Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,0858
EURO
38,0614
IMKB
9.976,000
ALTIN
2.834,410
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
ERDOĞAN ANAYASA MAHKEMESİNDEN ŞİKAYETÇİ
ERDOĞAN ANAYASA MAHKEMESİNDEN ŞİKAYETÇİ
 
Erdoğan, "şu anda belli bir oya, referanduma gitmek istiyorsunuz, halka gideceksiniz. Halka gidebilmek için de anayasayla ilgili değişikliğin yine Anayasa Mahkemesi'nden geçmesi gerek. Geçmezse, referanduma gidemiyorsunuz, gerekli çoğunluğa sahip olsanız bile. Diğer taraftan, muhalefet 110 sayısına ulaştığında Anayasa Mahkemesi'ne gider, değişiklik veya durdurma isteyebilir. Asıl beklentiler bunlarla ilgili.
 
15.11.2008 - 00:05

WASHINGTON - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İşbirliğinin yeni ABD yönetiminde de artarak devam etmesini umuyoruz" dedi.
ABD'nin New York eyaletinde, Brookings Enstitü'de bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki seçimlere değinerek, "ABD'de 4 Kasım'da yapılan seçimler dünyayı Washington'a yöneltti. Uzun ve yorucu bir kampanya sonucunda adeta ABD'de bir kırılma noktası ortaya çıktı. Bu vesileyle seçilmiş Başkan Obama'yı, bu önemli başarısından ötürü kutluyoruz. Seçim kampanyalarının zorluklarını çok iyi bilen bir insan olarak söylüyorum, gerçekten farklı bir kampanya ve adeta olmaz denilenler olur hale geldi" dedi.
Obama'nın sadece ABD'de değil, dünya genelinde iyimser bir beklenti oluşturduğu kaydeden Erdoğan, "Çıtanın bu kadar yükselmesi önümüze çok farklı bir tablo getirmektedir. Bu, cesur kararlar almak için iyi fırsatlar sunacaktır ama bunların uygulamada kendini göstermesi dünyadaki değişim süreci içerisinde büyük bir temel oluşturacaktır. Başkan Bush liderliğindeki ABD ile dostluk ve ortaklığa dayalı ilişkilerimiz Obama başkanlığındaki yeni yönetimle daha da ileri gideceği kanaatindeyim" dedi.
Türkiye ve ABD arasındaki yakın dostluğun, demokrasi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü ile serbest piyasa ekonomisi gibi ortak değerlere dayandığını kaydeden Erdoğan, küresel ekonomiyle bütünleşmiş, son 3 yılda ortalama yüzde 7 oranında büyüyen ve 5 kıtaya ihracat yapan Türkiye'nin ABD ile 2007'de sadece 12 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olmasını son derece yetersiz bulduğunu söyledi.
Erdoğan, "Türkiye bugün ekonomisi dünyayla bütünleşmiş, Avrupa'da 6., dünyada 17. büyük ekonomi olmayı başarabilmiş, demokratik reformlarını sürdüren ve AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülkedir. Türkiye'nin şu anda geleceğe bakışı alışılmışın dışındadır. Özellikle dünyada ülkeler arasındaki taahhüt noktasında yüklendiği işlere baktığımızda Çin ve Amerika'dan sonra 3. ülkeyiz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "1929 büyük buhranından bu yana şahit olduğumuz en çetin küresel mali kriz bugün dünyanın öncelikli gündem maddesini oluşturuyor. Tüm dünyayı etkisine alan mali krizden etkilenmemek mümkün değil. Bu bizi de olumsuz olarak etkileyecektir. Türkiye olarak bu noktada çok büyük deneyime sahip olduğumuzu da hatırlatmak isterim" dedi.
Türkiye'nin 2001 krizinden büyük dersler çıkardığını ifade eden Erdoğan, "Bankacılık alanında ciddi adımlar attık. Krize bankalarımızın hazırlıklı girmesini sağladık. Bazı yerlerde bankacılık sisteminde bunlar hep olur, kendilerini nazlı olarak ortaya koyarlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapıyoruz. Kredileri geri çağırmalarda mağdur duruma düşecek insanlar yine sizin müşterileriniz olacak uyarısını yapıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin, ABD ve diğer uluslararası aktörlerle birlikte çalışmaya ve deneyimlerini paylaşmaya hazır olduğunu kaydeden Erdoğan, "Başkan Bush'un girişimiyle düzenlenen G-20 Zirvesi çerçevesinde küresel mali krize yönelik neler yapılabileceğini ele alacağız. G-20 Zirvesi'nden beklentiler tam manasıyla karşılanabilir mi? Bu da bana göre bir soru işareti. Bugüne kadar dışişleri bakanları düzeyinde toplanan G-20 Zirveleri bir liderler zirvesine dönüşebilir mi? Bu da önemli bir noktadır" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE ULUSLARARASI VE BÖLGESEL BARIŞA KATKIDA BULUNAN BİR ÜLKE"
Türkiye'nin küresel ve bölgesel barışa katkıda bulunan aktif ve yapıcı bir rol üstlendiğini vurgulayan Erdoğan, "Irak hükümetiyle tam bir işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Irak merkezi yönetimiyle de aynı şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Lübnan'da aktif rol oynuyoruz, Suriye-İsrail arasında, İsrail-Filistin arasındaki görüşmelere katkı sağlıyoruz. Burada Kafkasya istikrar ve işbirliği platformunu gerçekleştirme için de yoğun çalışma içerisindeyiz" dedi.
Türkiye'nin dış politika gündeminin, Afrika'nın kalkınma sorunlarının çözümünden küresel ısınma problemlerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin de 5 yıl önce atılmış adımların sonucu olduğuna dikkat çekti.
Türkiye'nin dış politikasındaki temel amacının Avrupa Birliği üyeliği olduğunu ifade eden Erdoğan, "Komşularıyla sıfır sorunlu bir ülke amacımız var. Onun için de 'dost kazan, düşman kazanma' ilkesiyle bu yola devam ediyoruz. 6 yıl önce göreve geldiğimizde komşularımızla ilişkilerimiz hiç iyi değildi. Ama şu anda bu ülkelerle ciddi bir sorunumuz yok diyebilirim. Hepsiyle gerek siyasi, gerek ticari ilişkilerimiz gayet iyi bir konumda. Bu ülkelerle olan bu münasebetler bir istikrar ve güvene dayanıyor.
Ermenistan'la ilişkilerimizde de yeni bir sayfa açmak için girişimlerimiz sürüyor. ABD yönetimi ve kongresinden Türkiye'nin bu açılımlarını iyi algılamalarını özellikle bekliyoruz. Ermenistan'a önerdiğimiz ortak tarih komisyonuna işlerlik kazandırmak için ABD'nin büyük önem taşıdığını da belirtmek isterim. Türkiye, Gürcistan krizinin başlangıcından bu yana toprak bütünlüğünü kuvvetle desteklemiştir. Krizin patlak verdiği sırada Moskova ziyaretimiz oldu ve bu ziyaretimizde de Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu oluşturulmasını teklif ettik" dedi.
Konuşmasında Azeri-Ermeni barış sürecine de değinen Erdoğan, "Acaba Azerbaycan'la Ermenistan nasıl barışacak? Minsk süreciyle ABD, Rusya ve Fransa, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barışı sağlamakla görevlendirilmiş ülkelerdir. 17 yıldır bu aşılamadı. Öyleyse başka çözüm yolları aramak gerekiyor. İnanıyorum ki bu, Türkiye-Ermenistan sorununu çok kolay çözüme kavuşturabilecektir. Rusya bu teklifimize 'evet' dedi, Gürcistan da 'evet' dedi, Azerbaycan da 'evet' dedi. Cumhurbaşkanımızın Ermenistan
ziyaretinde kendileri de bu teklife 'evet' dediler. Daha sonra BM ile yapılan görüşmelerde de bu teyit edildi. Biz bu süreci devam ettirmek istiyoru arlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapız. Kuru lobilerle netice alma yoluna gidilecekse Türkiye böyle bir netice için kapalı bir kapıdır" dedi.

"TÜRKİYE VE KIBRIS TÜRK TARAFI BARIŞÇI VE UZLAŞMAYA AÇIK TUTUMLARINI İSPAT ETMİŞTİR"
Kıbrıs konusunda da mesajı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı barışçı ve uzlaşmaya açık tutumlarını 2004 yılında ispat etmiştir. Burada gerçeği bilen birçok kişi var ama bilmeyen ya da duymayanlar da olabilir. Bizler 2004 yılındaki çalışmalarda özellikle AB üyesi ülkelerle, ABD'deki başkan Bush ve bunun yanında BM yetkilileri ve başta sayın Annan olmak üzere çok ciddi bir çalışma yürüttük. Geldiğimiz netice şuydu: 'Yapılacak bir referandumda Kuzey Kıbrıs'tan Annan planına
evet çıkması konusunda, Kuzey Kıbrıs'tan evet çıkar da Güney'den çıkmazsa ne olacak? Herkese ne verilecekse her iki tarafa da verilecektir' denmişti. 24 Nisan 2004'te referandum yapılmış ve kuzeyden yüzde 65 'evet' çıkarken, güneyden yüzde 75 'hayır' çıkmıştır. 1 hafta sonra Güney Kıbrıs AB'ye kabul edilmiştir. Acaba adalet, dürüst yaklaşım bu mudur? Sayın Annan 28 Mayıs'ta rapor hazırlamıştır ve o rapor hala BMGK'dadır, aradan geçen yıllara rağmen bu raporun akıbeti halen belli değildir. Bunu araştırmak
bir garantör ülke Türkiye olarak hakkımız değil midir? Bunu anlamakta ciddi anlamda zorlanıyorum" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin AB üyeliğine de değinen Başbakan, "Biz Kopenhag siyasi kriterleri konusunda da Türkiye olarak dersimizi iyi çalıştık ve yapılan haksızlıkları da tarih kaydediyor. Buna inanıyorum. Tavrınızı koyun, olmayacaksa söyleyin. Tamamıyla AB üyesi ülkeleriyle uyumlu onlara endeksli olarak zaten kurulmuş hatta Türkiye bu ülkelerin çoğundan ileri bir durumdadır. AB ülkelerinin birçoğunun önündeyiz, her şey ortada ama bunlara rağmen bunları görmezden gelmek adil değil" diye konuştu.

"İŞBİRLİĞİNİN YENİ ABD YÖNETİMİNDE DE ARTARAK DEVAM ETMESİNİ UMUYORUZ"
Küresel terör konusunun 21. yüzyıla damgasını vuran temel sorunlardan biri olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "11 Eylül saldırı uluslararası toplumun tamamını etkilemiştir. Türkiye küresel terörle mücadelede diğer müttefiklerinin yanında yer almıştır. Ülkemizde yaşanan terör olaylarında ABD'ye yaptığım ziyarette ilk defa çok sıcak bir yaklaşımı o gün gördük ve başkan Bush Türkiye'deki terör örgütünün ortak düşman olduğunu ifade ettiler ve anlık istihbarat paylaşımına karar verdiler. Tabii ki Türkiye için hayatiyet arz eden bu işbirliğinin yeni ABD yönetiminde de artarak devam etmesini umuyoruz" diye konuştu.
Terör bölgelerine sadece şu kadar para akıttık demekle sorunların çözülmediğini belirten Erdoğan, "Şu anda Irak'a ne denli para aktarıldığı bizim hep duyumlarımızdır. Herhalde 500 milyar doların üstündedir, aldığım bilgiler bunu gösteriyor. Irak'a da Afganistan'a da gittim ama oraların halini hiç iyi görmedim. Acaba o kadar para nereye gidiyor? Irak'ta Milli Savunma Bakanlığı binasının önünden geçtik, bina hala yıkık duruyor, aradan 6 sene geçti. Bunların moral değerler açısından halk üzerindeki tesirlerini de düşünüyorum. Önemli olan moral değerleri korumaktır. 'Yıkıma uğramış' bir halkın hayata bakışıyla 'yıkı arlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapıma uğradık ama yeniden dirildik' bakışı çok önemli bir farktır. Afganistan da ayrı bir felaket. Biz şu an Afganistan'a yatırım yapıyoruz, eğitim, sağlık, yol su açısından. Oradaki halkı görseniz, bunun insani bir bakışla bağdaşır bir yanı yok. Okul inşa etmeye başladık, sağlık için her şey yok olmuş, bu noktada hastane yapmaya başladık.
Darfur'da da aynı koşulları gördük. Amerika oraya da çok ciddi destek veriyor, sayın başkanla da bunu görüştüm. Orada yaptığımız yatırımlar yine buna yönelik. Eser yapmak, parayı vermek değil. Para nereye gidiyor, akıbeti bilinmiyor o yüzden eseri yerinde inşa edelim çok daha isabetli olur diye düşünüyoruz. Lübnan'da da aynı şeyi yapıyoruz. Lübnan halkında da bunun olumlu neticelerini görüyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik kriz ile ilgili ise, "IMF ve Dünya Bankası tüm dünyadaki gelişmelerde aktif rol oynuyor ve inanıyorum ki sıkıntılı olan ülkelerin gelişmesine yönelik olarak IMF ve Dünya Bankası'nın ortaklaşa çalışması önem arz ediyor. Yarın bu tekliflerimizi de sunacağız" şeklinde konuştu.
Yeni dönem ABD ilişkileri için ise Başbakan, "Tüm diğer müttefikler gibi biz de yeni dönemde ABD ile ittifakımızı daha da ileriye taşımanın gayreti içerisinde bulunacağız. Türkiye olarak bu amaçla her türlü gayreti göstermekte kararlıyız. Son dönemde giderek gelişen ve çeşitlenen ilişkilerimiz somut adımlarla desteklenmeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.

SORULAR
Erdoğan, Türkiye'de iç siyasetin durumuna ilişkin bir soruyu yanıtlarken, 29 Mart 2009'da gerçekleştirilecek yerel seçimlere işaret etti.
Erdoğan, AKP'nin yerel yönetim anlayışında bir farklılık bulunduğunu belirtti ve "biz, yerel yöneticiliği asla sadece kaldırım döşemek, kanalizasyon, su getirmek olarak görmeyiz. Çevrecilik ve sosyal yönü vardır. Kültürel yanıyla da halk ıyla bütünleşen bir belediyecilik anlayışı. İnanıyorum ki seçimler bunun neticesini başarılı bir şekilde verecektir. 22 Temmuz 2007'den sonra dört yıllık süreçte yeni hedefte, uzaktan izleyenlerin bize sorduğu şöyle bir soru var: 14 Mart sürecinde siz bir anayasal sıkıntı yaşadınız. Anayasal noktada herhangi bir adım atmayı düşünyor musunuz? Tabii değişiklik yapılabilmesinin bazı şartları var" dedi.

ABD'de anayasa mahkemesi sisteminin Türkiye'den çok daha farklı olduğuna işaret eden Erdoğan, ABD'de üyelerin yönetim tarafından atandığını, yeri geldi ği zaman onları denetleyen Senato gibi bir üst makamın bulunduğunu kaydetti.
Erdoğan, "şu anda belli bir oya, referanduma gitmek istiyorsunuz, halka gideceksiniz. Halka gidebilmek için de anayasayla ilgili değişikliğin yine Anayasa Mahkemesi'nden geçmesi gerek. Geçmezse, referanduma gidemiyorsunuz, gerekli çoğunluğa sahip olsanız bile. Diğer taraftan, muhalefet 110 sayısına ulaştığında Anayasa Mahkemesi'ne gider, değişiklik veya durdurma isteyebilir. Asıl beklentiler bunlarla ilgili. Bizim şu anda siyasi partilerle, seçim yasasıyla ilgili düşündüğümüz bazı anayasal değişiklikler vardır. 14 Mart öncesinde bu tür hazırlıkları yapmıştık. Ertelenmiş oldu, bu adımı atamadık. Mutabakat sağlansın diye bu defa parlamento uzlaşma komisyonu oluşturalım dedik. Bu defa da ana muhalefetten olumsuz cevap geldi" diye konuştu.
Erdoğan, parlamentoda barajın diğer ülkelere göre yüksek olduğ unu belirten Erdoğan, "Yüzde 10 yüksek. Bunu kabul ediyorum. Bu düşürülebilir. Şöyle önerim var. 450 miletvekili bu baraja tabii olur ama 100 milletvekili bu barajın dışında tutulur, onlara baraj uygulanmaz. Bunu savunanlardan birisiylim. Buna da yaklaşımda bir uzak duruş var. Bunu başarmanın önemli olduğunu düşünü yorum, katılımcı demokrasinin bir gereği" dedi.
Parlamentoda bayan milletvekili konusunda da ciddi mesafeler alındığını belirten Erdoğan, "İnanıyorum ki, parti olarak bizler mevcut sayıyı çok daha ileriye taşıyacağız. Parlamentoya illa bayan sokalım diye değil, kaliteyi aramak da önemli. Bizler, partimizde bayanların aktif olmasını sağlamaya yönelik ciddi kadın örgütlenmesi yaptık. Kadın örgütlenmesi bu kadar güçlü olan başka parti yok" diye konuştu.
Türkiye ile ABD ilişkilerinin eskiden olduğu gibi olmadığı yönü nde bir soru üzerine Erdoğan, "1 Mart tezkeresi olayında parlamentoda yeteri sayıya ulaşamadık. Daha sonra tekrar tezkere geldi, biz o dönemde yeteri sayıya ulaştık, fakat bu defa da Irak halkı, Türkiye'nin Irak'a girmesini istemedi. Zorla oraya girecek halimiz de yok. Başkanla (Bush) görüşmenin neticesinde (iptal edelim) dediler, iptal ettik. Ama Irakla olan süreç durmadı" dedi.
Erdoğan, şu anda Irak'ın ekonomik ihtiyaçlarının çok büyük bir kısmının ve ABD'nin oradaki güçlerinin ihtiyaçlarının, akaryakıta varıncaya kadar Türkiye'den karşılandığına işaret etti. Bunun, Irakla ilişkilerin ne boyutta olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğunu belirten Erdoğan, "ABD'nin Irak'tan çekilmesi noktasında belki tarih veya ay telaffuzu, tabii ki Obama'nın takdirinde olan bir şey, tarihin açıklanması acaba erken mi oldu diye soruyorum. Bu açıklanmayabilirdi. Bu, beklenti doğurabilir. Bu beklenti eğer neticesini vermezse çok daha farklı durum meydana gelebili" diye konuştu.
Irak'ta güvenlik güçlerinin yetişmesinin gerektiğini, bu güçlerin belli olgunluğa ulaştığının söylenemeyeceğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin eğitim desteğine hazır olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "demokrasiye geçiş sadece lafla olmuyor, uygulaması önemli. Yerinde görsünler istiyoruz. Totaliter bir mantıktan demokratik bir sürece geçeceksiniz" ifadesini kullandı. Afganistan'da da müşterek çok şey yapılabileceğini belirten Erdoğan, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin Türkiye ziyaretinde de bu konuda ortak kanaatleri paylaştıklarını gördüğünü söyledi.
Erdoğan, "ABD ile daha da büyük önem arz ediyor. Belli miktarda askerimiz var. ABD karşıtı toplum değil, ABD'ye muhabbeti olan bir toplum tesisi için önemli" diye konuştu.
New York Times gazetesinde Türkiye'nin, İran ile arabuluculuk önerdiğine ilişkin çıkan bir haberin sorulması üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"İran'la AB troykasından farklı bir durumumuz var. İran'la ortak değerleri neler troykanın ve bizim neler? Bunları iyi değerlendirmek lazım. Bunu değerlendirmeden adımlar atınca karşılıklı özgüven eksikliğinin oldu ğunu görüyoruz. İran, troykaya, troyka da İran'a farklı bakıyor. Güven bunalım ı var. Bunu ortadan kaldıracak aracıyı bulmak şart. Türkiye, böyle bir ülke. Herkes barışın arayışı içinde. Burada bize düşecek görev de, (biz diğerlerinden çok daha faydalı neticeler alırız. Bizim telkinler çok daha olumlu döner) diye düşünüyoruz. Çoğu zaman Avrupalı dostlarımız da gördü. Onlar bizi arayıp siz aracı olun demiştir. Netice alındıktan sonra bizi bir daha aramamışlardır. Çark ın bozulmaması için devam etmesi lazım. O sistemi bozarsak netice almamız mümkün değil. Biz burada özgüvene sahibiz. İran'ın, başta ABD olmak üzere diğer ülkelerle sıkıntılı döneminde biz arabulucu görevini görürüz. İran'ın bize güveni var. Avrupalı ülkelerin bildikleri var, güveni var. Biz yardımcı oluruz. Yanıbaşımda komşum. Çözebilirsek hem dünya hem ülke kazanır."
Kendisini Türkiye'de yatırımcı olarak tanıtan bir Amerikalı katılımcının ekonomik veriler üzerine sorduğu soru üzerine Erdoğan, "Türkiye'ye yatırımları durdurmadın değil mi?" diye gülerek sordu. Bunun üzerine katılımcı, "Durdurmadım" diye yanıt verdi ve IMF'nin Türkiye için gelecekteki rolünü sordu.
Erdoğan, "Şimdi piyasalar kendilerini her yönden garantiye almanın teminat altına almanın arzusu içinde. Dünyadaki duyumlardan hareketle sürüdürüyorlar. Şu anda piyasalara 6.5 trilyon enjekte edildi deniliyor mesela. Türkiye'de bu niye yapılmıyor? Niye acele hareket etmiyor Türkiye? Biz 2001'de, 90'larda yaşadığımız için Türkiye'ye aynı şeyi yaşatmak istemiyoruz. Bir tane batık banka yok. Bu önemli bir şey. Olmayışının sebebi, dönemimiz içinde bankaları çok iyi denetlememizdir. Bir de bakkal dükkanı açar gibi banka açılmasına müsaade etmedik. İsteyen istediği gibi banka açıyordu. Piyasadan tüm mevduatı toplayıp farklı yerlerde o paraları yok ediyordu. Bunun faturası 22 banka fona devredilerek ödendi Türkiye'de. Bu dönemde böyle birşey yok. Bankalarla görüşmelerde şunu soruyoruz. Senin şu anda rasyon ne durumda? Biz göreve gelmeden önce 8'di. Bunu 12'ye çıkardık. Sıkıntılı olan yok. Onlar da işi sıkı tutmuşlar. Kredi noktasında, özellikle Kobi'leri sıkıştırmayacaksı nız. Benim görevim değil ama ben başbakan olarak sinyallerini vermek durumundayım. Mevcut müşterin onlar. Kaybetme. Desteği vereceksin. Bizden yeni destek istiyorlar, biz de çalışmamızı yapıyoruz. Biz dünya ile gitmek zorunda mıyız, ü lke koşulları içinde mi? Biz, ülke koşulları içinde diyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"IMF diyor ki büyümeyi 2'ye indireceksin. Bir ülke için büyüme hedeftir. En düşük noktada büyümeyi gösterecek olusam, büyüme düştüğü i çin, 2008'de belki bu 4 olacak, belki biraz daha altına düşecek. 2009 için 2 dersek, piyasalar çok daha endişeli hale gelir, sıkıntılı olur. Bütçeyle ilgili farklı yaklaşımlar var, yatırımları durduracaksınız. Bakkalın dükkanına kepengi indir, kilidi de vur. Ben bunu yapamam. Yatırımların durması bu demektir. Altyapıya yatırımı nasıl durdurursun? Biz yolları, okulları, hastaneleri yapacağız. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Bu adımları atmamız şart diyoruz kendilerine onlar sıcak bakmıyorlar. Belediye gelirler kanunu çıkardık, belediyelerin gelirlerini artırmayın. Ama belediyeler bu yatırımları yapan kurumlarımız personel ücretini ödeyemez durumdaysa yerel yönetimlerin hali ne olacak? Bunları aşabildiğimiz takdirde IMF ile çalışmayı düşünüyoruz. Ama bunları aşmamız ş art. Aşamadığımız takdirde o zaman durumu gözden geçireceğiz."
Bir katılımcının İran'ın nükleer enerji üretmesine nasıl yaklaşıldığı sorusuna karşılık Erdoğan, nükleer enerjinin insani amaçla kullanılmasından yana olduklarını söyledi. Erdoğan, nükleer enerjinin kitle imha silahı olarak kullanılmasını savunmanın mümkün olmadığını belirti ve İran ile görüşmelerde de sürekli olarak bu konuda telkinde bulunulduğunu söyledi.
Erdoğan, "Onlar bize, biz birincisini (insani amaçlı olanı) yapıyoruz diyorlar. Söyledikleri bu. Uluslararası Atom Enerjisi kurumunun yapmış olduğu şeylerde hala net bir konu yok. İran, böyle bir nükleer silahı eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, herşeyden önce ona bunu yapma diyenlerin de kendilerinin nükleer silahlarının olmaması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa sen yapma diyeceksin. O da kendine göre savunmaya geçiyor, bu her ülke için geçerli. Burayı ben soru işareti olarak görüyorum. Bu yaklaşım tarzını tüm insanlık olarak gözden geçirmemiz lazım. Yatırım silah sanayine savunmaya ayrılıyor. Dünya barışına, fakir ülkelere para ayrılmıyor. Biz sürekli telkini yapmaya devam edeceğiz."
Türkiye'nin enerji koridoru olarak rolünün sorulmasına karşılık Erdoğan, "Türkiye'nin zaten bulunduğu coğrafya sebebiyle bir görevi var. Transatlantik ve Nabuko. Türkmenistan, kendi sınırında 'doğalgazı size teslim ederiz, fazlanız varsa nereye verirseniz verin' diyor. Azerbaycan şu anda doğalgazı ne Transatlantik ne de Nabuko'ya ilave doğalgaz verecek noktada değil. 2014-2015 yıllarında 20 milyar metreküp yılda çıkabilecek. Türkiye olarak Azerbaycan'dan 8 milyar metreküp doğalgaz talebimiz var. Kendileriyle görüşmelerimiz oldu. 10-12 milyar metreküp de Azerbaycan bunu kendisinde kullanıyor. Nabuko'nun doğalgaz talebi yılda 30 milyar metreküp. Bu doğalgazı Avrupa ülkeleri nereden alacak? Azerbaycan'ın yeterli gazı yok. Türkmenistan, İran'dan veya kuzey Irak'tan veya Rusya'dan gelebilir. Biz de bir deyiş var, üzümü mü yiyeceğiz bağcıyı mı döveceğiz. Üzüm yiyeceksek muhatap olarak bizi alın. Tedarikçi ülkelerden biz doğalgazı temin ederiz. Hem tüketiciyiz hem nakliye ederiz. Trans Adriyatik'te Yunanistan'a doğalgaz veriyoruz. İtalya hattı yapılıyor. Belki isviçre hattı yapılacak. Nabuko ile ilgili diğer görüşmeleri yürütüyoruz" dedi.
Bakü'de iki günlük bir petrol zirvesi yapılacağını ve Cumhurba şkanı'nın da katılacağını belirten Erdoğan, "bölgede Türkmenistan da dahil olmak üzere, hazar petrollerinin aktarılmasında neler yapılabileceği de müzakere edilecek. En rahat en güvenilir ülke, maliyeti düşük, güvenli bölge, süratle intikal. ABD Enerji Bakanlığı yetkilileriyle de iki hafta önce Türkiye'de görüştük. Süratle netice almanın gayreti içindeyiz. Temenni, doğalgaz konusunda AB üyesi ülkeleri rahatlatabilmek. Yunanistan, İtalya ile bu hattı hemen çözebilmek. Öyle zannediyorum ki kısa zamanda da bitecek" diye konuştu.
Türkiye'nin Müslüman bir ülke olarak Müslüman dünyası ndaki yerini soran bir katılımcıya karşılık Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin en önemli rolü, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olması ve halkın yüzde 99'unun Müslüman olması. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini kavramış olması çok önemli. 1.5 milyarlık İslam dünyasında batı ile Türkiye'nin köprü rolü oynaması sözkonusu. 1.5 milyar İslam d ünyası AB üyeliğimizi takip ediyor. Ne oldu üye oluyor musunuz diyor. Türkiye'nin bu süreçte aldığı mesafeler, özellikle İslam dünyası ve batı arası nda barışa, huzura, medeniyetler ittifakında üstlendiğimiz eşbaşkanlıkta farklı noktaya taşıyacak. Biz, anti-semitizm noktasında bunu İslam dünyasında ilk defa insanlık suçu olarak telaffuz eden ülkeyiz. Fakat son zamanlarda İslamofobi gibi gelişmesi bizi üzdü. Karikatür krizleri bizi üzmeye başlamıştır. Almanya'da çok daha çirkin bir gelişme olacaktı ki İçişleri Bakanlığı engelledi. Hangi inanç grubu olursa olsun, çok daha dikkatli saygılı olması gerek. Bunu hep birlikte başarmamız lazım. Bir ülkeden birşeyler bekliyorsak, o inanç gruplarına karşı ne verdim, kendimize sormamız lazım diye düşünüyorum."



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


BÖYLE TATBİKAT GÖRÜLMEDİ

KALEM TUTAN ELLER KAZMAYA SAP OLAMADI

SORUNSUZ ÜLKE TÜRKİYE!
»  ÖCALAN, VATANSEVER OLDU BAHÇELİYE DESTEK ÇIKTI
»  ALMANYA'NIN PEŞİNDE OLDUĞU TÜRK
»  ÖĞRETMENLERİN RÜŞVET İSYANI
»  KURTLAR VADİSİ'NDEN REYTİNG İSYANI
»  RTÜK DAHA NEYİN ARGO OLDUĞUNU BİLMİYOR
»  OSMAN BAYDEMİR "PİSLİK" SÖZÜNE CEVAP VERDİ
»  ÜZMEZ'İN TAHLİYESİNE KARŞI ÇıKAN ÜÇ DOKTORA GİZLİ BASKI
»  ERGENEKON DURUŞMA SALONUNDA TARTIŞMA
»  KOMEDİ FİLMİ GİBİ ERGENEKON BASKINI
»  ERDOĞAN'DAN AB RESTİ
»  CHP'Lİ OKAY'A VATANDAŞ TEPKİSİ
»  ÜNİVERSİTELİ POLİS ORDUSU GELİYOR
»  ÜZMEZCİ YOBAZLAR, KIZ ÖĞRENCİLERE ÇİVİLİ SOPAYLA SALDIRDI
»  ARAŞTIRMADAN ÇIKAN SONUÇ:AKP'YE GÜVEN YOK
»  41 BİN ŞİRKET KAPIYA KİLİT VURDU
»  BAŞBAKAN, AMERİKA'DA KRİZ İÇİN TEDBİR İSTEDİ
»  MECLİS ÇALIŞANLARINA ZAM
»  LOZAN MASASI ÇANKAYA'YA ÇOK BÜYÜK GELDİ İSTENMEDİ
»  AHMET TÜRK, HÜLYA AVŞAR'A KONUK OLUYOR
»  TUNCELİ BELEDİYE BAŞKANI'NDAN SKANDAL SÖZLER
»  BAKAN AKDAĞ'DAN ANKARA SUYU AÇIKLAMASI
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.