Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mardin'de yapımı tamamlanan projelerin toplu açılış töreninde konuştu.
Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen 2 yıl 7 ay hapis ve siyasi yasak kararına ilişkin, "Son günlerde bir mahkeme kararı üzerinden kopartılan fırtınanın gerisinde aynı faşist zihniyet var. Aslında bu tartışmanın ne bizimle, ne şahsımla, ne milletimizle bir ilgisi yok. Çünkü konu bir şahsın hakimlere hakaret ettiği iddiası ile aldığı mahkumiyet kararından ibarettir. Ortada ne bir siyasi tartışma, ne bir fikir kavgası, ne bir hizmet mücadelesi mevcuttur" ifadelerini kullandı.
Ortada henüz biten bir yargı süreci ve gelen bir yasak olmadığını belirten Erdoğan, "Daha bu karar önce istinafa ardından da Yargıtay'a gidecek. Eğer mahkemenin verdiği kararın eksiği, hatası varsa zaten oralarda gerekli düzenlemeler yapılabilir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin Havalimanı'nın adının Mardin Aziz Sancar Havalimanı olarak değiştirileceğini de açıkladı.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Biliyorsunuz, kardeşliğin şehri Mardin'i sahip olduğu güzelliklerden koparmak için çok uğraştılar. Hamdolsun Mardin kim olduğunu asla unutmadı. Biz de Mardin'i hiç bir zaman unutmadık. Hep bağrımıza bastık. Bununla kalmadık şehrimize getirdiğimiz eserler ve hizmetlerle Mardin'i kalkındırdık, geliştirdik, büyüttük, güçlendirdik. Terör belasından kurtuldukça, potansiyelini harekete geçirdikçe Mardin'in de bu alt yapının hakkını verdiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz.
Bugün gönlümden şöyle bir şey geçti; Mardin Havalimanı’nın adını Mardin Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanı olarak değiştirelim. Kabul edenler, etmeyenler... İttifakla kabul edilmiştir. Mardin Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanı olarak değiştiriyoruz.
Çukur eylemleriyle Mardin'in ilçelerini yakıp yıktılar. Türkiye'yi çukura itmek istediler, onlar yıktı, biz daha iyisini yaptık. Ağızlarından özgürlüğü düşürmeyenlerin sizleri esir etmesinin önüne biz geçtik. Lafa gelince kardeşlikten dem vuranların sizleri birbirine düşürme planını biz bozduk.
KILIÇDAROĞLU HELALLEŞMEYE GİDECEKSEN DİYARBAKIR'A GİT:
Bu milletin evlatlarının canlarına göz dikerken kendi evlatlarını güven ve şatafat içinde yaşatanların mide bulandırıcı riyakarlıklarını anlatmaya gerek bile duymuyorum. Aslında bunlara en güzel cevabı evlatlarını terör örgütünün pençesinden kurtarmak isteyen Diyarbakır anneleri verdi. Bay Kemal, 6 yaşındaki konuşuyorsun, bizim ciğerimiz yanıyor. O bir felaket ayrı bir konu. 10 yaşında, 11 yaşında, 12 yaşında, 13, 14 yaşında Kandil'e kaçırılan o yavrular için bugüne kadar bir kelime ettin mi? O terör örgütlerinin taciz ettiği o yavrularla ilgili bir cümle kullandın mı? Diyarbakır annelerini bir ziyaret ettin mi? Onlarla bir helalleştin mi? Ah cambaz ah ne diyor helalleşmeye geldik. Nereye? Eğer helalleşmeye gideceksen Diyarbakır'a git. Oradaki annelerle helalleş. Ama sen kiminle dirsek temasındasın HADEP ile HADEP ne iş yapıyor Kandil ile beraber iş tutuyor. Kandil'e karşı senin ciğerin yok ciğerin bir laf edemezsin.
SİYASİ TARTIŞMA YOK, ŞAHSIN YSK'YA HAKARETİ VAR:
Şimdi son günlerde bir mahkeme kararı üzerinden kopartılan fırtınanın gerisinde aynı faşist zihniyet var. Aslında bu tartışmanın ne bizimle, ne şahsımla, ne milletimizle bir ilgisi yok. Çünkü konu bir şahsın hakimlere hakaret ettiği iddiası ile aldığı mahkumiyet kararından ibarettir. Ortada ne bir siyasi tartışma, ne bir fikir kavgası, ne bir hizmet mücadelesi mevcuttur. Mahkeme kararının açıklanmasının ardından söylenenlere, yazılıp çizilenlere baktığımızda bir taraftan gülüyor, bir taraftan üzülüyoruz. Yalan yanlış bir sürü lafın nasıl iddialı ve emin bir şekilde ifade edildiğini gördükçe gülüyoruz.
MAHKEMELERİN VERDİĞİ HER KARARI BEĞENMEK MECBURİYETİNDE DEĞİLİZ: Birilerinin kendi iç kavgalarını Bizansvari taht oyunlarını bizim üzerimizden yürütmenin peşinde koştuğunu gördükçe de üzülüyoruz. Halbuki karşımızdaki tablo gayet nettir. Anayasanın 138. maddesine göre hakimler görevlerini bağımsız olarak kanuna ve hukuka uygun şekilde yaparlar. Ben söylemiyorum, anayasanın 138. maddesi söylüyor. Her zaman söylediğimiz gibi, mahkemelerin verdiği her kararı beğenmek mecburiyetinde değiliz. Bizim de eleştirdiğimiz hem de en sert şekilde eleştirdiğimiz pek çok mahkeme kararı da olmuştur. Ama bu kimseye hakimlere hakaret etme, mahkeme kararlarını tanımama hakkı vermez.
BUNUN ADI TEK PARTİ FAŞİZMİ: Bizim demokrasiye ve siyasetin meşru yöntemlerle yapılmasına olan bağlılığımızı kimse sorgulayamaz. Hayatımız yasaklarla mücadele ile geçti. Çözümü daima millette bulduk. Milli iradede bulduk. Milli iradenin gücünün dışında hiçbir yerde çözüm aramadık. Bugün de yaklaşan seçimler için kendimize milletin önünde vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi yarıştırabileceğimiz bir rakip arıyoruz. Cumhur İttifakı olarak aylardır bunun çağrısını yapıyoruz. Buna karşılık kendilerine Altılı Masa diyen ama yanındaki yöresindekilerle kaç tane oldukları belirsiz olan muhalefet cenahı karşımıza bir isim çıkartamadı. Masadaki herkesin kafasında bir başka hesabın, bir başka niyetin olduğu cümle alemin malumudur. Şimdi birileri bir mahkeme kararını bahane ederek masanın içindeki hesaplaşmayı bizim üzerimizden kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Bunun adı tek parti faşizmi ama biz bunu yutmayız. Bu tek parti faşizmi artığı zihniyetin milletimizi kendinden tiksindiren riyakarlığı tam olarak işte budur.
HENÜZ ORTADA BİTEN BİR YARGI KARARI YOK: Mertçe ortaya çıkıp mücadele etmek yerine hep başkalarının sırtından iktidar rüyası görme hastalığından bir türlü kurtulamadılar. Dün darbeciler, vesayetçiler üzerinden milli iradenin arkasından dolanıyorlardı. Bugün suni gündemler üzerinden aynı hesabı yapıyorlar. Halbuki ortada henüz biten bir yargı süreci de, gelen bir yasak da yok. Daha bu karar önce istinafa ardından da Yargıtay'a gidecek. Eğer mahkemenin verdiği kararın eksiği, hatası varsa zaten oralarda gerekli düzenlemeler yapılabilir. Buradaki asıl çarpıklık yargı ile ilgili bir sürecin Altılı Masa'nın kendi içindeki siyasi çekişmelerinin mezesi haline getirilmeye çalışılmasıdır. Bizi de aynı oyuna alet etmeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar biz bu oyunun içerisinde yer almadık, yer almayacağız.
BİZİM İÇİN CUMHURBAŞKANI ADAYININ KİM OLACAĞI ÖNEMLİ DEĞİL: Şimdi ben Mardin'den bir kez daha tekrarlıyorum, bizim için Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı önemli değil. Cumhur İttifakı adayını açıklamış, meydanlarda işte ortada gümbür gümbür sözünü söylüyor. Avara kasnak gibi toplanıp dağılmaktan başka iş yapmayan Altılı Masa ve ortakları birbirine çalım atmakla uğraşacaklarına yürekleri yetiyorsa çıkıp adaylarını ilan etsinler. Ahmet, Mehmet, Ali, Veli, Ayşe, Fatma fark etmez yeter ki çıksınlar çamura yatmadan bizim adayımız şudur deme cesaretini göstersinler. Biz de meydanda kiminle kapışacağımızı, kiminle vizyon yarıştıracağımızı, kiminle program proje rekabetine gireceğimizi bilelim. Ne 2014 ne 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşımıza çıkardıkları adaylar böyle bir hava oluşturabildiler."