Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kabe’nin korunması için yaptırdığı Ecyad Kalesi’ni 2002 yılında yıkıp yerine otel yapan Suudi Arabistan’a jest yaparak Jenedria Festivali’ne onur konuğu olarak katılmaya hazırlanıyor.
![](http://www.aksam.com.tr/foto/2008/01/09/yan111.jpg)
Hükümet, Osmanlı kültür mirasının cumhuriyet sınırları dışında kalan en önemli parçalarından birini yok ederek ciddi kriz yaratan Suudi Arabistan’a karşı özel bir jeste hazırlanıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun Kabe’nin korunması için yaptırdığı Ecyad Kalesi’ni 2002 yılında yıktırıp yerine otel yaptıran Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın ziyaretinin ardından sadece Arap ülkelerinin katıldığı bir festivale Ecyadının nasıl dümdüz edildiğini görmek için onur konuğu olarak katılacak.
ERDOĞAN DA KATILACAK
Kral Abdullah’ın himayesinde gerçekleştirilecek festivale, programı uygun olursa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katılacak. Festival için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda adeta seferberlik ilan edilirken, bakanlık, yaklaşık 100 kişilik bir heyetle Suudi Arabistan’a gidecek. Türkiye, 13-27 Şubat 2008 tarihleri arasında Riyad’da düzenlenecek olan Jenadriya Festivali’ne onur konuğu olarak davet edilirken, Riyad Türkiye Büyükelçisi ile Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı Uluslararası Kültürel İlişkilerden Sorumlu Bakan Yardımcısı arasında mutabakat zaptı imzalanmıştı.
![](http://www.aksam.com.tr/foto/2008/01/09/p10.jpg)
Festivale, Başbakan Erdoğan’ın da katılması beklenirken, Türkiye, Suudi Arabistan’ın en prestijli kültürel etkinliği olan Jenadriya Festivali öncesinde, Körfez ülkeleri genelinde yayın yapan medya organlarına, televizyon kanalları ve internet sitelerine reklam verdi. Sadece yazılı basında yer alan reklamlar için 200 bin dolar harcandı.
Festival nedeniyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü koordinasyonunda hummalı bir çalışma başlatıldı. Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Kültürel İşler Genel Müdürlüğü festival etkinliklerini şöyle planladı:
TÜRK EDEBİYATI TANITILACAK: Türk kültür, sanat ve edebiyatının dışa açılımı sağlanıp, Türkçe’den Arapça’ya çeviri yapılması teşvik edilecek. Görkemiyle görenlerde hayranlık uyandıran bir abide yıkıldı. Onun dümdüz edildiği yerinde Türk edebiyatı tanıtılacakmış. Yıkıma uğradığın bir yerde yaptığın edebiyat tanıtımı da gösterişten ileri gitmeyip edebiyat parçalamaktan bir işe yaramayacak.
İSLAM’A HİZMETLERİMİZ ANLATILACAK: Prof. Dr. İlber Ortaylı , Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, Doç. Dr. Abdülkadir Dündar, gibi akademisyenler konuşma yapacak.
MADO DONDURMALARI İLE TEMAS KURULDU: Chicago Festivali’nde büyük ilgi gören geleneksel kıyafetli dondurmacılar, festival için de getirtilecek. Bunun için Mado Dondurma’nın sahibi Atilla Kanbur ile de temasa geçildi.
İŞTE O KALE!
![](http://www.aksam.com.tr/foto/2008/01/09/yan1.jpg)
Osmanlı İmparatorluğu, 1781 yılında Mekke’de Kâbe’nin korunması amacıyla Ecyad Kalesi’ni inşa etmişti. Kale, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk garnizonu olarak kullanıldı. Kâbe’ye hakim bir tepede 23 dönümlük arazi üzerine inşa edilen kale, 2002 yılında Suudi Arabistan Hükümeti tarafından otel yapılmak üzere yıkıldı. Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay, “Devlet olarak, ulus olarak böyle bir eseri tahrip eden bir ülkeye bakışımız artık dostane olmaktan uzaklaşıyor. Bunun, sadece tarihe saygısızlık değil, Türk dönemini tarihlerinden ve dünyalarından silmek gibi bir yaklaşımı yansıttığını düşünüyorum” demişti.
Türk Düşmanı Suud ailesi
Osmanlıların, İslam áleminin en kutsal değerlerini korumak için 1780'li yıllarda inşa ettirdiği tarihi Ecyad Kalesi'ni buldezerlerle yerle bir ettiren, petrol şımarığı, Türk düşmanı küstah Suudi Arabistan Kraliyet ailesine.
Hem bir kültür mirasını yıkan hem de utanmadan "Türkiye kendisinin Osmanlı İmparatorluğu'nun varisi olduğunu kabul ediyorsa, Osmanlı zamanında yapılan her kötülüğü de üstlenmek zorundadır ve başta Ermeni soykırımı olmak üzere diğer bütün insanlık suçları buna dahildir" diyen bu "Ebu Cehil" soyu Vehhâbîler, bir zamanlar bir Türk generalini öyle sinirlendirmişlerdi ki şöyle diyordu general:
"Türkiye'den gelenlerin eline Mekke'de broşür veriyorlar. Diyor ki, bir ülkede şeriat dışında başka bir kanun varsa, dinden çıkmış olursun. Vay, vay. Kim sana bunları söylüyor? Ulan pezevenk dinde krallık var mı?"
Tangoweb isimli İnternet sayfasına göre Vehhabiliğin gelişmesi şöyle:
"Arabistan'daki Suud Krallığı'nın ortaya çıkmasına sebep olan Vehhâbîlik, 1737'de Aldülvehaboğlu Muhammed (1699-1792) tarafından Arap Yarımadası'nda kuruldu.
Ticaret için Basra, Bağdat, İran, Şam ve Hindistan'ı dolaşan Abdülvehaboğlu, verdiği vaazlar ile "Necd Şeyhi" ünvanını aldı, köylüler için küçük din kitapları yazdı.
Etkisi Deriyye civarına yayılınca, Suudoğlu Muhammed'i de kendi yanına çekti. Görüşlerini yaymak için Suud'ı kullandı. Kendisini "Kadı", Suud'u da "Hakim" tayin etti. Kendilerinden sonra çocuklarının da bu makama geçmelerini sağlayan kanunlar çıkardılar.
Abdülvehaboğlu'na göre mezar başında dua eden, Allah'tan başka bir şey için "yaptı" diyen müşrik oluyordu. Suud'un korumasında, 1730'da, Vehhâbîliği kabul etmeyenlerin kafir ve müşrik olduğuna, kanlarının dökmek ve mallarını almanın helal olduğuna dair fetva verdi.
Böylece kuralları konan Vehhâbîlik, Peygamber'den ve evliyadan yardım istemeyi Allah'a ortak koşma; türbe yapmayı, kandil yakmayı, ölüleri ziyaret etmeyi, evliyaya adak adamayı, tütün ve afyon içmeyi, tesbih çekmeyi "kafirlik" olarak tanımlar. Sünnilikten ibadet yönünden ayrılır.
Suudoğlu Muhammed'in oğlu Abdülaziz döneminde Vehhâbîlik, bütün Arap Yarımadası'na yayıldı. Sünni ulemadan bir çok önde gelen şahsiyet öldürüldü. Abdülaziz halifeliğini ilan etti. Osmanlı'ya bağlı Mekke Şerifi, Vehhâbîlerin üzerine yürüdü, Deriyye'yi kuşattı fakat başarısız oldu. Vehhâbîler de Mekke'ye saldırdılar. Abdülaziz, 1803'de bir Şiî tarafından bıçaklanarak öldürülünce, yerine oğlu Suud geçti.
Suud ve çetesi hemen Taif şehrine saldırarak, bütün halkı, kadın çocuk demeden kılıçtan geçirdiler; dini, tarihi ve edebi eserleri parçaladılar. 1805'de Mekke'yi kuşatan ve Şerif'i şehiri teslim etmeye zorlayan Vehhâbîler, Medine'ye de girdiler. Ashab-ı Kiram ve Ehl-i Beyt'inkiler de dahil olmak üzere bütün İslam büyüklerinin mezarlarını yıktılar. Hatta Hz.Muhammed'in türbesini de yıkmaya kalktılar. Medine'de bin yıldır toplanan çok kıymetli tarihi eşyaları yağma ettiler. Suud, oğlu Abdullah'ı Medine Valisi tayin edip Deriyye'ye çekildi ve 1816'da öldü.
Osmanlı, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'ya Vehhâbîler'i sindirme görevi verdi. Mehmed Ali Paşa'nın oğlu Tosun Paşa'yı yenilgiye uğratan Vehhâbîler, diğer oğlu İbrahim Paşa'ya yenildiler. 1818'de Deriyye'yi alan İbrahim Paşa, Abdullah'ı da esir etti. Vehhâbîler'in yağmaladığı mallar ele geçirildi. Abdullah, oğlu ve ileri gelen adamları İstanbul'a gönderildi ve orada idam edildiler.
Bundan sonra uzun süre Vehhâbîler'in Arabistan'da etkisi hissedilmedi, ancak zaman zaman Hürmüz Boğazı kıyılarında yerleşen İngilizlerle anlaşıp Osmanlı kuvvetlerine saldırılar düzenlediler. Osmanlılar Hicaz'dan çekildildikten sonra Vehhâbî Emiri Abdülaziz, son Şerif Hüseyin'i Mekke'den çıkararak, 1923'de bugünkü Suudi Arabistan'ın temeli olan Necid-Hicaz Krallığı'nı kurdu."
Görüyor musunuz? Adamlar yakıp, yıkmaya, yağmalamaya, tarihten ve atalarından gelen bir alışkanlıkla sahip olmuşlar.
Bu gün dünyanın başına bela olan terörist din adamları ve Uganda'nın adam yiyen başkanı "İdi Amin" bu topraklardan himaye görmediler mi?
ABD şimdilik görmemezlikten geliyor ama, 11 Eylül'deki terör olaylarının arkasında, Afganistan'da, Çeçenistanda siyasetle bütünleşen dini şiddetin arkasında bu ilkel Vehhabi anlayışın olduğunu artık herkes pekala biliyor.
Yoksa, kendilerini korumaktan bile aciz bu küstah ve şımarık Arap'lara "Beyaz" hocanın dediği gibi kestirmeden giderek cevap vermek mi lazım...
Belki o şekilde sadece kendimize değil, insanlığa da bir fayda sağlamış oluruz.
Mırralı, tefli festival
Suudi Arabistan Kültür Günleri adıyla gerçekleştirilen etkinliklerin Ankara ayağında, fotoğraf sergisi, geleneksel giyim defileleri, halk sanatları ve Suudi Arabistan müziklerinden örnekler sunulmuştu. İstanbul’da ise, çeşitli konularda konferanslar, Arap hat sanatı sergisi, sinema filmleri, palmiye ve hurma sergisi, Haremeyn-i Şerifeyn mimari sergisi ve Kâbe-yi Muazzamayı Giydirme Merasimi yapılmıştı.
Volkan YANARDAĞ