Usta gazeteci Hasan Cemal, Nazlı Ilıcak’a destek vererek "Köşe yazarları olarak bundan sonra susmayacağız" dedi..
Cemal T24’teki köşesinde şöyle yazdı :
Sayın Başbakan, Allah akıl fikir ihsan eylesin, başka ne denir ki?
Sayın Başbakan; ’Ben göğsümü gere gere Erdoğan’ı destekledim. Ama şimdi utanıyorum’ diyen Nazlı Ilıcak’a kulak verin. Belki de biliyorsunuz; sevgili meslektaşım Ilıcak, televizyonda dile getirdiği bu samimi düşüncelerini kendi gazetesi Sabah’ta bu açıklıkta yazamıyor.
Sayın Başbakan; yıllar içinde öylesine bir medya düzeni dizayn ettiniz ki, öylesine bir ’Beyefendi rahatsız olmasın’ gazeteciliğinin temellerini attınız ki, bu yeni düzende farklı ve eleştirel sesler gün geçtikçe daha az yerde çıkabiliyor. Neden mi böyle?
Başbakan Erdoğan’ın şu sözlerini bir daha köşeme alıyorum.
Lütfen bir kez daha okuyun.
Partisinin Meclis Grup toplantısında demiş ki:
“Biz, kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz.
Bazı gazeteler şöyle yazmış, köşe yazarları böyle yazmış.
Ne yazarlarsa yazsınlar.
Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için bazı yerlerde evlerde kalma noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize, emniyetimize, valiliklerimize gelen istihbari bilgiler var.
Bu istihbari bilgilerden hareketle de valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar.
Bazı köşe yazarları inadına bu tür şeyleri yazıp çizecekler diye, kusura bakmasınlar, biz bu ihbarları bir kenara atamayız.
Ve valiliklerimiz de, emniyet teşkilatımız da bu tür ihbarları değerlendirir ve bunların üzerine gider.
Bunu da buradan ilan ediyoruz.
Bu işte kararlı adım atmaya mecburuz.”
’Bazı köşe yazarları’ olarak susmayacağız!
Sayın Başbakan;
Gerçekten Allah size akıl fikir ihsan eylesin!
Başka ne diyebilirim ki?
Evet biz, sizin deyişinizle bazı köşe yazarları bu açıdan yazmaya ve sizi eleştirmeye, uyarmaya devam edeceğiz.
‘Bazı köşe yazarları’ olarak azınlıkta da kalsak öyle.
Susmayacağız!
Çünkü sizin bu zihniyetiniz tehlikeli.
Hem de çok tehlikeli.
Düşünce polisliği gibi, ‘ahlak polisliği’ne de yer yoktur demokratik düzenlerde.
Ahlak adına demokratik hak ve özgürlüklerin canına okunduğu, insanların ‘mahremiyeti’ne girildiği, devlet eli ile özel hayatlarına karışıldığı bir devlet ve toplum düzeni demokratik de değildir, laik de değildir.
Gezi direnişi böyle patlamıştı
Farkında mısınız?
Toplumu yeniden geriyorsunuz.
Kutuplaştırıyorsunuz.
Toplumsal ve siyasal tansiyonu yükseltiyorsunuz.
Unutmayın.
Gezi direnişi böyle patlamıştı.
‘Darbeciler’in değil, sizin eserinizdi Gezi!
Özgürlüklere dönük, hayat tarzlarına dönük, farklılıklara dönük olarak sergilediğiniz tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük örnekleri zaman içinde birike birike Gezi’yi patlattı Taksim’de…
Şimdi de, fokur fokur kaynamaya başlayan kazanın altına yeni odunlar atmaya başladınız.
Yazık!
Nazlı Ilıcak’ın sözlerine kulak verin
Sayın Başbakan;
Nazlı Ilıcak’ın şu sözlerine kulak verin lütfen:
“İnsanların özel evlerine müdahale seçim yatırımı da olsa hoş değil. Bir yandan kendine demokrat diyeceksin, bir yandan evlere müdahale edeceksin, bir yandan da insanlardaki korkuları besleyip kutuplaşmayı arttıracaksınız.
Bu bir seçim yatırımı ise daha da kötü.
Eğer AKP merkez sağdan İslamcı bir kimliğe evrilmişse, ben bilmiyorum.
Ama bu tavır ne demokrat, ne de muhafazakârdır.
Bunu şiddetle kınadığımı ve hukuk dışında bulduğumu söylemek isterim. Eğer bundan oy gelecekse hiç gelmesin.
Ben buna üzülüyorum.
Türkiye’ye hizmet eden bir Erdoğan vardı. Ben göğsümü gere gere Erdoğan’ı destekledim.
Ama şimdi hakikaten utanıyorum.
Bu tavır, çok yanlış bir tavır.
Tekrar ediyorum.
Demokrat bir tavır da değil, muhafazakâr bir tavır da değil.” (Nazlı Ilıcak’ın 5 Kasım Salı akşamı CNN Türk’teki Dört Bir Taraf programında yaptığı konuşmadan).
Ilıcak bu düşüncelerini kendi gazetesinde yazamıyor
Sayın Başbakan;
Bu eleştiri ve uyarılar Nazlı Ilıcak’ın.
Bunun altını özellikle çiziyorum.
Eleştiri ve uyarıların sahici ve samimi olduğunu vurgulamak için belirtiyorum bu noktayı…
Belki de biliyorsunuz:
Sevgili meslektaşım Nazlı Ilıcak, bu sahici ve samimi düşüncelerini kendi gazetesi Sabah’ta bu açıklıkta yazamıyor.
Ne yazık ki öyle.
Sayın Başbakan;
Yıllar içinde öylesine bir medya düzeni dizayn ettiniz ki, öylesine bir Beyefendi rahatsız olmasın gazeteciliğinin temellerini attınız ki, bu yeni düzende farklı ve eleştirel sesler gün geçtikçe daha az yerde çıkabiliyor.
Neden mi böyle?
Özgürlük alanlarını daralttınız.
Daraltmaya da devam ediyorsunuz.
Ahlak polisliği bunun son örneği.
Arkasından ’bekâret kontrolleri’ mi gelecek?
Bir zamanlar zina diye, kürtaj diye bu oyun oynanmıştı.
Şimdi anlaşılan o ki, durumdan vazife çıkaracak ‘devlet elemanları’nın eliyle, yani ‘ahlak polisleri’nin ev baskınları ile yola devam edilecek.
Aklınızı ekmek peynirle mi yediniz?
Soruyorum:
Arkasından da bekâret kontrolleri mi gelecek?..
Hasan Cemal / T24