan eleştirilere de şu yanıtı verdi.
"Dikkat ediniz bir kesim güvenlikçi politikalarla özgürlüğü daraltmaya çalışır bir başka kesim de özgürlük söylemleri ile hayatlarınızı ve güvenliğinizi yok eden bir kaosa yol açar. Bu iki kesimin de en çok hedef aldığı kişi ben oluyorum açık söyleyeyim bundan gurur duyuyorum, madem onlar rahatsız oluyor demek ki doğru yoldayız çünkü biz kamu düzenini yok eden özgürlüğe de özgürlüğü yok eden güvenlikçi politikalara da bir insan olarak hep karşı çıktık.
"Toledo da, terörle mücadele günlerinde Sur'daki çarpık yapılaşma dışındaki bütün tarihi yapının korunması, geri kalanın Diyarbekire has mimari ile inşa edilmesi amacıyla anlatmıştım yoksa Diyarbekir başlı başına insanlıktır."
'Suriye'de karşı karşıya kaldığımız zorlukları bize havale etmeye çalışanlar siyasi olarak çok ciddi bir zaaf içindeler'
Suriye politikası üzerinden kendisine yapılan eleştirilere de Davutoğlu Diyarbakır'dan yanıt verdi:
"Son üç yıldır ülkemin ve hükümetin herhangi bir şekilde etkilenmemesi için dış politikada bana yöneltilen tenkitlere cevap vermemeye özen gösterdim.
"17 yılda dış politikadaki başarıları kendi hanelerine yazanlar, Suriye'de karşı karşıya kaldığımız zorlukları bize havale etmeye çalışanlar siyasi olarak çok ciddi bir zaaf içindeler.
"Şimdilerde unutuldu ama Suriye ile vizeleri kaldıran, serbest ticaret anlaşması yapan, iki ülkenin kabine toplantısı gerçekleştiren de bizdik.
"Nisan 2011'de Esad daha kendi halkına zulmetmeden önce, daha ilk gösteriler başlamadan onu ziyaret ettik. Ülkenin huzuru için, üç dört hususu yerine getirmesini rica ettik, o maddelerden biri de Suriyeli Kürtlere vatandaşlık hakkının verilmesiydi. Eğer o gün bunları yerine getirseydi, kimyasallarla halkını katletmeseydi, insanlık suçu içeren yöntemlerle saldırmasaydı bugün Suriye bir barış diyarı olabilirdi."