Arslan, "Bu bağlamda İbni Rüşd'ün hâkimin erdemli olmasına dair asırlar önce söyledikleri bugün de geçerlidir. İbni Rüşd'e göre ahlakı kötü olan bir hâkim adil olamaz. Hukuk devleti kuşkusuz jüristokrasi, yani hâkimler devleti anlamına da gelmemektedir" diye konuştu.
Arslan, mahkemeye yapılan bireysel başvuru sayısının 59 bin 893 olduğunu söylerek, "Bireysel başvuruda 1215 hak ihlali kararı verildi. Dağılımı da son derece önemlidir. Ülkemizde özellikle yargıya ilişkin yapısal sorunlara işaret etmektedir. Yüzde 73’ünün adil yargılanma hakkında, yüzde 6’sının kişi hak ve hürriyet hakkına, yüzde 3’ünün ifade özgürlüğüne ilişkin olduğunu görüyoruz" dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuru sayısında önemli değişikliklerin olduğunu belirten Arslan, "AİHM’e Türkiye aleyhine yapılan yıllık başvuru sayısı 2012’de 9 bin iken, 2015’te 2 bin 208’e düştü" dedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, mahkemenin 54. kuruluş yıl dönümünde konuştu.
Zühtü Arslan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
İlk kez hazırlanan ve dağıtılan 2015 yıllık raporda mahkememizin öne çıkan kararları hakkında bilgi verilmiştir. Anayasasal demokrasi hangi hükümet benimsenirse benimsensin bu kriterlerle uygulanır.
Hukukun sağlanması bir ülkenin geleceğinin teminatıdır. Hukuk devleti insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, hukuki güvenliği sağlayan devlettir. Hukuk devletinin hukuki güvenilk ve yargı bağımsızlığı gibi unsurları da Anayasa Mahkemesi'nin kararlarında ele alınır.
Rejimlerin hukuk devleti olarak nitelendirilmesi de tarafsız savcı ve hâkimlere bağlıdır. Anayasa Mahkemesi insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca nitelediği yargı bağımsızlığını korumak içindir. Hukuk devletinin tam olarak tesisi için yargı yetkisini kullanan hâkimin de bizatihi erdemli olması gerekir. Bu bağlamda İbni Rüşd'ün hâkimin erdemli olmasına dair asırlar önce söyledikleri bugün de geçerlidir.
İbni Rüşd'e göre ahlakı kötü olan bir h'akim adil olamaz. Hukuk devleti kuşkusuz jüristokrasi, yani hâkimler devleti anlamına da gelmemektedir. Anayasa Mahkemesi'nin kendisine verilen bu görev çerçevesinde katkıyı nicelik ve niteliksel olarak ele almak gerekir.
Yapılan toplam bireysel başvuru sayısının 59893 olduğunu görüyoruz. Yüzde 63’ü sonuçlandırılmış, diğerlerinin incelemesi devam etmektedir. Gelen başvuruları sonuçlandırma oranı her geçen yıl artmaktadır. 2015’te yüzde 77’ye yükseldi. 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 50 artış var. Bu durum bireysel başvurunun yönetilebilir ve sürdürülebilir olduğunu göstermektedir. Bireysel başvuruda 1215 hak ihlali kararı verildi. Dağılımı da son derece önemlidir. Ülkemizde özellikle yargıya ilişkin yapısal sorunlara işaret etmektedir. Yüzde 73’ünün adil yargılanma hakkında, yüzde 6’sının kişi hak ve hürriyet hakkına, yüzde 3’ünün ifade özgürlüğüne ilişkin olduğunu görüyoruz. Adil yargılanma ihlallerinin yüzde 75’inin adil yargılanma sürelerine ait olduğunu belirtmek isterim. Esasen yargılama sürelerinin uzunluğu genel ve yapısal bir sorundur.
"AİHM’e yapılan başvurular
önemli ölçüde azalmıştır"
Yargılamaların uzamasının en önemli nedeni ağır iş yüküdür. Bireysel başvurunun toplumsal hayatımıza ve hukuk sistemimize biri pratik, diğerleri dönüştürücü üç önemli etkisinden söz edilebilir. Ülkemiz aleyhine AİHM’e başvuruların sayısında önemli bir değişikliği sağlamış olmasıdır. Zira AİHM’e Türkiye aleyhine yapılan yıllık başvuru sayısı 2012’de 9 bin iken, 2015’te 2 bin 208’e düştü. Bireysel başvurunun yürürlüğe girmesinden sonra AİHM’e yapılan başvurular önemli ölçüde azalmıştır.
"Anayasa Mahkemesi toplumsallaşmaya başlamış bir kurum haline geldi"
Yeni paradigma insanı ve onun hak ve hürriyetlerini önceleyen bir anlayışı esas almaktadır. Anayasa Mahkemesi toplumsallaşmaya başlamış, topluma ve günlük hayata temas eden bir kurum haline gelmiştir. Mahkememiz günlük hayatta herkesin karşılaşabileceği sorunlara ilişkin olarak adı duyulmamış kişilerin binlerce başvurusunu incelemiş ve hak ihlali tespiti yapmıştır.