ARSLAN BULUT
Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde düşerek boynunu kıran ve uzun süre yoğun bakımda kalan emekli Orgeneral Şener Eruygur’un avukatı Filiz Esen’in yaptığı açıklamada çok önemli bir ima var.
Vatan’ın haberine göre Esen, “Şener Paşa’nın bilinci gelip gidiyor. Hatta çocuk gibi davrandığını söyleyebiliriz. Bazen eşini bile tanımakta güçlük çekiyor. Yıllardır avukatlığını yapmama rağmen, beni bir aile dostunun kızı olarak kabul ediyor. Ancak iki kişi kollarına girerek yürüyebiliyor. Kapıda kendisini korumakla görevli olan jandarma görevlilerini gardiyan zannediyor. Ve onlardan çok korkuyor. Kendisine geldikten sonra, geçirdiği kazayla ilgili gereken hukuki başvuruları yapacağız” dedi.
Açıkça anlaşılıyor ki, avukat Filiz Esen, travma geçiren Şener Eruygur’un gardiyanlar tarafından itildiğinden şüphe ediyor. Böyle olmasa Eruygur’un jandarmaları gardiyan zannettiğini ve onlardan çok korktuğunu neden söylesin?
* * *
Cezaevinde düşerek boynu kırılan kişinin eski Jandarma Genel Komutanı olduğunu bir an için unutalım. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, cezaevinde düşse ve boynu kırılsa, bu vatandaş, PKK üyesi veya sempatizanı olsa idi sadece Türkiye değil, Avrupa ayağa kalkardı! Düşen kişi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ömür boyu hizmet etmiş bir asker olduğu için mi basın bu konuya ilgisiz ve duyarsız kaldı?
Bütün basının bu art niyetle davrandığını söyleyemeyiz ama yandaş medya, düşerek boynu kırılan Eruygur hakkında çok çirkin yayınlar yaptı. Hele hele bu medyanın internet versiyonlarında yayımlanan okur mektuplarında içlerinde ne kadar kin ve nefret varsa kustular!
Televizyonlarda da öyle bir hava estirildi ki “Bize de Ergenekoncu derler” korkusu ile Eruygur’un şüpheli düşüşünü kimse soruşturmadı. Gazetecilik böyle miydi?
* * *
Olaydan sonra ordu komutanlığı yapmış bir asker değil çocuk gibi davranan bir insan söz konusudur. Dolayısıyla öfkesini veya korkusunu kontrol edebilecek durumda değildir.
Peki, bu düşme olayı ile ilgili olarak Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma yaptı mı? Yaptı ise sonuç nedir?
Bu soruyu, telefon ederek Başsavcı’ya da sorabilirdim. Buradan sormamın sebebi, cevabın bana değil bütün basına açıklanması içindir.
Ergenekon fikirleri bunlar!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetimizin temel niteliklerini her türlü tartışmanın üzerinde tutmak” tansöz etti ve “Hükümet olarak önceliğimiz, Cumhuriyet’in kuruluş amaçlarına ve ideallerine bağlı kalarak, Cumhuriyet’in temel değerlerini ve kazanımlarını korumak, ülkemizi hak ettiği çağdaş konuma ulaştırmaktır” dedi.
Tayyip Bey’de büyük ilerleme var! Serdar Akinan’ın şakayla karışık sorduğu “Başbakan gizli Ergenekoncu mu?” sorusunu hak ediyor. Fakat bu zeminde, iftiralara göğüs gererek sağlam durmak, Amerikan desteğiyle iktidar olmak kadar kolay değil.
Yine Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Brüksel’deki Türk Büyükelçiliği’nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin ulus-devlet özelliğine kavuşmasında mübadelenin çok büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Bugün eğer Ege’de Rumlar (yaşamaya) devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba (Türkiye) aynı milli devlet olabilir miydi?” diye sordu. Biz de bu fikirde olduğumuzu yıllar önce Atatürk’ün Yol Haritası’nda anlatmıştık.
Fakat, bu tutum da yandaş medya tarafından Ergenekoncu diye suçlanmak için bir delil değil mi?