SABAHATTİN ÖNKİBAR

Duydunuz mu Erciyes’de her yıl yapılan Zafer Kurultayı artık yapılmayacak...
Gerekçe ne biliyor musunuz?
Güya her Türk devleti için bir kurultay yapılmışmış da artık bu bitmişmiş!
Eyvahlar olsun..
Birileri bu ülkücüleri bu kadar kör ve sersem mi zannediyor?
Açıklanan komik gerekçeye bakılırsa galiba öyle..
Ülkü Ocaklarını kapatma tartışmaları bitmeden şimdi de Erciyes Kurultayı gibi gerçekten simgesel bir etkinliği ortadan kaldırmak, zerre abartmıyorum sadece ve sadece bir projenin eseri olabilir!
Peki proje ne midir?
Birilerinin ifadesine göre MHP’nin ehlileştirilmesi ama bizim ifademize göre de tasfiye edilmesidir!.
Şuraya yazıyorum, çok geçmez MHP’nin amblemi ve adı bile değiştirilmek için tartışılmalar başlatılacaktır.
O kadar da olmaz demeyin, olur!
Ülkü Ocakları tasfiye edilme sürecindeyse o da olacaktır.
Erciyes Kurultayı hafızalardan çıkarılıyorsa pekala üç hilal da askıya alınacaktır.
Bu tablo şunu göstermiyor mu?
Bugünkü MHP yönetimi liderliği tasfiye görevlileridir.
Dramatik olan bütün bunları koca ülkücü camianın uslu bir koyun gibi seyrediyor olmasıdır.
Sahi yoksa biz mi çok büyüttük o camiayı gözümüzde!
Hayır bu doğru değil.
Biz 1976’dan beni o camianın merkezindeyiz.
Bazıları gibi ülkücülükten geçinmedik, ondan zerre ikbal, makam  ve itibar bulmadık. Tersine ülkücülükten kişisel anlamda hep zarar gördük.
En yakın arkadaşlarımızı toprağa gömdük, üniversiteden bile  kovulduk, dayak yedik, işkence gördük. İstanbul’da yıllarca bir semtten diğerine adım bile atamadık.
İşte odağında olduğumuz o hareket dün ateşle imtihan halindeydi ve imtihan başarıyla verilmişti.
Peki ya bugün?
Tasfiye memurları ülkücülerin siyasi adresini tasfiye ederken  ülkücüler ellerini kavuşturup sadece ve sadece seyrediyor iyi mi!.
Seyretmeyip de ne yapalım diyenlere söyleyeceğimiz şudur:
Fikrinizi ve kurumunuzu tasfiye etmek isteyenleri siz tasfiye edin.
Bu teklif bir hesabın ürünü değil, en yakın arkadaşlarını ülkücü ideal uğruna toprağa gömen birinin sorumluluk satırlarıdır.
Ey ülkücüler haberiniz ola!
Birileri sizin için sela okuyor, gelin bunu ters yüz edin!

NE OLDU?
Doğan Grubu yine frene bastı...
Doğan Medya Grubuna bakarsanız komediyi görürsünüz. Kaç gündür ne Amiral gemisi Hürriyet’te ne de Milliyet’te hükümeti rahatsız edecek tek bir haber var. Bırakın onları muhalif Vatan Gazetesi bile patinaja başladı.. Demek oluyor ki Doğan Grubu frene basmıştır.. Peki ama niye mi? Belki yeni bir vergi borcu, belki rafineri izni, belki yeni imar hikayeleridir. Görüyorunuz hükümetle işiniz var ise kıpırdayamıyorsunuz. Sevgili Ertuğrul Özkök bütün bunları yaşadıktan sonra hâlâ, gazete sahiplerinin medya dışında işleri olmalı zira o işler onların özgürlükleridir diyebilir mi? Kuşkusuz diyemez. Doğan Medya Grubunun son bir yıllık yayın seyri de denilemeyeceğini gösteriyor. AKP Doğan medya ilişkilerinin perde arkası bir gün yazılacaktır, göreceksiniz neler neler ortaya çıkacak... Aslında Doğan’a kızmamak lazım zira emin olun AKP onları kuşatmış ve hançerini gırtlaklarına dayamıştır.. Eh ne demişler evi camdan olan, başkasının evine taş atamaz...

HAZİN TABLO...
Mümtaz’er TSK’yı niye dövüyor?
Mümtaz’er Türköne Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili olarak bazı merkezlerin başlattığı psikolojik harekata katkı sunuyor. Son günlerde yazdığı ardı ardına pek çok yazı bunun begeleridir. Eski ülkücü Mümtaz’er yeni efendilerine kendini kabul ettirmek için TSK gibi devlet-i ebed müddet için olmazsa olmaz olan bir kurumu bu biçimde hedef alması fikrin namusu bağlamında da hazin bir tablodur. Biad  olgusuna boyun eğip güya demokrasi söylemiyle TSK’yı vurmak ahlaki bile değildir. Mümtaz’er yazdığı yazılardan birinde de 12 Eyül sürecinde  Adıyaman sıkıyönetim komutanı olan Ergenekon Albayla ilgili olarak  doğru olmayan şeyler kaleme aldı.. Keza Dağlıca bağlamında da psikolojik harekata destek oluyor. Tamam biad etmesi sebebiyle eşini mebus yaptırdı da bu kadar tutarsızlık olacak şey değildir.. Tam bu noktada bana ulaşan bir dosyayı Mümtaz’er’e soralım: Çiller’e danışmanlık yaparken toplam ne kadar ücret aldı ve en önemlisi bu paraları nasıl aldı. Örneğin birilerine zıraat projelerini çizdirip bunların karşılığında dolaylı paralar aldı mı?

OYUN BÜYÜK...
Deniz Baykal’a komplo...
AKP ve yalakalarının aylardır CHP ve Baykal’a komplo için hazırlık yaptığını biliyorduk. Parti kayıtlarının incelenmesinden telefon dinlemelerine kadar CHP yakın markajdaydı.. Sonuçta buluna buluna partinin CHP’nin yayın organı gibi olan Halk TV’ye yaptığı yardım ya da ödemelerde usülsüzlük bulunabildi. Söylemek istediğim usülsüzlüğü mazur göstermek değil ama AKP böyle şeyleri kör gözlere parmak misali yıllardır alenen yapıyor. Keza diğer partiler de öyle... Dolayısı ile bunlara bakıp CHP ve liderini hedefe oturtmak tek kelime ile ahlaksızlıktır. Deniz Baykal kişisel anlamda gerçekten pir-ü pak bir isimdir. Böyle bir ismin bugünkü konjonktürde CHP’nin başında olması şanstır. Öyle çünkü Baykal ne hırsız ne de soysuzdur. Dahası, Soros’larla, AB’yle, ABD ile de iş tutmuyor, Mustafa Kemal’ın mirasını sürüklüyor. Hedef alınmasının tek nedeni ise milli olmasındandır. Bazı CHP ve sosyal demokratların anlayamadığı budur. Bulunulan konjonktürde CHP ile Baykal’ı sahiplenmek Türkiye’nin birliği ve bütünlüğünü sahiplenmekle eş anlamlıdır. Hiç kuşkunuz olmasın CHP’de Baykal yıkılırsa bu parti parçalara bölünecek ve milli direnişin en önemli kalesi yıkılacaktır. Deniz bey benim babamın oğlu değildir ona sahiplenmem, Türkiye’yi sahiplendiği içindir. Milli olan herkesi ama herkesi özellikle de kendilerine sosyal demokrat diyenleri bu mutlak hakikatı görmeye çağırıyorum.. Yahu sizin lideriniz hırsız değil, Zerdüşt değil, o değil bu değil, donanımlı iyi yetişmiş Türk oğlu Türk bir devlet adamı, ne istiyorsunuz ondan? CHP’ye karşı yapılan operasyonlara ve psikolojik harekata gelmeyin, birliğinizi muhafaza edin. Solda olmayan biri olarak benim tavsiyem budur. Ben ve benim gibiler ancak Baykal gibi Atatürk yoldaşı milli liderler olursa CHP’ye omuz verir.