Yurt gazetesinde yer alan haberin detayları şöyle; Emniyet Müdürlüğü'nde teknisyen 5 çocuk babası Hasan Düz, silahını kafasına dayayıp tetiği çekti. Öldüğünü duyan kefili Adil Çiftçi de intihar etti. Uzman Çavuş Bülent Aksungur çocuklarını ve eşini öldürdükten sonra canına kıydı. Hepsi de borçluydu...
SADECE TÜKETİCİ Mİ SUÇLU
2005 yılından bu yana kredi kartı ve banka borçları yüzünden 200'den fazla insan intihar etti. Yuvası yıkılanlar, işsiz, evsiz kalanlar bu rakama dahil değil. Peki borçları yüzünden hayatları kararanlar sadece hesap kitap bilmeyen, kişiler mi? Hayır!
43.5 MİLYON KİŞİNİN BORCU VAR
Bu uzun ve kanlı listenin en büyük sorumlusu bankalar. Tüketicileri "tüccar" sayıyor, "faize faiz uygulayıp" borçları ödenmez hale getiriyorlar. Şimdi Türkiye'de 43.5 milyon kişi bankalara borçlu. Sadece geçen yıl 2.2 milyon kişi için yasal takip başlatıldı.
ANKARA'DA 39 yaşındaki Uzman Çavuş Bülent Aksungur 35 yaşındaki eşi Songül'ü, sonra 13 yaşındaki oğlu Mertean'ı ve 15 yaşındaki kızı Büşra'yı başlarına birer kurşun sıkarak öldürdükten sonra silahı başına dayayıp canına kıydı. Uzman Çavuş'tan iki gün önce Batman Emniyet Müdürlüğü'nde teknisyen olarak çalışan beş çocuk babası Hasan Düz silahını başına dayayıp tetiği çekti. Düz'ün öldüğünü duyan arkadaşı ve kefili Adil Çiftçi de silahını çekti ve intihara kalkıştı... Bir hafta önce Bursa Yıldırım'da dört çocuk babası polis memuru Mustafa Arıkan silahını kalbine dayayıp ateşledi. Aralık ayında Gaziantep'de 70 yaşındaki Müslüm Dede evine haciz geldiği için intihar etti.
7 YILDA 200 İNTİHAR
2005 yılından bu yana kredi kartı ve banka borçları yüzünden intihar edenlerin sayısı 200'ün üzerinde. Sadece geçen yıl basma yansıyan 30 civarında intihar ve cinnet vakası var. Kart ve banka borcu yüzünden yuvası yıkılanlar, işsiz, evsiz kalanlar, yıllarca gizlenerek yaşayanlar bu rakama dahil değil. Bu tablonun nedeni ne? Kredi kartı ve banka borcu yüzünden intiharın eşiğine gelenler sadece "harcamalarını gelirlerine göre ayarlayamayan", hesap bilmeyen kişiler mi? Hayır! Bu uzun ve kanlı listenin en büyük sorumlusu bankalar. Bankaların haksız, yasa tanımayan, borcunu tahsil etmekten çok, borçluyu sıkıştırmaya, bitirmeye yönelen tutumları.
Yasalara açıkça aykırı biçimde "bileşik faiz" uygulayarak borcu hızla katlamaları, ödenir halden çıkarmaları. Kişilere gelirlerinin çok üzerinde limitler verip borçlandırması. Anaparaya faiz ekleyip yeni tutarı tekrar faizlendirmeleri ve borçluların yıkımı pahasına bunu tahsil etmek için her şeyi yapmalan.
Borçlar Kanunu'na göre tüccarlar arasında sözleşmeler dışında "faize faiz" uygulaması yasak. Ama bankalar buna aldırmıyor ve faize faiz ekleyerek borçları hızla arttırmayı tercih ediyor. Yargı da tüketicileri "tüccar sayan" ve "faize faiz uygulanabileceği" fetvasını veren kimi öğretim üyeleri sayesinde bu yangını körüklüyor. Bankalar hukuku hiçe saydığından 2003,2006 ve 2009 yıllarında çıkarılan ve borçların yeniden yapılandırılmasını, bileşik faizden arındırılmasını öngören düzenlemeler de çözüm olmadı. Son on yılda krediler ve kredi kartı borcu 212 milyar lira arttı. Kısıtlamalara karşın bankalar son bir yılda 5 milyon kart daha dağıttı. Tüketici Dernekleri Federasyonu'nun (TÖF) 2011 raporu Aile ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğümün araştırmasmda 2000'den sonra her 10 evli çiftten 7'sinin kredi kartları yüzünden boşandığını hatırlatıyor. TÖF raporuna göre 2011 yılı sonu itibarıyla 43.5 milyon kişi bankalara borçlu ve kredi kartı borcu nedeniyle 1.4 milyon kişinin 6.2 milyon kredi kartı için takip başlatıldı. Yine tüketici kredileri nedeniyle 800 bin kişi için de takip başlatıldı.
Bankalar nasıl bu kadar rahat davranıyor?
Bu soruya en iyi yanıt bankaları denetlemesi gereken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'in kredi kartları için yaptığı açıklama: "Banka için kredi kartmı düzenli ödeyen müşteri iyi müşteri değildir. Bankalar kredi kartını düzenli ödeyen vatandaştan hiçbir şey kazanmıyor".
BDDK bankaların hukuk dışı davranışlarına da göz yumuyor. Örneğin 2006'dan itibaren yasal zorunluluk olarak uygulanması gereken "tek limit" ancak 2011'de uygulamaya konuldu. Bankalar BDDK'ya rağmen bu hükmü pek "takmıyor". Bankalar, kredi kartı ve tüketici kredilerinde alacaklarını yüzde ile çalışan ve borçlular üzerinde her tür "baskıyı" kullanan" taşeron avukatlık bürolanyla" tahsil etmeyi tercih ediyor. İcra dairelerinde yaşanan skandallar bu yöntemin bir parçası ve borç intiharlarında önemli bir paya sahip. Ve bütün bu hukuksuzluk giderek daha fazla olayla gazetelerin üçüncü sayfalarını kana boyuyor.