Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, uzun bir aradan sonra sert bir yazıyla geri döndü. Özkök, Aydın Doğan - Erdoğan gerilimine tam ortadan daldı. Özkök yazısında Hürriyet'e yönelik yapılan saldırıya ve saldırıdan önce grubun arasında yer alan AKP Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ı eleştirdi. Özkök "Siz kaçarsınız, biz 'defolmayız'" başlıklı yazısında, Akit gazetesini ve Ak Trolleri de eleştirdi. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök , 4 Eylül tarihli “Cumhurbaşkanı'na katil diyecek kadar kendimden geçmedim” başlıklı yazısıyla köşesine ara vermiş ve bir yolculuğa çıktığını duyurmuştu.
VE İŞTE ARADAN SONRAKİ İLK YAZISI
Özkök, uzun bir aradan sonra başladığı yazılarının ilkinde Türkiye siyasetine ve Aydın Doğan - Erdoğan gerilimine tam ortadan daldı. Özkök yazısında Hürriyet'e yönelik yapılan saldırıya ve saldırıdan önce grubun arasında yer alan AKP Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'a da değindi.
İşte Ertuğrul Özkök'ün bugün Hürriyet gazetesinde yayınlanan ilk yazısı:
"Kitap çalışması için, gazetecilik hayatımın en uzun tatilini yaptım.
Çok okudum...
Çok düşündüm... Çok da seyrettim olup biteni...
Ve Şunu bir kere daha iyi anladım
***
Türkiye sevdalısıysanız eğer...
Bu ülkenin bir şehrinin Kahramanlar Mahallesi'nde, yoksul bir Evlad-ı Fatihan ailesinin göçmen çocuğu olarak doğmuşsanız...
Bu ülke, sizi öz evladı kabul etmiş, bu cumhuriyet size eğitimin bütün imkanlarını sağlamışsa eğer...
***
Genç bir insanken, kanınız gerçekten deli bir delikanlıyken, ülkenin başbakanının karşısına dikilip fikrinizi söyleme hakkı ve cesaretini veren bir eğitim almışsanız...
Solcu bir öğrenciyken, sağcı bir hükümete meydan okuyan, onu yerden yere vuran bir öğrenci derneğinin yönetim kurulu üyesi olarak burs verecek kadar adil ve hoşgörülü bir devletiniz olmuşsa, onun muhafakazar iktidarlarını görmüşseniz...
Kıyıları cennet gibiyse o ülkenin...
Dağları, ovaları, şehirleri, mahalleleri size 68 yıl boyunca harika bir vatan olmuş, güzel bir çocukluk vermiş, başına buyruk güzel bir gençlik ikram etmişse eğer...
***
Ve 3 hafta boyunca bir tevekkül diyeti yapmış, kendinizle epey baş başa kalmış, sadece kendinizi değil, başkalarını da "ötekileri" de seyretmiş, kulak vermişseniz...
Daha da iyi anlarsınız ki...
Gidecek başka hiçbir vatanınız yoktur...
Gücünüzü de, direnme azminizi de, mücadele kudretini de işte bu duygudan alırsınız.
***
Rahmetli babam daha adımı fısıldamadan şunları söylemiş kulağıma: "Burası bizim son vatanımızdır oğlum. Gidecek başka vatanımız yok..."
***
İşte bu duyguyla baktım 3 hafta boyunca düne...
Hani elinde taşla-sopayla kapımıza dayanan o adamın söylediği laf vardı ya...
"Defolup gideceksiniz bu ülkeden" narası...
Baktım o babalanmalara, VIP salonundaki o heyheylenmelere...
"Hadi len" dedim... "Neyini de alacaksan al git..."
Suratına tükürür gibi konuştum...
"Bak daha dün aynı yollarda birlikte yürüdüğün savcılar falan vardı ya...
Hani o bu dünyaları ben yarattım diyen zevat...
Hepsi kaçıp gitti.
Bak aslanım, bir gün belki sen de kaçar gidersin, ama biz hep buradayız..."
Böyle dedim içimden...
YENİLEN İFTİRA BAŞPEHLİVAN YİNE YALAN MİNDERİNDE
Aydın Bey'in mektubuna karşı zavallı trol yazarkasalar etkisiz kalınca patron takımı da cepheye sürüldü. Artık tek tek yetmedikleri için birlikte geliyorlar. Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayrak biraderler de bundan tam 14 yıl önce attıkları palavrayı yeniden pişirdiler.
Neymiş Aydın Doğan onlara da "Biz hükümetler getirir, hükümetler götürürüz demiş...
Yahu Albayrak biraderler...
Canım kardeşlerim, ne çabuk unuttunuz...
Siz bu iftirayı 2001 yılında da atmıştınız.
Aydın bey sizi mahkemeye vermiş, "Hadi ispat et" demişti...
Edememiş, rezil olmuştunuz.
Sadece rezil de olmamıştınız, para cezasına da çarpıtılmıştınız.
Yenilen iftira pehlivanı iftira güreşine doymuyor mu yani...
YOKSA BU 'VAKİT'ÇİLER NAMAZ KILMIYOR, ORUÇ TUTMUYOR MU
Levent Gültekin, son zamanlarda muhalif kanadın yükselen sesi...
İmam hatip mezunu...
Yani içeriden konuşuyor. O nedenle ona çok gıcık oluyorlar.
Geçen pazar günü Cumhuriyet gazetesinde Tayfun Atay'a verdiği mülakatta çok ilginç bir iddia vardı.
Aynen aktarıyorum:
"Kısa bir süre Vakit gazetesinde çalıştım. İbadetsiz İslamcılıklarını, yani profesyonel İslamcılık yaptıklarını, iş ahlaklarının bozuk olduğunu görünce ayrıldım."
Merak etim. "İbadetsiz Müslümanlık" lafı ne anlama geliyor...
Mesela namaz kılmıyorlar mı...
Oruç tutmuyorlar mı...
Uyuma Akit...
Can damarından vuruluyorsun...
Ayağa kalk... Cevap ver...
KAHRAMANLARLI ERTUĞRUL, KEŞANLI ALİ, KADIRGALI AYSEL
Son olarak Serdar Turgut ilan etti:
"Ben de Ankaralıyım arkadaş..."
Böyle vaziyetlerde hiç geri kalmam.
"Arkadaş, ben de doğma büyüme Kahramanlar'danım..."
İzmir'in Eşrefpaşalıları da harbi delikanlılardır...
Karşıyaka, Göztepe, Tepecik...
Bitirim çocuklardır...
Herkese sesleniyorum. Sosyal medya uyumu...
Sen de haykır...
Mertlik, delikanlılık, yürek sadece bu ülkenin bir semtine mi kaldı yahu...
Sen de katıl ey Adanalı Ayşe...
Keşanlı Ali biraderim... Hayali kahramın felan deme... Yükselt sesinin...
Biliyorum kafan dazlak, "Benim başım kel mi" diyemezsin...
Olsun, çık sen sen de konuş...
Sadece Keşan'ın değil, bütün Türkiye'nin en delikanlı abisisin sen...
Kadırgalı Aysel...
Hadi sevgili arkadaşım Seda Sayan...
Senden de bir eyy bekliyorum...
TROL KARABORSASINDA GÜNÜN YÜKSELEN EN MUTEBER KAĞITLARI
Şuursuz trol sürüsünün, Aydın Doğan'ın yazdığı mektuba karşı cepheye sürdüğü "muteber" şahitler:
Bir zamanlar Tayyip Erdoğan'a "Allah'sız" diyen batık banker Cem Uzan.
Bankasını batırmış, şirketleri iflas ettirmiş, hiçbir yerde dikiş tutturamamış Halis muhlis ve müflis ağa...