MHP'nin yaptığı “Küresel finans krizi” değerlendirmesinde, “AKP iktidarı başta Sayın Başbakan olmak üzere ekonomimizde kendini ciddi şekilde hissettiren ekonomik sorunları algılayamamış, küresel finans krizinin etkilerini de küçümsemiştir” denildi.
Türkiye'nin 2002-2007 yılları arasında dünyada kalkınma için çok uygun bir konjonktür bulunduğu bir ortamda yapısal reformları yapmayarak yanlış ekonomik politikalar uyguladığı savunulan raporda, Türkiye'de 2006 yılından itibaren ekonomide gittikçe artan yoğunlukta hissedilen sorunların 2008 yılı son baharından itibaren küresel finans krizinin de etkisiyle çok ağırlaştığı ifade edildi.
Raporda, “AKP iktidarı başta Sayın Başbakan olmak üzere ekonomimizde kendini ciddi şekilde hissettiren ekonomik sorunları algılayamamış, küresel finans krizinin etkilerini de küçümsemiştir. Bu sebeple birbiri ile uyumlu, bütüncül bir önlemler paketi oluşturamamış, önlem alınmasında çoğu zaman geç kalınmıştır” denildi.
Küresel finans krizinin ABD'de başladığı Avrupa'ya sirayet ettiği ve bütün dünyayı etkilediğine işaret edilen raporda, Türkiye ekonomisinde 57. Hükümet döneminde finans ve bankacılık kesiminde yapılan köklü reformlar ve yeniden yapılandırma çalışmaları sonucunda bankacılık sisteminin krizden olumsuz etkilendiği, sağlam yapısını pekiştirdiği ancak reel kesimin ciddi şekilde hasar gördüğü kaydedildi.
“TÜRKİYE'Yİ TEĞET GEÇMEDİ”
“2009 yılı makro göstergeleri incelendiğinde krizin Türkiye'yi teğet geçmediği, ağır hasar verdiği açıkça görülmektedir” görüşü dile getirilen raporda, büyüme, enflasyon, işsizlik, borçlar, cari açık ve dış finansman, bütçe ve hazine nakit dengesi gibi makro göstergelere değinildi.
Makro göstergelerin 2006'da başlayan ekonomik sorunların küresel finans krizinin de etkisiyle ne kadar ağırlaştığını açıkça gösterdiği savunulduğu raporda, şunlar kaydedildi:
“Bu tablo AKP iktidarının uyguladığı ekonomi politikasının ve ekonomi yönetiminin yetersizliğinin göstergesidir.
İstihdam yaratmayan büyüme, ithalata bağımlı hale gelmiş üretim ve ihracat, rekabet şansı kalmayarak kapanan sanayi kuruluşları, ekilemeyen tarlalar, çiftçinin tarlada ve dalında kalan ürünü AKP iktidarının ekonomi politikasının sonucudur.
AKP iktidarında ekonomik büyüme modeli, esas itibarıyla tasarrufu arttırmayan, katma değer yaratmaktan uzak ancak toplam dış talepten kaynaklanan bir büyüme modelidir.”
Dünyadaki ekonomik gelişmelerin önümüzdeki dönem için iyimser olmaya imkan vermediği savunulan raporda, özellikle, AB üyesi olan ülkelerdeki sorunların Türkiye'nin dış ticaretinin yarısını gerçekleştirdiği avro bölgesinde olumsuzluklarla karşı karşıya kalabileceğini gösterdiği belirtildi.
“İKTİDAR, SEÇİM EKONOMİSİ UYGULAMA NİYETİNDE”
Bugün Türkiye ekonomisinin kırılganlığının devam ettiği görüşünün yer aldığı raporda, şunlar kaydedildi:
“Hükümet iki yıla yaklaşan süre ile IMF ile müzakerelere devam ettikten sonra standby anlaşmasından vazgeçmiştir. Sayın Başbakan 2010 yılı başında 'çok kısa süre içinde anlaşma imzalanacağını' ifade ederek piyasaları yanıltmıştır. İktidar yaklaşan seçimlerde IMF kuralları ile kısıtlanmak istememiş, 2008 yılında olduğu gibi seçim ekonomisi uygulama niyetinde olduğunu göstermiştir.
Sayın Başbakan'ın temelsiz iddialarına rağmen 2010 Yılı Programı 2007 yılında ekonomide yavaşlama olduğunu, küresel krizden dış ticaret, finansman ve likidite yoluyla etkilenildiğini, üretimin ve ihracatın ithalata bağımlı hale geldiğini açıkça ifade etmektedir.
İstihdam yaratmayan ve vatandaşın refahına yansımayan büyüme, bozulan gelir dağılımı, kırılganlığı arttıran borç stoku, gerçekçi olmayan, üreticilerin rekabet şansını azaltan kur politikası, ithalata bağımlı üretim ve ihracat, giderek yabancılaşan bir finans sektörü, sıcak paraya ve dış borçlanmaya dayanan kırılgan yapı ülkemiz ekonomisinin temel sorunlarını oluşturmaktadır