"Barış Pınarı Harekâtı’nı mecbur kaldığımız için yaptık"
Harekât sürecinde hayatını kaybeden sivil kayıplarımız için bizi arayan ve üzüntülerini dile getiren hiç kimse olmadı. Buna karşılık terör örgütlerini korumak amacıyla harekâtı durdurmak için pek çok Batılı liderle konuştuk. Bu ikiyüzlülüğün unutulmayacağının bilinmesini istiyorum. Türk medyasıyla yaptığım toplantıda söyledim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir NATO devletidir, terör örgütleri NATO’ya ne zaman üye oldu ben bilmiyorum. Türkiye en başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan saygısını her fırsatta dile getiren ülkedir. 30 Ekim’de Cenevre’de toplanacak anayasa komitesinin çözüm getirmesini umuyorum.
"Mutabakat bozulursa 120 saatin sonunda Barış Pınarı Harekâtı devam edecek"
Barış Pınarı Harekâtı’nı mecbur kaldığımız için yaptık. PKK terör örgütü konusundaki ikazlarımıza kulak verilmiş olsaydı, şimdi böyle bir sorunla uğraşmak zorunda kalmayacaktık. Bu harekât sebebiyle DEAŞ’ın yeniden canlanacağı ve sivil katliamı yapıldığı gibi iddialar tamamen terör örgütü ve yandaşlarının yalanlarından ibarettir.
Geçtiğimiz çarşamba günü bir teklifte bulunmuştum, hemen bir gecede silahlarını bırakıp belirlediğimiz güvenli bölgenin sınırlarından çıkmasını söylemiştik. Suriye’deki durumu görüşmek ve çözüm bulmak için ABD Başkanı bir heyet göndermeyi teklif etti. Biz de ‘Buyursunlar, gelsinler’ dedik. Pence başkanlığındaki heyet bir gece değil de 5 günlük süre teklifini sundu. 120 saatlik bir mutabakatı sağladık. Kamuoyuna 13 maddelik mutabakata göre, ABD 5 gün içinde teröristlerin ilan ettiğimiz güvenli bölgeden çıkışını sağlayacak. Bunun için Barış Pınarı Harekâtı’na 120 saat ara verdik. Bu sürede teröristlerin elindeki silahlar toplanacak, kurdukları mevziler imha edilecek, kendileri de 30 kilometrelik alanın dışına çıkacak. Bu arada TSK oradan ayrılmayacak. Bu işlemler tamamlandıktan sonra Barış Pınarı Harekâtı da sona erecektir. ABD ile mutabakata göre, sürecin tamamlanmasının ardından ülkemize yönelik tüm yaptırımlar ortadan kalkacaktır.
"Trump'ın mektubu önceliğimiz değil"
Tam bu görüşmelerin olduğu gün ABD Başkanı Trump’ın siyasi ve diplomatik nezaketle bağdaşmayan bir mektubu medyada yer aldı. Elbette bizler bunu unutmadık, unutmamız doğru değil. Ama Bizim karşılıklı olan sevgi saygımız da bunları sürekli gündemde tutmaya müsaade etmiyor. Bu konuyu bugünkü meselemiz ve önceliğimiz olarak da görmüyoruz. Vakti saati geldiğinde bu konuyla ilgili olarak gerekenin yapılacağını da bilinmesini istiyoruz. Suriye krizinin kısaca özeti ve dün akşamki mutabakatın özeti bu şekildedir. ABD, salı akşamına kadar sözünü tutabilirse güvenli bölge konusu çözülmüş olacaktır, ama bu söz yerine getirilmemiş olursa 120. saatin sona erdiği dakika Barış Pınarı Harekâtı kaldığı yerden devam edecek.
"PKK’nın tamamen temizlendiği yerlerin rejim tarafından kontrol edilmesi bizim için rahatsızlık sebebi değildir"
Salı günü Soçi’de sayın Putin ile bu meselenin Rusya’yı ve rejimi ilgilendiren kısımlarını görüşeceğiz. Sayın Pence ile de görüştüm. Bilindiği gibi Münbiç, Ayn el Arab ve Kamışlı tarafında güvenli bölgemiz Rusya ve rejimin faaliyetleri ile çakışıyor. Aynı zamanda İdlib ile de zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Amacımız Rusya ile bu konularda makul bir uzlaşmaya varmaktır. Bir tek şartımız, rejimin bulunduğu yerlerde PKK’nın tamamen temizlenmesidir. Maalesef Tel Rıfat’ta bu yapılmamıştır. Münbiç’te de çabalar olduğunu biliyoruz. Buna rıza gösteremeyiz. PKK’nın tamamen temizlendiği yerlerin rejim tarafından kontrol edilmesi bizim için rahatsızlık sebebi değildir, bunun altını çiziyorum. Bizim derdimiz terör örgütlerinin güvenli bölgeden çıkarılmasıdır.
Bizim buralarda kalmak gibi derdimiz de yok. Biz bunu sayın Putin ile görüştük. Terör örgütleri buralardan çıkarılsa bizim için hiçbir mesele yok. Tüm derdimiz bizi tehdit eden, taciz eden terör örgütlerini buralardan çıkarmak. Yeni anayasa çalışmalarının tamamlanıp, toprak bütünlüğü sağlandığında her yer bu ülkenin meşru hükûmetine geçecektir. Yeter ki PKK, DEAŞ gibi terör örgütlerine müsamaha gösterilmesin. Terör örgütleri kazınıp atılmadıkça Suriye huzura kavuşamaz.