''TOPLUMLARDA UYUMU ANAYASA SAĞLAR''
Dünyanın en güzel ülkesi olan Türkiye’de kutuplaşmanın ve kavganın olmaması gerektiğini fade eden Kılıçdaroğlu, hangi gerekçe ile komşunun kimliği, inancı ve yaşam tarzının sorgulandığını söyledi. İnsanoğlu bozmazsa tabiatta bir uyum ve denge bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizim toplumumuzda, demokratik toplumlarda uyumu sağlayan temel kanunun adına Anayasa diyoruz. Bir toplumda uyumu sağlar. Neden çünkü anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
''DEVLET YÖNETİMİNDE İSTİŞARA VARDIR''
"Devlet yönetiminde istişare, danışma vardır. Devlet yönetiminde sağduyu vardır. Devleti yönetenler dillerine hakim olmak zorundadır. Diline hakim olamayan devleti iyi yönetemez. Devleti yönetecek kişilerin bilgili olması, birikimli, sabırlı, sağduyulu olması lazım. Vatandaşları arasında ayrımcılık yapmaması lazım. Her vatandaşını kucaklaması lazım."
''1 KİŞİYE VERİLEN YETKİ ÇANAKKALE’NİN GEÇİLMESİNE YOL AÇTI''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 düvelin Çanakkaleyi’yi geçmek istediğini söyleyerek, "Çanakkale’nin her karış toprağında şehitlerimiz var. 7 düvel Çanakkale’yi geçemedi. Çanakkale geçilmez dedik. İzin verilmedi bu ülke korundu. 14-15 yaşında çocuklarımız orada şehit düştü. Geçiyorum 3 yıl sonrasına. Çanakkale geçilmez güzel 3 yıl sonra bir kişi kalktı bir imza attı. Çanakkele Boğazını bizim o savaştığımız bütün o savaş gemileri ve devletler geldiler ve Marmara’da demirlediler 16 Mayıs 1919 ve Atatürk Samsun’a geldi. 1 kişiye verilen yetki Çanakkale’nin geçilmesine yol açtı. Bir kişinin attığı bir imza düşman gemilerinin gelip Marmara’da demirlemesine yol açtı. Atatürk Samsun’dan Amasya’ya geçerken Amasya tamimi yayınlandı. Sonra Erzurum ve Sivas kongreleri hiçbirisinde tek adam yoktur. Neden tek adama yetki verilmiyor, çünkü akıl denen bir şey var. Akıl akıldan üstündür. Bir kişi yanılabilir, hata yapabilir. Benim görmediğimi herhangi bir vatandaşım görebilir. Şimdi biz bir anayasa değişikliği yapıyoruz. Bir kişiyi olağanüstü yetkilerle donatıyoruz bu değişiklikle" dedi.
''DANIŞMA YOKSA ORADA DEVLET YOKTUR''
Bu kadar yetki verilen başkanın hiçbir yerde hesap vermeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Evde bir karar alırken otururuz konuşuruz, çocuklar büyükse onların da görüşünü alırız. Bunlar yok arkadaşlar. Bir ailede olan danışma bir devletin yönetiminde yoksa, orada devlet yoktur. Rejimi değiştirelim mi değiştirmeyelim mi bu da tartışılabilir. Bana sorarsanız bugünkü rejimde hatalar var mı eksiklikler var mı, var tabi. Söyleyeyim bir siyasi ahlak kanununa ihtiyacımız var. İhale takipçisinin Meclis’te ne işi var. Yolsuzluk yapanın Meclis’te ne işi var. Siyasi ahlak kanunu çıkmak zorundadır. Sayın Davutoğlu çıkaracaktı görüşbirilğine vardık, ama ömrü yetmedi. Sen misin siyasi ahlak kanunu çıkaran, kapının önüne koydu. İki; yüzde 10 seçim barajı doğru değil. Niye yüzde 10 seçim barajı. Bir parti yüzde 9,99 oy alsa dahi bir milletvekili Meclis'e gelmiyor. Niye gelmiyor? Biz ne diyoruz yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı meclisi gelsin. O da çıksın kürsüden konuşsun milletin kürsüsü değil mi? 1 milyon oy almış meclise bir milletvekili sokamıyor, olmaz yanlıştır. Hem milli irade, diyeceksin hem de önüne duvar öreceksin."
''ÜLKEMİZİ SOKAKTA BULMADIK''
Yüzde 10 seçim barajını Kenan Evren ve arkadaşlarının getirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Onlar kimdi darbeciydi. Şimdi darbe kanunları savunmak ne demektir. Darbeciliği savunmak demek değil midir. Biz karşı çıkıyoruz çünkü biz darbe istemiyoruz. Bu ülkede bu millet kendi kaderini tayin etmelidir. Türkiye öyle çok rahat kurulan bir ülke değildir. Biz ülkemizi sokakta bulmadık. Hepimizin oturup yeniden düşünmesi lazım. Bu günkü sistem içinde en temiz en güzel seçim en demokratik seçim, muhtar seçimleridir. Muhtar çıkar mahalleye veya köye der ki 'Ben adayım', vatandaşlar gelirler muhtarını seçerler. Milletvekiliği seçimlerini millet mi yapıyor hayır arkadaşlar. O da bir darbe yasası ile geldi. Sizin önünüze siyasi partiler liste koyuyorlar. Bunlara oy vereceksiniz diye. Siz miletvekilini seçmiyorsunuz. Siz listeyi seçiyorsunuz. Bu doğru değil" diye konuştu.
''HAYIRIN ANLAMI; DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMİ İSTİYORUZ''
Demokratik parlementer sistemin güçlendirilebileceğini, aksaklıkların giderilebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, buna itirazının olmadığını söyledi. İki yasama dönemi öncesinde Anayasa değişikliği için 4 parti masaya oturduğunu, 60 maddede uzlaşıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Demek ki 4 parti biraraya gelip anayasa değişikliğinde uzlaşabiliyorlar. Hayır çıkarsa ne olur. En güçlü mesajı şu olur; Biz demokrasiyi istiyoruz. Demokratik parlementer sistemi istiyoruz, bu sistemin aksaklıkları var, ey partiler oturun bu sistemin aksaklıklarını giderin. Bu mesaj Türkiye’ye verilecek en güçlü mesajdır. Oturacağız aksaklıkların tamamının giderilmesini isteyeceğiz. Bunu savunacağız" diye konuştu.
''GELİN TELEVİZYONA ÇIKALIM''
Doğruları anlatmak için istenilen televizyon kanalında, istenilen gazetecilerin karşısına birlikte televizyona çıkabileceğini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, "Hiç birisi gelmiyor arkadaşlar. Niye gelmiyor çünkü onlar da biliyorlar ben doğruları söylüyorum. Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanı kimdi. Büyük Ortadoğu Projesi uygulanmaya konulduktan sonra Suriye ne oldu parçalandı, Irak ne oldu parçalandı. Nasıl bir yetki veriyoruz başkana biliyor musunuz Samsun, Giresun, Ordu, Trabzon, Rize hepsini birleştiriyorum tek vilayet yapıyorum. Başlarına da bir genel vali atıyorum. Bir kararname ile" dedi.
''BEN 12 EYLÜL DARBE ANAYASASINA 'HAYIR' OYU VERDİM''
Kılıçdaroğlu, genç bir bürokratken İstanbul’da Fikirtepe’de bir okulda gidip 12 Eylül darbe anayasasına 'Hayır' oyu kullandığını söyleyerek, "Ben bunu yaptım ve çocuklarımıza da övgü ile anlatıyorum ki yüzde 90 küsurle evet oyu çıkmıştı. Ben hayır oyu kullananlardan birisiyim. Çocuklarınıza torunlarınıza, bu ülkede demokrasiyi kaldırmak istediler, tek adam rejimi getirmek istediler. Ben sandığa gittim hayır oyu kullanarak demokrasiyi savundum diye onurlu bir söylemde bulunmak istiyorsanız hayır oyu kullanacaksınız. Evet’in vebali çok ağırdır arkadaşlar. Zaten onlar da neden 'Evet' oyu kullanılmalı onu anlatamıyorlar. Oysa çıkıp vatandaşın önüne zaten bütün televizyonlar emrinizde günün 24 saati kullanıyorsunuz zaten. Vatandaşa neden evet oyu kullanması gerektiğini anlatın. Bakın devletin forsunu kullanıyorlar devletin arabalarını kullanıyorlar, devletin uçaklarını kullanıyorlar devletin televizyonlarını kullanıyorlar, devletin paralarını kulanıyorlar ve biz mağduruz diyorlar. Ya biz? Devletin parasını arabasını kullanmıyoruz. Uçaklarını kullanmıyoruz. Televizyonlar zaten bizi hiç çıkarmıyor. Devlet televizyonları aynen. Yazı yazdım, telefon ettik ya arkadaş bizi niye çıkarmıyorsun. Benim vergimle sen TRT’de yayın yapıyorsun bizi niye çıkarmıyorsun. İzin alamıyorlar. Nereden izin alacaksın kardeşim. Sen tarafsız yayın yapacaksın. A’yı çıkarıyorsan B’yi de çıkaracaksın beraber çıkacaklar veya ayrı ayrı çıkacaklar. Şimdi biz mi mağduruz onlar mı mağdur. Ama söyledim ya ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Bu milletin vatan, bayrak sevgisine güveniyorum" diye konuştu